Galatasaraylı futbolcu Yasin Öztekin, "Kendi hedeflerim hiç değişmedi. Futbolu zirvede oynamak istiyordum. Trabzonspor’a gittiğimde de Galatasaray gibi büyük bir takımda oynamayı düşünüyordum. Her gittiğim takımda takımın ana hedefine odaklandım ama küçük yaşlardan itibaren sahiplendiğim hedeflerim de beni hiç yalnız bırakmadı" dedi.Galatasaray’lı futbolcu Yasin Öztekin, sarı-kırmızılı takımın her ay çıkardığı Galatasaray Dergisi’ne açıklamalarda bulundu. Bir antrenman sonunda, yanında altı yıllık eşi Mücella Öztekin, babası gibi iyi bir futbolcu olmak isteyen oğlu Miraç ve henüz beş aylık kız çocukları Selma Hira da ona eşlik etti."BORUSSIA DORTMUND ALTYAPISINDA PES ETMEMEYİ ÖĞRENDİM"İlk olarak Almanya’da başlayan futbol kariyeri hakkında konuşan Yasin, “Benim için çok zordu. Çünkü orada her yıl yeni bir hedef koymanız, her yıl bir kademe daha yukarı çıkmanız gerekiyor. Futbolcular dört beş yaşında altyapılarda oynamaya başlarlar. Aynı yaş grubunda olduğunuz 20-25 oyuncudan yalnızca üç dört tanesi A takıma kadar yükselebilir. Rekabet çok çetindir Dortmund altyapısında. Dünyanın en iyi altyapılarından biri ne de olsa. Elimden gelenin en iyisini yaptım. Hatta geçen yıl oynadığımız Şampiyonlar Ligi maçında soracaktım Kloop’a ama denk gelmedi bir türlü. Beni sürekli kadroya alıyordu aslında. Antrenmanlarda da iyiydim ama maçlarda bir türlü oynayamıyordum. Elbette o dönem dünya çapında tanınan çok üst düzey futbolcular da vardı takımda. Mario Götze ve yeni aramıza katılan Kevin Grosskreutz, Nuri Şahin, hepsi A takımdaydı. Kaval kemiğimden geçirdiğim sakatlığın da etkisi vardı o dönem. Yine de hiçbir zaman bırakmadım kendimi. Orası çok disiplinli bir ülke. Moralinizi hep yüksek tutmanız gerekir. Zaaflarınızı göstermemeniz beklenir" ifadelerini kullandı.Türkiye’ye geliş hikayesini de anlatan tecrübeli futbolcu, “Önce Almanya’da kalmayı düşünmüştüm. Alıştığım bir futbol kültürüne sahipti. Ailem de oradaydı. Hedefim değişmemişti; büyük takımlarda oynamak istiyordum. Gençlerbirliği’nin teklifi bu nedenle çok cazipti. Büyük futbolcular için bir geçiş noktasıydı orası. İyi ki de gelmişim Gençlerbirliği’ne" şeklinde konuştu."BANA GÜVENİLİRSE, BENİ KİMSE TUTAMAZ"Teknik direktörlüğe Fuat Çapa’nın gelişinin ardından Yasin Öztekin’in de yükselişi başlamış oldu. Hurşut Meriç ile birlikte Gençlerbirliği’nin kanat akınlarının en önemli parçası olan Yasin, 6 gol, 6 asist performansıyla bitirdiği sezonun ardından hedefleri gibi daha yükseğe odaklanan bir takıma, Trabzonspor’a transfer oldu. Yasin o günleri şöyle hatırlıyor:“Beşiktaş da beni istiyordu ama ben Trabzonspor’u tercih ettim. Dört yıllık sözleşme imzalamıştım ama işler istediğim gibi gitmedi. Trabzon’a alışamadım sanırım. 33 tane maç yapmış olsam da istediğim güveni alamadım. Gençlerbirliği’nde çok iyi anlaştığım hocam Fuat Çapa’nın da beni çok istemesiyle Kayseri Erciyesspor’a gittim. Sonra da Hikmet Karaman hocam geldi. Bana çok güveniyorlardı orada. Bana güvenildikten sonra beni kimse tutamaz. Bunu çok açık ifade edebiliyorum. Kayseri’de iyi bir sezon geçirdim ve sonra da çok istediğim Galatasaray’a geldim" diye konuştu."TAKIMLARIN HEDEFİ DEĞİŞSE DE BENİMKİ DEĞİŞMEDİ""Borussia Dortmund, Gençlerbirliği, Trabzonspor, Kayseri Erciyesspor tümü birbirinden farklı hedeflere sahip takımlar" diyerek top koşturduğu takımlardaki hikayesine de giriş yapan Yasin Öztekin, "Takımın hedefi elbette çok önemli. Fakat benim kendi hedeflerim hiç değişmedi. Futbolu zirvede oynamak istiyordum. Trabzonspor’a gittiğimde de Galatasaray gibi büyük bir takımda oynamayı düşünüyordum. Her gittiğim takımda takımın ana hedefine odaklandım ama küçük yaşlardan itibaren sahiplendiğim hedefleri de beni hiç yalnız bırakmadı" dedi."AİLECE GALATASARAYLIYDIK"Sarı-kırmızılı futbolcu Yasin Öztekin, “Ailece Galatasaraylıydık. Galatasaray forması giymek benim için müthiş bir mutluluktu. Kayseri’den döndüğümde sakatlığım vardı. Galatasaray’da iki-üç hafta antrenman yaptıktan sonra hazırlık maçında forma giymiştim. İlk maçım Fenerbahçe’ye karşı olacaktı. Derbinin önemini uzaktan da biliyordum fakat içinde yer almak gerçekten bambaşkaymış. Seyircilerin, basının, futbolcuların bakış açısını gördükten sonra maçın önemini çok daha iyi anladım. Henüz hazır olmadığım bir maçtı. Zaten bunu herkes gördü. Heyecan da vardı" ifadelerini kullandı."SİSTEM DEĞİŞİNCE FORMA ŞANSI BULAMADIM"Cesare Prandelli dönemine de değinen tecrübeli kanat oyuncusu, "İlk birkaç maçtan sonra hoca sistemi değiştirmeye ve takımı kanatsız oynatmaya başladı. Kanatlar göbeğe gelip, orta saha gibi oynuyordu. Benim hocayla iletişimimde hiçbir problem yoktu. Sistemle alakalı bir konuydu bu. 2-0 yenildiğimiz Balıkesirspor maçında sağ bek oynadım. Aslında hiç de kötü oynamamıştım fakat o maçta yenilmiştik, benim sağ bek oynamam da gündem olmuştu o günlerde" açıklamasını yaptı.Bu kadar çabalamışken Galatasaray’dan ayrılamazdım diyen Yasin, “Forma şansı bulamıyordum. Tanıdığım hocalar beni arıyor, kendi takımlarında görmek istediklerini söylüyorlardı. Ben hep Galatasaray’da kalmak istiyordum. O kadar çalışmış, çabalamıştım. 15 yıl Dortmund’da oynamış, daha sonra üç takım değiştirmiştim. Altı ay sonra Galatasaray’ı bırakabilir miydim? Burada kalmak istediğimi belirttim" yorumunu yaptı."HAMZA HOCA KADERİMİ DEĞİŞTİRDİ"Hamza Hamzaoğlu’nun gelişiyle birlikte çok şeyin değiştiğinin altını çizen Yasin, "Hamza hocanın gelmesi benim buradaki kaderimi değiştirdi. Benimle çok açık konuştu. Sol açıkta oynadığımı, beni tanıdığını, neler yapabileceğimi çok iyi bildiğini söyledi. ‘Antrenmanlarda yüzde 100’ünü ver, gerisi kendiliğinden gelecek’ dedi. Söylediğim gibi, benim için güven çok önemli. O güveni aldıktan sonra, Ziraat Türkiye Kupası’nda 4-2 kazandığımız Eskişehir maçının son yarım saatinde oyuna girdim ve o maç benim için milat oldu. Galatasaray’da ilk kez istediğim gibi futbol oynamaya başladım" dedi."WESLEY SÜREKLİ BENİMLE KONUŞUYORDU"Geçen sezon Wesley Sneijder ile olan uyumunu da anlatan Yasin, “Bunu her zaman söyledim; Wesley dünyanın en iyi 10 numaralarından biri. Benim birlikte oynadığım en iyi 10 numara. Hem antrenmanlarda hem de maçlarda uyumumuz harikaydı. Sürekli benimle konuşuyor, koşu yollarını, pas yollarını bana anlatıyordu. Onun varlığı ve pasları Galatasaray’daki yaşamımı değiştirdi" diye konuştu."BU OYUN TARZI İÇİN ÇOK ÇALIŞTIM"“Küçüklüğümden beri yerleştirmeye çalıştığım oyun karakteri buydu" diyerek saha içerisindeki tarzını aktaran tecrübeli kanat oyuncusu, "Fakat yetenek bu konuda asla yeterli olmaz. Çok çalışmanız gerekir. Ben çok çalıştım. Futbolun asgari görevlerini yerine getiren futbolcular vardır. Ben daha iyi olmak için daha farklı oynamam gerektiğini düşünüyordum. Özel idmanlarla bu yönümü geliştirirken, kas yapımın da bu stile, ani deparlara uygun olması için fitness ve ağırlık idmanları yaptım. En iyi performansımı sol kanatta gösterdiğimi düşünüyorum. Elbette benden istenilenin en iyisini, hangi mevkide olursa olsun yapacak bir oyuncuyum. Kupalara alıştık ama daha da ileri gitmek istiyoruz. Şampiyonlar Ligi’nde başarıyı hedefliyoruz. Hocam görev verdikten sonra solda da oynarım, sağda da. Hangisinde olursa olsun şampiyon olacağız" ifadelerini kullandı.“Hedefim burada kalıcı olmak” diyen Galatasaraylı futbolcu Yasin Öztekin, “Avrupa’ya bir gün geri dönersem bu ancak Galatasaray’ın da kazanç sağlayacağı bir transferle olur” diye bitiriyor sözlerini.Galatasaray Dergisi’nin ’Verkaç’ bölümünde kısa soruları da yanıtlayan Yasin Öztekin, futbol kariyeri, ailesi ve yaşantısı ile alakalı gelen sorulara samimi yanıtlar verdi. Yasin’in ’Verkaç’ soruları eşi Mücella Hanım’a da yöneltildi ve Öztekin ailesinin soru ve cevapları şöyle:VERKAÇRonaldo’ya benzetilmek hoşuna gidiyor mu?Dortmund’da yeni profesyonel olduğum dönemde bile Avrupa’nın, hatta dünyanın en iyilerinden biriydi. Benzetilmek elbette çok güzel.Oğlunuz Miraç takımın maskotu gibi. Futbolcu mu olacak sizin gibi?Ben çok isterim. Onun da içinde varsa olur. Bir insanın zaten içinde istek yoksa, hiçbir şey olmaz. Futbolu sevmek çok önemli. Benim için topsuz bir hayatın anlamı yok. Miraç da çok yetenekli. Dünyanın en iyi oyuncusu olacak. Bunu yazın mutlaka bir kenara.Tatilde futbolu özleyen futbolculardan mısınız?Sezon bitimindeki ilk bir-iki haftada top bile görmek istemiyorsun fakat sonra özlemeye başlıyorsun. Hele çocukluğumda bu özlem çok daha fazla oluyordu. Markete bile ayağımda topla gidiyordum.Futbol dışında neyle geçiriyorsunuz vaktinizi?Ailemle oluyorum. Eşimle birlikte vaktimiz hep çocuklarımızla geçiyor.Eşiniz Mücella hanımla nasıl tanıştınız?Ablalarıyla çarşıda geziyordu. Orada gördüm. İlk görüşte aşktı. Altı yıldır evliyiz.En çok hangi ligi beğeniyorsunuz?Kesinlikle La Liga. Oyun stilim de İspanya Ligi’ne çok uygun. İngiltere’deki ağır savunma oyuncularını da çalımlarımla pazara gönderebilirim.Türkiye’de sizi zorlayan bir oyuncu var mı?Yok.Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktör olmak istiyor musunuz?Kesinlikle istiyorum.Eşi Mücella Öztekin’in gözünden:‘Yasin evde çok sakindir’Yasin nasıl biri evde?Çok sakindir. Ben bile bazen sabrına şaşırıyorum. Kesinlikle sahada olanları eve yansıtmaz. Bazen zorla sorarım ne oldu diye, hiçbir şekilde yansıtmaz. Gerçekten sabırlı bir insan. Arada bir morali bozuk oluyor ama genel olarak bizlere yansıttığı hiçbir şey yok. O konuda hayret ediyorum. Nereden nereye geldik birlikte... Her adımını beraber attık. Şaşıyorum azmine ve sabrına.Maçlara gidiyor musunuz?Her maça gidiyorum. Miraç’la da, o zamanlar Gençlerbirliği’ndeydik, doğum yapana kadar bütün maçlara gittim. Selma’da da öyle oldu. Destek benim için önemli. Bizim ailemiz Almanya’da, burada yalnızız. Eşim de orada olduğum zaman mutlu oluyor, ben de sonuna kadar destekliyorum.Futbolcu eşi olmak zor mu?Bu görüş açısına bağlı. Benim genel olarak bir felsefem vardır. Dövmemde de yazdığı gibi: Huzurun yolu şükretmektir. Bazı şeylerin kötü yanını görürsen, kötüsünü görürsün, güzel gözle bakmaya çalışırsan, güzel tarafını görürsün. Gönül istiyor ki her zaman bir arada olalım ama güzel taraflarını görürsen hiç de kötü bir şey değil. Ben avantaj olarak görüyorum. En azından bazen ayrı kalıyoruz, birbirimizi özleme fırsatımız oluyor. Bu büyün bir avantaj. Güzel bakıyorum, güzel görüyorum. Kötü yanları da var. Mesela hafta sonların yok. Çocuklar daha kreşe gidiyor ama hafta sonu eve geliyor, baba evde yok. Hiçbir şey kolay değil. Her şeyin dört dörtlük olması mümkün değil. Bir sürü güzel yanları olduğu için bu yönleri kapatıyor. Sorun yok.Nasıl tanıştınız?Çok hızlı oldu bizde her şey. Tanıştık, altı ay sonra nişanlandık. Ben okuyordum, evlenmek yoktu aklımda. Küçük yaşta evlenenlere karşıydım. Demek nasibinde varsa erken evlenmek, bir şekilde insanın dili bağlanıyor. İyi ki böyle olmuş. Bana soruyorlar geriye dönsen yine aynı kararı mı verirsin diye. Aynı şekilde aynı kararı veririm diyorum. Hele ki anne olmayı tattığın zaman hiçbir şeye değişmiyorsun.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz