Yaşlanmamanın Sırları

Yaşlanmamanın Sırları

Araştırmalar, son 50 yılda insan ömrünün dünya genelinde ortalama 20 yıl uzadığını gösteriyor. Yakın gelecekte dünya nüfusunun yüzde 50’ sini 60 yaşın üzerindekilerin oluşturması bekleniyor.

Günümüzde gelişmiş ülkelerde kadınlar için beklenen yaş 80’ i, erkekler için 75’ i geçti. Türkiye'de de istatistikler ortalama yaşam süresinin kadınlarda 72’ yi, erkeklerde 70’ i bulduğunu gösteriyor. İnsan hayatındaki uzamanın bu hızla devam etmesi halinde bugün doğan bebekler için ortalama yaşama süresinin 100 yıla yaklaşacağına da kesin gözüyle bakılıyor.
Daha şimdiden 100 yıldan fazla yaşayan, yani ‘dalya yapan’ binlerce ‘genç’ var yeryüzünde. Bunların sayısı her geçen sene de artmakta. Bizdeki rakamları bilemiyorum, ama Amerika’ da dalya yapanların her sene yüzde 4 oranında arttığı belirlenmiş. Asıl ilginç olan da, 100 yaşını geçen her dört kişiden 3’ ünün kadın olması.
Siz de şöyle çevrenize bir bakın; komşularınızı, akrabalarınızı, tanıdıklarınızı… gözden geçirin. Yaşlıların çoğunun kadın olduğunu hemen görürsünüz. Neredeyse hepimizin dul bir yengesi, anneannesi, babaannesi, halası, teyzesi… vardır, ama dul amcaların, dayıların, dedelerin… sayısı bunlara göre hayli azdır.
Kadınların erkeklere oranla daha uzun yaşamaları elbette sadece Türkiye’ye ait bir özellik değil. Bu Afrika’dan Amerika’ya, Asya’dan Avrupa’ya dünyanın tüm ülkeleri için geçerli; biri hariç. Sadece Nepal’ de erkekler kadınlardan daha uzun süre yaşıyorlar, ne hikmetse.
Erkekler güçlü ve hızlı ama…
İşin başka bir ilginç tarafı da kadınların daha uzun yaşamalarının yalnız insanlara özgü olmaması. Böceklerden parazitlere… deniz kabuklularından solucanlara… örümceklerden sürüngenlere ve balıklara kadar birçok canlı türünün dişilerinin hayat süreleri daha uzun.
Erkeklerin kadınlara göre daha ‘güçlü’ ve daha ‘hızlı’ da olmalarına rağmen, kadınların 5-10 yıl daha fazla yaşamaları gerçekten şaşırtıcı. Demek ki ne kaba kuvvet, ne hızlı koşmak ve hızlı yüzmek ömrümüze ömür katmıyormuş. İstatistikler, 80 yaşın üzerindeki nüfusun üçte ikisini kadınların oluşturduğunu gösteriyor. 100 yıldan fazla yaşama şansını yakalayanların ise yüzde 76’ sı kadın !
Kadınların uzun yaşama sırları
Kadınların erkeklere oranla daha uzun yaşamalarının esas olarak her iki cins arasındaki biyolojik ve genetik farklılıklarla ilgili olduğu düşünülüyor. Ayrıca, kadın ve erkeklerin sosyal, kültürel, çevresel… bakımlardan değişik şartlara maruz kalmaları da elbette çok önemli.
İşte bu farklar nedeniyle, koroner kalp hastalıkları, hipertansiyon, kanser, KOAH… gibi hastalıklar erkeklerde daha fazla görülüyor ve daha ölümcül seyrediyor. Bu hastalıkların da sigara ve alkol kullanımı, şişmanlık, stres… gibi erkeklerde daha fazla rastlanan risk faktörleri ile yakından ilgili olduğunu ise sanırım bilmeyen yok.
Uzun yaşama açısından dişilik hormonu olarak bilinen ‘östrojen’ de çok önemli. Östrojenin, hücrelerde antioksidan üretimini artırarak yaşlanmayı geciktirdiği biliniyor. Erkeklere bu hormon ilaç olarak verilse, belki aradaki fark kapanacak. Ama, 5-10 yıl fazla yaşayacağım diye ‘kadınlaşmaya’ kaç erkek razı olur, onu bilemem.
Allah’ ın hem emri hem lutfu
Erkekler, bizden uzun yaşıyorlar diye kadınları hiç kıskanmasınlar. Bu belki de erkeklere Allah’ ın bir lutfu.
İleri yaştaki kadınlar tek başlarına gayet rahat ve mutlu yaşarlar. Hele de kocasından bir daire, bir emekli maaşı kalmışsa, maddi bir problemi yoksa.
İleri yaştaki bir erkeğin ise parası pulu olsa da, tek başına, bir kadın olmadan hayatını sürdürmesi çok zordur. Çünkü, erkeklerin çoğu yemek yapmayı, bulaşık çamaşır yıkamayı bilmez… alış-verişten, temizlikten hiç anlamaz. Bunları bilse de, anlasa da gene de çoluğuna çocuğuna, etrafına ‘İlla beni evlendirin’ diye de tutturur. Çoğu zaman da, evlense de rezil olur, evlenmese de.
Bunun için, yaşlı bir erkeğin karısından önce ölmesi onun için çok daha hayırlı bir durumdur. Biz erkekler uzun yaşamak için değil, ileri yaşlarda dul kalmayalım diye dua etmeliyiz. Haksız mıyım, ey erkek milleti ?
Gelelim neticeye
18-24 Mart Ulusal Yaşlılar Haftası. Başımızın tacı olan babalarımızın, analarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin… haftası. Yaşlanmak dünyaya gelen her insanın kaderi tabii ki. İstesek de istemesek de hepimiz doğduğumuz günden itibaren yaşlanmaya başlıyoruz.
Bu sene 82. yaşına giren sevgili babam ‘Yaşlıyım, ama ihtiyar değilim’ der. Ne güzel söz, değil mi?
Ben de, herkese yaşlanmalarını ama ihtiyarlamamalarını diliyorum.

Reklam
Reklam

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi
ahmetrasimk@mynet.com