Yatak kelimesi hem konuşma hem de yazı dilinde oldukça sık kullanılır. Kullanımı eski tarihlere dayanan yatak, günümüzde de hâlen kullanılır. Yatak kelimesi Eski Türkçe kökenli olup "yat-" fiilinden "+Ak" ekiyle türetilmiştir. Yatak kelimesinin Türk Dil Kurumuna göre birçok anlamı vardır. Yatak kelimesinin anlamları:
- Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya
- Yün, pamuk, kuş tüyü vb. maddelere kılıf geçirerek yapılan şilte
- Üzerine şilte konulan karyola, somya, kerevet vb.
- Irmak, çay, dere vb.nin, içinde aktıkları yer
- Katmanlaşmış herhangi bir madde yığını
- Bir şeyin çok bulunduğu yer
- Maden veya fosil ocaklarında birbirini izleyen iki maden, taş veya kömür tabakası arasında uzanan damar
- Çanak biçimindeki bir havzada veya buna benzer bir oluşumda toplanmış petrol birikintisi
- Gizli barınak veya bir suçluyu gizlice barındıran yer
- Makinelerde hareketli bölümleri içine alan hareketli veya sabit parça
- Fideleri gömmek için toprakta açılan çukur
- Turunçgilleri ve yumurta vb. ürünleri korumak üzere saman vb.nden yararlanılarak yapılan yer
- Katmanlı bir kaya bütününde maden filizi veya taş döküntüsünden oluşan çok ince tabaka
Yatak eş anlamlısı nedir?
Yatağın eş anlamlısı kelimeler hem coğrafya terimi olarak hem de uyumak için kullanılan eşya anlamında kullanılan kelimelerdir. Yatağın birden fazla anlamı olduğu için cümle içinde yatak eş anlamlısı kelimeleri kullanırken cümlenin anlamını dikkate almak gerekir. Yatak kelimesinin eş anlamlısı olan sözcük sayısı birden fazladır. Yatağın eş anlamlısı kelimeler:
Yatak kelimesinin eş anlamı olan akak, mecra ve döşek kelimeleri yatak yerine kullanıldığında anlam bütünlüğü sağlanır. Akak ve mecra kelimeleri coğrafya terimi olarak kullanılır ve ırmak, dere ve çay vb.nin aktığı yer anlamında kullanılır. Döşek kelimesi de uyumak ya da dinlenmek için yatılan eşya anlamında kullanılır.
Yatağın eş anlamlıları ile örnek cümleler
Yatağın eş anlamlıları ile örnek cümleler şu şekildedir:
- Eve girdiğinde ilk dikkatini çeken pencerenin önündeki döşekti.
- Irmak mecrasındaki otlar tamamen bitmiş hatta ırmak kuruma noktasına gelmişti.
- Sabah uyandığında ilk işi döşekten çıkıp kendine kahve hazırlamaktı.
- Dere akağının kenarında bulunan su birikintisi giderek azalıyordu.