ANKARA (İHA) - Özelleştirme İdaresi Başkanı (ÖİB) Metin Kilci, özelleştirmenin sadece çalışan, çalışma potansiyeli olan işletmelerin satışından ibaret olmadığını belirterek, "Daha önce işletme olarak faaliyette bulunmuş bir çok yerin, varlık satışı suretiyle özelleştirilmesi söz konusu. Ama daha önceki adları işletme ve tesis olduğu için sanki üretim yapmak mecburiyeti varmış gibi düşünülüyor. Çalışması amacıyla özelleştirilen kuruluşların yüzde 90'ına yakın kısmı çalışmaktadır" dedi.
Kilci, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdemir'in özelleştirmesinde altın hisse konusundaki muhafazakarlığın gelen talepleri etkileyip etkilemeyeceği yönündeki bir soruya Kilci, Erdemir'in özelleştirmesinde altın hissenin yeni gündeme gelmediği, özelleştirme çalışmalarının başından beri bu konunu görüşüldüğü şeklinde cevap verdi. Bu çalışmadan potansiyel yatırımcıların bilgisinin olduğunu belirten Kilci, Erdemir'in gelişmesine yönelik yatırımların kamu güvencesi altına alınmasının amaçlandığını söyledi. Özelleştirmeye ilgi duyan yatırımcıların yatırımlara ilişkin bir takım taahhütlerden ve sınırlamalardan kaygı duymasının beklenmeyeceğini belirten Kilci, yatırımların kendi kendisini ödeyen karlı yatırımlar olduğunu, dolayısıyla da bunun yatırımcılar açısından caydırıcı olacağını düşünmediğini kaydetti.
Türk Telekom özelleştirmesi konusunda, özellikle Koç ve Sabancı grubunun ayrı düşmesi sonucu yeni ortaklıkların gündeme gelmesinin tartışıldığı ve bunun için 10 Haziran 2005 tarihinden bir uzatma olup olmayacağının sorulması üzerine Kilci, 10 Haziran 2005 tarihinde ortaklık yapılarının netleşmesini beklediklerini söyledi. İhaleye katılan çeşitli gruplar arasında bir takım değişimler olmasının son derece doğal olduğuna dikkat çeken Kilci, zaten ihalenin başında bu imkanın sağlanmış olduğunu söyledi. Kilci, 10 Haziran'da Türk Telekom özelleştirmesinde son derece güçlü yatırımcıların şekilleneceğini ümit ettiğini kaydetti.
Eti Alüminyum tesisleri özelleştirme şartnamesinde boksit madeninin ihracına izin verilmediği ancak, bu madenin "alümina" aşamasında iken ihracını engelleyen bir şart olup olmadığının sorulması üzerine ise Kilci, alümina ihracına yönelik yatırımların çok büyük olduğunu söyledi. Bu konuda Dış Ticaret Müsteşarlığı ile çalışmalar yaptıklarını belirten Kilci, sıvı alüminyum üretimine ilişkin konulan üretim şartının bahsedilen kaygıları da ortadan kaldıracağını söyledi.
Bir gazetede yer alan ve 20 yılda satılan 188 kuruluşun yüzde 45'inde artık üretim yapılmadığı haberiyle ilgili bir soruyu da cevaplayan Kilci, "Özelleştirme sadece çalışan, çalışma potansiyeli olan işletmelerin satışından ibaret değildir. Daha önce işletme olarak faaliyette bulunmuş bir çok yerin varlık satışı suretiyle özelleştirilmesi söz konusu. Artık teknolojisi herhangi bir üretime imkan vermeyecek hale gelmiş bazı tesislerin de varlık ve tesis satışı suretiyle özelleştirilmesi söz konusu. Bunların zaten özelleştirilme hazırlıklarında, çalışan bir işletme olarak satılmayacağını öngörüyoruz. Ama daha önceki adları işletme ve tesis olduğu için sanki üretim yapmak mecburiyeti varmış gibi düşünülüyor. Çalışması amacıyla özelleştirilen kuruluşların yüzde 90'ına yakın kısmı çalışmaktadır" şeklinde konuştu.
"AVEA'YI SORUN OLARAK GÖRMÜYORUZ"
Özelleştirmelerde taksitlendirmelerden kaynaklı ödeme aksaklıklarının hatırlatılması üzerine ise Kilci, "Bizim tahsilatı gecikmiş ya da tahsili imkansız hale gelmiş hiçbir alacağımız yok. Ancak vadelendirmelerden dolayı bir miktar alacağımız vardır. Onlar da toplam özelleştirme bedelleriyle karşılaştırıldığında yüzde 1'in altındadır. Yani son 20 yıllık dönemde 10 milyar doların üzerinde bir özelleştirme yapıldığını dikkate alırsanız, 100 milyon dolar civarında da vadesi henüz gelmemiş bir alacağımız olduğunu düşünürseniz, bir alacak sorunu olmadığı ortaya çıkacak" açıklamasında bulundu.
Türk Telekom'da değer tespitinin yapılıp yapılmadığı ve yasal düzenlemelerle ilgili bir soru üzerine de Kilci, Ulaştırma Bakanlığı tarafından özelleştirilmesi sırasında içinde bulundurduğu nakit miktarının belirlenmesine yönelik yasal düzenleme hazırlandığını belirtti. Değer tespitinin de teklifler alınmadan önce Bakanlar Kurulu onayına sunulması gerektiğini ifade eden Kilci, bu konudaki çalışmaların henüz bitmediğini ancak, 24 Haziran'dan önce Bakanlar Kurulu'na sunacaklarını söyledi. Kilci ayrıca, değer tespit çalışmasının kamuoyundan gizli tutulmasının ihalenin sağlığı açısından önemli olduğunu da kaydetti. Kilci, bir soru üzerine de Tüpraş için 8-9 şirketin şartname aldığını bildirdi. Petrol Ofisi'nde de daha önce altın hisse uygulandığı ancak bunun kaldırıldığının hatırlatılarak, Erdemir'de de bunun gerçekleşip gerekleşmeyeceğinin sorulması üzerine Kilci şöyle cevap verdi:
"Altın hisseye ilişkin düzenlemelerde altın hissenin ne zaman etkisiz kalacağına ilişkin düzenlemeler, yapılan düzenlemeler içinde yer almaktadır. Kamu hissesi yüzde 50'nin altında olduğu sürece altın hisse olacaktır. Ancak kamu hissesinin tamamen yok olması halinde altın hissenin ortadan kalkmasına ilişkin bir düzenleme Erdemir ve Tüpraş altın hissesinde yok. Bunlar süreklilik kazandırılmış altın hisselerdir."
Seydişehir şartnamesinde 60 bin ton üretim kapasitesinin üst limit olup olmadığı ve yatırımlarla ilgili güvence konusunun sorulması üzerine ise Kilci, şartnamede konulan yatırım ve üretim şartlarına ilişkin olarak bütün yatırımcılardan banka teminat mektubu istediklerini söyledi. Bu yüzde taahhütlerin yerine getirilmemesinin söz konusu olmadığını belirten Kilci, 60 bin ton üretim sınırının alt sınır olduğunu söyledi.
Seydişehir özelleştirmesiyle ilgili bazı yatırımcıların Başbakanla görüştükleri iddialarının sorulması üzerine de Kilci, bu konuda bilgisi olmadığını söyledi. Erdemir'in 2-2.5 yıllık karı karşılığına satılacağı yolundaki haberleri de değerlendiren Kilci, özelleştirilecek kuruluşlar hakkında çok kapsamlı bir değer tespit çalışması yaptıklarını belirterek, bir kuruluşun birkaç yıllık karının hesaplanmasının çok mümkün olmadığını söyledi. Türk Telekom'de Avea'nın ortaklık yapısıyla ilgili bir soru üzerine Kilci, Avea'yı bir sorun olarak görmediklerini söyledi.