"yaz İshallerine Dikkat"

Yaz ishallerinin önlenmesi için menşei bilinmeyen suların tüketilmemesi ve kişisel temizliğe dikkat edilmesini isteyen uzmanlar,...

Yaz ishallerinin önlenmesi için menşei bilinmeyen suların tüketilmemesi ve kişisel temizliğe dikkat edilmesini isteyen uzmanlar, belirtiler düzelene kadar posasız ve yağsız gıdalar alınması konusunda uyardı.

Zonguldak’ta özel bir hastanenin başhekimi Dr. Ahmet Bayram, yaz mevsimi birlikte artan ishallere karşı uyardı. Yaz ishallerinin mikrobik ishallerden olduğunu belirten Dr. Bayram, mikroplar dışında başta antibiyotikler olmak üzere çeşitli ilaçlar, çeşitli mide-bağırsak hastalıkları, bazı hormonal hastalıklar, bağırsak veya bağırsak komşuluğunda ortaya çıkan tümöral durumlar, aşırı ve ani ısı değişimlerinin de ishale neden olabildiğini ifade etti.

Reklam
Reklam

Bayram, yaz ishaline neden olanın mikroplar, bakteriler ile 'protozoon' denilen gözle görülmeyen parazitler olduğunu ifade etti. Doğadaki tüm canlıların su ihtiyaçlarının sıcaklık artışına paralel olarak arttığını kaydeden Bayram, yaz ishallerinin aşırı su tüketiminin beklenmeyen bir sonucu olduğunu da vurgulayarak, “Yaz ishalleri, çoğunlukla mikroplu suların içilmesi veya bu sularla yıkanmış meyve ve sebzelerin yenilmesiyle ortaya çıkar. Bazen insanlar ishal olup bu mikropları dışkıları ile çevreye yayabilir. Dışkıyla bulaşmış ellerin ağza götürülmesi sonucu da ishal olabilir. Her zaman kullanılan suların sağlıklı olup olmadığını bilmek mümkün olmaz. Doğada, özellikle insan ve hayvan dışkılarıyla kirlenmiş sularda yaşayan, ishal nedeni olabilecek çeşitli mikroplar bulunmaktadır. Bunlar özellikle durgun sularda, kanalizasyonun karıştığı sularda, iyi ilaçlanmamış içme ve kullanma sularında, özellikle yaz aylarında uzun süre canlı kalarak çoğalır. Bu suların içilmesi veya böyle sularla bulaşık, sıcak ortamda beklemiş gıdaların, örneğin çiğ sebzelerle hazırlanmış salataların ve meyvelerin tüketilmesi sonucu ishal yapan mikroplar, ağız yoluyla alınarak insanların bağırsaklarına ulaşır. Bunların bir kısmı bağırsak duvarında iltihap oluşturarak hem bağırrsak hareketlerini artırır hem de bağırsağa su ve iltihabi hücrelerin geçişine neden olur. Bir kısmı da bağırsakta iltihap yapmadan, salgıladıkları toksin denilen zehirli maddelerin etkisiyle su ve tuz geçişini artırmak suretiyle ishale neden olur” açıklamasını yaptı.

Reklam
Reklam

İSHAL BELİRTİLERİ

Bayram, yaz ishalleri başta olmak üzere tüm ishal çeşitlerinde önemli belirtilerin dışkılama sayısının artması ve dışkı vasfının değişmesi olduğunu ifade etti. Bayram, ishal ve ishal ile birlikte görülen tifo, dizanteri, kolera gibi hastalıkların belirtileri ile ilgili ise şu bilgileri verdi:

“Dışkı, cıvık, patates püresi görünümünde olabileceği gibi, sümüksü ve iltihaplı veya su gibi olabilir. Dışkı miktarı ve su içeriği, ince bağırsaklarda hastalık yapan parazit ve bakterilerin ishallerinde fazladır, kalın bağırsakta hastalık yapanlarınkinde ise azdır. Ayrıca bunlarda dışkılama sayısı diğerlerine oranla daha fazladır. Su gibi tariflenen ishallerin çoğunluğu parazit nedenlidir. En sık 'giardia' denilen 'protozoon' neden olur. Bu tip ishallerin en ciddisi ve hayatı tehdit edeni ise dışkının pirinç suyu görüntüsü olarak tariflendiği, kolera bakterisinin yaptığı ishaldir. İltihaplı dışkılamaya neden olan bakterilere ise tifo ve tifo benzeri hastalıklara neden olan 'salmonella' bakterilerini örnek verebiliriz. Kalın bağırsakta ishale neden olan bakterilerin bir kısmı ve bazı parazitler dışkının iltihaplı, sümüksü görünmesine, aynı zamanda bağırsak duvarını da zedeleyerek damarların kanamasına neden oldukları için, kanlı olmasına da neden olurlar. Dışkının böyle kanlı ve iltihaplı olması dizanteri olarak adlandırılır. Nedenlerinden birisi 'şigella' denilen bakteri, bir diğeri amip denilen tek hücreli canlıdır. İshalle birlikte bulunan diğer belirtiler karın ağrısı, karında buruntu hissi, bazen bulantı, iltihabi durumlarda bunlara ilaveten ateş olarak karşımıza çıkar. Dışkılamadan sonra tam rahatlayamama da bir diğer belirti olabilir. Örneğin kalın bağırsak ishallerinde ağrı ve rahatlayamama sıktır. Aşırı su ve tuz kaybına bağlı olarak kalp damar sistemine, böbreklere, sinir sistemine ait kalp ritm bozuklukları, böbrek yetmezliği, şuur bozuklukları gibi belirtiler de olabilir. Dilin kuruması, cildin parlaklık, nem ve yumuşaklığını kaybetmesi, gözlerin göz çukuruna çökmesi gibi belirtiler, su kaybının işaretleridir.”

Reklam
Reklam

ALINACAK TEDBİRLER

Dr. Ahmet Bayram, ishal durumunda hastaların ve hasta yakınlarının kendilerinin oluşturabileceği basit bir yöntemle bir solüsyon hazırlayabileceğini ifade etti. Bayram, kaybedilen su ve tuzu geri almak için hazırlanacak basit solüsyonu ise şöyle anlattı:

“Bir litre kaynatılmış soğutulmuş suya 1 çorba kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı sofra tuzu ve 1 çay kaşığı karbonat konularak karıştırılır, içilebildiği kadar sık aralıklarla içilir.”

Mikrobik ishallerin hemen hepsinin 24 saatten fazla devam ettiğini hatırlatan Bayram, bu ishallerin ilaç tedavisi almadan düzelmesinin pek mümkün olmadığını kaydetti. 24 saatten fazla süren ishallerde en yakın sağlık merkezine başvurulmasını isteyen Bayram, “Uzun süren ishallerde muayene ve tetkik için en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir. Aksi durumda ise dışkımız yoluyla çevreye mikrop bulaştırabiliriz. Ayrıca ishalin tedavisiz kalarak daha ciddi sağlık problemlerine yol açmasına neden olabiliriz” diye konuştu.

HASTALIĞIN TEDAVİSİ

Reklam
Reklam

Bayram, sağlık kuruluşuna başvurulması halinde görevli hekimlere şüphelenilen gıdaların ve suyun olup, olmadığı ve ne zaman tüketildiği, ishalin ne zaman başladığı, karın ağrısı, ateş, dışkıda iltihap, kan olup olmadığı, yakınımızda başka hasta insanların olup olmadığı konularında bilgi verilmesini istedi. Hekimlerin de bu bilgileri alabilmek için gerekli soruları hastalara yönelteceğini belirten Bayram, yapılacak muayenenin ardından dışkı tahlili ve kültürü, kan sayımı ve gerekirse diğer kan tetkikleri isteneceğini ifade etti. Verilere göre hekim tedaviye karar vereceğini söyleyen Bayram, ishallerde uygulanacak tedavi yöntemlerini ise şöyle anlattı:

“Sıvı ve tuz kaybının az olduğu, ishalin hastanın konforunu çok bozmadığı durumlarda, hastaneye yatırılmadan genellikle sadece uygun bir diyetle hasta ayaktan tedavi edilir. Aşırı su ve tuz kaybı, ağır dizanteri halleri, kolera şüphesi olan durumlarda hasta mutlaka hastaneye yatırılarak öncelikle kaybedilen su ve tuzun yerine konması amacıyla serum verilir, daha sonra uygun ilaçlara başlanır.”

Reklam
Reklam

İSHAL DİYETİ

İshalli hastalara uygulanacak olan ishal diyetinin ise nasıl yapılacağını anlatan Bayram, hastaların düzelene kadar posasız ve yağsız gıdalar alması gerektirdiğini ifade etti. Bayram, “Yani sebze ve meyveler, kuru yemiş, çikolata, kızartma gibi gıdalar alınmamalıdır. Yağsız makarna, pirinç pilavı, haşlanmış patates-patates püresi, haşlanmış yağsız et ve tavuk, yağsız ızgara köfte yenilebilir. Ayrıca bol miktarda içecek tüketilmelidir” dedi.

Bayram, uygun yöntemlerle yaz ishallerinin tedavisinin oldukça yüz güldürücü olduğunu ifade etti. İshallerin hemen hepsinde iyileşmenin tam gerçekleştiğini belirten Bayram, ancak mikroplu ortamla temasın devam etmesi, gerekli korunma tedbirlerin alınmaması halinde ishalin tekrarlama şansı her zaman bulunduğunu vurguladı.

Yaz ishallerinin önlenmesinde en önemli yolun menşei bilinmeyen suların tüketilmemesi ve kişisel temizliğe dikkat edilmesi olduğunu hatırlatan Bayram, açıklamalarını şöyle tamamladı:

“Özellikle eller her yemekten önce ve sonra yıkanmalıdır. Kullanılan ve içilen suların klorlanması pek çok mikrobun yaşamasını önler. Şüpheli suların, şüpheli olmasa bile salgın olduğu bilinen yerlerdeki suların kaynatılarak kullanılması gereklidir.”

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: