Taş Devri Diyeti kitabının yazarı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Beslenmesi ve Metabolizması Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın, yanlış bilgilendirmeden ötürü aklımıza gelmeyen soruların cevabını veriyor.
Üreticilerin kârı bizim sağlığımızdan mı çıkıyor?
Tatlandırıcılar: Diyet yapanlara ve diyabet hastalarına önerilen kimyasal tatlandırıcılar (aspartam ve sakarin) marketlerde bulunan yaklaşık 4.000 ürünün (diyet kola, düşük kalorili yoğurt, şekersiz sakız, meyve suları, aromalı sütler, meyve konservesi, tahıl, kilo verme amaçlı gıdalar, diyet gıdalar, bira, sütlü tatlılar...) içinde kullanılıyor. Nedeni, tatlandırıcının şekerden yüzlerce kat daha tatlı olması. Bir bavul aspartamın bir kamyon şeker tadına eşit olduğunu, üretici açısından bir liralık ortalama tatlandırıcının on liralık şekerin yerini tuttuğunu belirtiyor Prof. Dr. Aydın. Hekimlerin önermekten kaçınmadığı aspartamın etkilerine bakacak olursak şunları görürüz: Yüzde 40 oranında sinirsel bir uyarıcı olan aspartik asit, yüzde 50 oranında fazla alındığında beyin için zararlı fenilalanin ve yüzde 10 oranında metil alkol yani ispirto. İspirto birçok zararının yanı sıra kanserojen formaldehiteye dönüşür. Aspartamın zararları konusunda en çok ilgimizi çeken sıfır kalorisi olmasına rağmen şişmanlığa yol açması. Bu madde vücuda girdiğinde beyne, "şeker geldi" komutu geliyor ve bedende insülin salgılanmaya başlıyor. Çevrede şeker olmadığı için insülin kanda açlık şekerini düşürüyor, dolayısıyla da karnı acıkan insan daha çok yemeye başlıyor.
Etkiler konusunda FDA'ya da güvenmiyoruz.
Bilimsel açıdan sayısal niteliği yetersiz olan süre (104 hafta) ve denek ile yapılan çalışmalarla elde edilen istatistiklere göre aspartamın fazla kanserojen etkisi bulunmuyor (FDA tarafından bu veriler kabul ediliyor). Ancak İtalya'daki Ramazzini Kanser Enstitüsü tarafından, 1.600 denek fare üzerinde, beş yıl boyunca yapılan bir araştırmaya göre bu madde lösemi ve lenfomlara neden oluyor.
Yağlar: Hidrojenlejtirilmiş yağlarda (margarin) dikkat edilmesi gereken konu, çoklu doymamış yağ asitlerinib Omega-6 yağlarının (mısırözü, ayçiçeği ve soya) Omega-3 yağlarına (köy yumurtası, balık, ceviz ve keten tohumu) göre çok fazla tüketilmesidir. Ayrıca yağların taşlarının rafine edilirken tahrip edilmesini de unutmamak lazım. Hidrojenizasyon adı verilen (sıvı yağları katılaştırma) işlem ile meydana gelen trans yağlar tamamen sentetik ve doğada bulunmayan maddelerdir. Dolayısıyla bedenimizin bunları tanımasını bekleyemeyiz.Oysa tereyağı, iç yağı, kuyruk yağı, sızma zeytinyağı trans formda olmayan doğal yağlardır. Bunların da içeriğinde trans yağ asitleri bulunur ancak kesinlikle sentetik olanlarla karıştırılmamalı.
Bugün neredeyse yediğimiz birçok şeyin içinde zararlı trans yağ bulunuyor. Alışverişe gittiğinde karşına çıkan bisküvi, çikolata, kraker, çörek, börek, baklava, tatlılar, patates kızartması ve nugget'lar gibi birçok yiyeceğin içinde bu yağşar mevcut. Aldığın ürünün paketinde yazan "hidrojenize bitkisel yağ" ifadesi bu ürünün sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Son yıllarda yapılan araştırmalardan sonra Dünya Sağlık Örgütü de trans yağların tüketilmemesi konusunda uyarılar yayımlıyor. Zamanında hiçbir zararı olmadığı söylenmiş ve birçok kişinin ölümüne neden olmuş olmasına rağmen, anlaşılan bazı üreticilerin zihniyeti hala değişmedi. Trans yağlar dönemi bitti. Yerine üzerinde "sıfır trans yağ" ifadesi bulunan başka margarinler çıktı. (Kaldı ki bunların içinde de hala bir miktar trans yağ bulunuyor.)
Dahası margarinlere fiziksel ve kimyasal işlemler uygulandıktan (yani yağların içindeki doğal vitaminler tahrip edildikten) sonra margarinciler tarafından A ve D vitaminleri ekleniliyor. Prof. Dr. Ahmet Aydın'ın tüm bu açıklamalarından sonra hala margarinin iyi bir enerji kaynağı olduğunu söyleyenlere cevabı "Margarinin enerji kaynağı olduğu doğrudur ama kötü bir enerji kaynağıdır. Mazot da kötü bir enerji kaynağıdır ama uçağı uçuramaz" şeklinde.
Tohumlu sıvı yağlar: Bu yağlar konusunda ayçiçeği yağı, pamuk yağı, kanola, mısırözü yağı, soya Omega-6 bakımından zengin çoklu doymamış yağ asitleridir. Ancak Omega-3/Omega-6 dengesi bakımından tutarsızdır. Yapısı değiştirilen yağlar insan bedenindeki dokulara zarar verir. Eğer kullanmak istiyorsanız minimum dozlarda almaya gayret etmelisiniz.