Yedikule Zindanları ile ilgili bilinmeyen gerçekler ortaya çıktı! İşte Lev Tolstoy ile Tutankhamun'un ortak noktası

Türkiye ve İstanbul'un tarihi miraslarından biri olan Yedikule Zindanları ile ilgili olarak bilinmeyen bilgiler ortaya çıktı. Tarihçi-Yazar Ahmet Anapalı, ünlü Rus edebiyatçı Lev Tolstoy ile Mısır firavunu Tutankhamun'un Yedikule Zindanları ile ilgili ortak noktasını açıkladı.

Geçmişten günümüze kadar ayakta kalan tarihi yapılardan olan Yedikule Zindanları ile ilgili gizemli kalmış bilgiler ortaya çıktı. Ezgi Aşık'ın sunduğu, 24 TV'de yayınlanan Tarihin İzleri programına konuk olan Tarihçi-Yazar Ahmet Anapalı, ünlü Rus edebiyatçı Lev Tolstoy ile Mısır firavunu Tutankhamun'un Yedikule Zindanları ile ilgili ortak noktasını açıkladı.

İşte Anapalı'nın açıklamasından satır başları:

- Hocam bulunduğumuz yer neresi?

"Şu an Yedikule Zindanları adını verdiğimiz yedi kuleden, her ne kadar bugün yoksa da yedikuleden biri Yılanlıkuyu Kulesi, Elçiler Kulesi, Kitabeler Kulesi... Her birinin apayrı özellikleri ve isim tarihi bulunmakta. Mesela şu an parmaklığına dokunmuş olduğum kuyu Yılanlıkuyu. Bu yüzden kulenin adı Yılanlıkuyu.

Reklam
Reklam

- Gerçekten yılan var mıymış?

Bir dönemler gerçekten yılanların var olduğu söyleniyor. Ancak o döneme dair elimizde hiçbir evrak yok sadece bir tane gravür var. Gravür kazınarak yapılan bir resim ve gravürde içindeki yılanları giymiş olduğu gömleği koluna sararak içeriye doğru atmaya çalışan bir muhtemelen mahkumun duruşu ve görüntüsü bulunmakta gravürde elimizde. Yılanlıkuyu içinde yılan olmuyor olsaydı muhtemelen Yılanlıkuyu denilmezdi buraya. Bu yüzden Yılanlıkuyu Kulesi’nin adı gerçekten doğru olsa gerek, burada yılanlar varmış.

- Tabii hocam etrafa bakıyorum burada ahşap sütunlar hemen dikkatimi çekiyor, nedir bunlar?

Şimdi 1820 yılında Yedikule Zindanları’nda büyük bir yangın oldu. Eğer 1819’da burada oluyor olsaydık ve yukarıya baksaydık, şu an görmüş olduğumuz görüntüyü görmeyecektik. Gökyüzünü görmeyecektik. Görmüş olduğumuz görüntü şu delikler var ya, o delikleri böyle takip edersek her yerde var olduğunu göreceğiz. Şu ağaçların olduğu tavanı görecektik. Burası birinci kat. Buradan buraya ağaçlar gidiyor ve orada bir kat yapmış. Biz şu an birinci, giriş katın tabanındayız. Üst kat, bakın burada şömine yeri var. Sonra bir yukarıya daha bakın. Orada da delikler var gördünüz mü? Yuvarlak bir biçimde. Sonra bir üst kat daha, bir üst kat daha... Burası 5 katlı bir apartman gibi. Zaten yükseklik sabit, 27 metredir buranın yüksekliği. 5 katlı bir apartmanın yüksekliği de bu arada 18-20 metre. 27 metre burası çünkü geniş tavanlı odalarda bulunmaktadır ve her bir odanın şöminesi var. Bakarsanız her katta bir şömine bulunmakta. Peki şu delikler ne? Bunlar V gibi dışarıya doğru daralarak, içeriye doğru genişleyerek gelen havalandırma delikleri. Bunlar kulelerin dışından incecik bir çizgi gibi görünüyor. Kaçmaları engellensin diye.

Reklam
Reklam

"LEV TOLSYOY'UN DEDESİ HAPİS YATTI"

Burası Elçiler Kulesi. Niye elçi? Çok önemli. Bir şey söyleyeyim mi; Lev Tolstoy’u biliyor muyuz? Tolstoy burada yattı, hapis yattı 2 sene. Çok enteresan. Ama biz biliyoruz ki Tolstoy hiç İstanbul’a gelmedi ama burada 2 yıl yatan bir Tolstoy var. Lev Tolstoy’un, Rus Edebiyatçı Tolstoy’un dedesi olan, yine adı Lev Tolstoy olan bir büyükelçi, Rusya’nın İstanbul Büyükelçisi 1697-1699 yılları arasında süregelen 2. Mustafa dönemindeki Zenta Muhaberesi’nde burada hapis yattı. Bu bir devlet kuralıdır. Ülkeler birbirleriyle savaşırken istihbari bilgiler sızmasın diye savaştığı ülkenin büyükelçisini, savaşın bitimine kadar hapiste tutuyor. Ekibiyle beraber tutuyor. Bu yüzden şu 1. demirler değil, 2. demirlerin olduğu yerdeki yükseklikte Tolstoy’un güzel manzaralı bir odası var. Sadece orada kalmıyor ama. Bu katı düşünürsek tamamı Tolstoy’un olarak 2 yıl burada zaman geçirmiş.

Ancak buranın en kıymetli, en garip, en kadersiz misafiri Mısır Firavunu Tutankhamun’un annesi. 3400 yıl sonra yapıldı burası Tutankhamun’un annesinin ölümünden. Nasıl burada kalıyor, çok enteresan değil mi?

Reklam
Reklam

"TUTHANKHAMUN'UN ANNESİNİN CESEDİ BURADA BEKLETİLDİ"

1660’lı yıllarda, 19. Osmanlı Padişahı Sultan 4. Mehmed devrinde, efendim o aralar bir oryantalizm başlamış böyle bir şarka doğru, doğuya doğru bir özenti başlamış Avrupalı devletlerde. Krallar birbirlerine Asya’ya, Afrika’ya ve Anadolu’ya ait hediyeler vermek istiyorlar, bu bir moda akımı. Pul koleksiyonu vermek istiyor, kelebek koleksiyonu vermek istiyor, böcek kurtları var ya, kurt koleksiyonu yapanlar var. Yaprak koleksiyonu yapıp hediye edenler var. Fransız Kralı, İsveç Kralı’na bir mumya hediye etmek istiyor. Mısır’a gidiyorlar, bu ara Mısır Osmanlı’ya ait. Mısır’dan, piramitlerden bir mumya çıkartıyorlar. Sonra bu Fransız Kralı 16. Louis’ten sonra gelen kral, bu mumyayı çıkarttırır Mısır’dan, İstanbul yolu üzerinden büyükelçilikle gemiye bindirip, kaçak bir şey yok, gemiye bindirip Fransa’ya, Marsilya, Akdeniz kasabasına getirmek ister. Bu arada Edirnekapı bölgesinden, hani burası şu an Zeytinburnu Sahili ya. 6800 metre karasurları bulunmakta ve Topkapı ve Edirnekapı da bu düzlemde bulunmaktadır. Edirnekapı’dan geçerken kapının bostancısı yani kapının muhafızı ‘dur nereye?’ der. Arabada bir arama yapar. Bir bakar ki bezlere sarılı bir tane iskelet var. Bu nedir falan sorar. Adam da söyler: ‘Bu Mısır’dan getirildi, bir kadın cesedi’ falan. Der ki ben buna izin veremem, Topkapı Sarayı’na yazmam gerekiyor izin vereyim mi vermeyeyim mi? Topkapı Sarayı’na kapının koruması yazar, der ki: ‘Böyle bir şey yakaladım ne yapayım?’ Topkapı sarayı bir ölü, bir ceset, bir şey olduğu için ‘dini bir problem vardır’ der. Şeyhülislamlık’a yazar. Şeyhülislamlık mevzuyu araştırır Topkapı Sarayı’na yazar. Topkapı Sarayı da şeylülislamlıktan aldığı cevabı kule sorumlusuna, kapı sorumlusuna gönderir.

Reklam
Reklam

Fetva şudur:

‘Her ne kadar Müslüman olmasa da İslam topraklarından bir kadın cesedinin gayrimüslim bir toprağa çıkartılması zinhar caiz değildir. O cesedin geri götürülmesi emir buyurulmuştur.’

Bu, buradan saray, Şeyhülislamlık, Şeyhülislamlık, saray, bura trafiği 3 gün sürmüştür. Bilin bakalım 3 gün yazışma beklenirken Tutankhamun’un annesinin cesedi, mumyalanmış cesedi neredeydi? Tolstoy’un bulunduğu yerdeydi.

- Peki bahsettiğiniz çok ciddi bir iddia aslında. Bunun tarihi bir belgesi var mı?

Var. Bu inanılmaz bir belgeye dayanan hikâyedir. Prof. Dr. Erhan Afyoncu’nun Fransa’ya Osmanlı tokadı isimli kitap var. Güzel de bir kitaptır. Bugün Milli Savunma Üniversitesi Rektörü’dür Erhan Afyoncu. Onun yazmış olduğu Fransa’ya Osmanlı tokadı kitabında bunun belgeleriyle birlikte bütün saray yazışmalarını vermiştir. Kaynak Erhan Afyoncu."