Yeme bozukluğunda bu hataları sakın yapmayın!

Günümüzde en yaygın görülen 3 yeme bozukluğu olan anoreksiya nevroza, bulimia nevroza ve tıkanırcasına yeme bozukluğu ergenlik döneminde daha fazla görülmeye başlandı. Yapılan araştırmalar her 100 ergenden 1'inde yeme bozukluğu olduğunu ortaya koyarken, durumun bu noktaya gelmesinde güzellik kriterinin önemli rol oynadığını ortaya koydu. Uzmanlar ‘ne kadar zayıfsan, o kadar güzelsin’ şeklindeki kriterin özellikle genç kızlar üzerinde önemli etkiler oluşturduğunu söyledi.

Yeme bozukluğu karaciğerde yağlanmadan böbrek yetersizliğine, hipotansiyondan osteoporoza, adetlerin kesilmesinden kalpte ritim bozukluklarına kadar birçok ciddi sağlık problemlerine davetiye çıkarıyor, hatta yaşamı tehdit edebiliyor. Dolayısıyla erken dönemde tanınması ve tedavi edilmesi yaşamsal önem taşıyor.Acıbadem Altunizade Hastanesi Çocuk ve Adolesan Sağlığı Polikliniği - Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Müjgan Alikaşifoğlu tedavinin başarısında ebeveyn desteğinin de büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, “Bu süreçte çocuğun zor bir dönemden geçtiğini kabul edin. Size karşı öfkeli ya da suçlayıcı olsa da, gerçekte desteğinize ne kadar çok ihtiyacı olduğunu unutmayın. Hastalığı hakkında konuşun, her zaman yanında olacağınızı hissettirin ve tedaviye düzenli gidebilmesi için destek olun” diyor. Peki yeme bozukluğunda tedavinin olumsuz etkilenmemesi için ebeveynlerin dikkat etmeleri gereken diğer davranışlar neler? Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Müjgan Alikaşifoğlu anne babaların mutlaka kaçınmaları gereken 8 hatayı anlattı, önemli uyarılarda bulundu.

Reklam
Reklam

ANOREKSİYA NEVROZA

Anoreksiya nevroza erken ergenlik döneminde (11-14 yaş) başlıyor. Çok ender de olsa 9 yaşında da görülebiliyor. Zayıf bir bedene sahip olma arzusu, kilo almaktan aşırı korkma ve beden imgesinde bozukluk temel belirtilerini oluşturuyor. Ergenler kilo kaybetmek için özel davranış biçimleri geliştiriyor; bazıları her türlü besin alımını ileri derecede azaltarak kilo kaybederken, bazıları da yoğun egzersiz yapıyor. Bazı gençler ise sıkı diyet uyguluyor, ara sıra kontrolü kaybederek tıkınırcasına yemek yiyor, ardından bu yediklerini kusarak çıkarıyor ya da ishal yapıcı, idrar söktürücü ilaçları veya çayları içme gibi davranışlar sergiliyor. Duygu durum bozuklukları madde kullanımı ve intihar girişimleriyle birlikte görülebiliyor.

BULİMİYA NEVROZA

Bulimiya nevroza için tipik başlangıç geç ergenlik yılları (18-19) oluyor. Aşırı yeme atakları ve ardından gelen kusmaların ön planda olduğu bir yeme bozukluğu tablosu olarak tanımlanıyor. Anoreksiya nevrozada olduğu gibi kilo almaya karşı korku ve beden algısında bozulma oluyor. “Ancak bulimikler gıda alımını kısıtlamazlar” diyen Prof. Dr. Müjgan Alikaşifoğlu sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu gençler tıkınma tarzında yemek yerler, yemekleri bitince yoğun bir pişmanlık ve depresif duygular yaşarlar. Kilo almamak için çeşitli telafi edici davranışlarda bulunurlar. Bu davranışların en sık görüleni ise kendi kendine kusmak. Ancak ishal yapıcı ilaçlar ya da çayların kullanımı ya da aşırı egzersiz yapma davranışları da görülebiliyor. Bu tabloda hasta anoreksiya nevrozadan farklı olarak hafif kilolu ya da normal beden ağırlığında oluyor”

Reklam
Reklam

TIKANIRCASINA YEME BOZUKLUĞU

Tıkanırcasına yeme bozukluğu; 3 ay süresince, haftada en az bir kez, telafi edici davranışlar olmaksızın alışılmışın dışında büyük porsiyonlar halinde yemek yeme ve bu duruma stres ile kontrol kaybı duygusunun eşlik etmesi olarak tanımlanıyor. Ergenlik döneminde görülme sıklığı kızlarda yaşla birlikte artarken (14 yaşında yüzde 0,7 iken bu oran 20 yaşında yüzde 4,1’e yükseliyor), erkeklerde ise tam aksine azalıyor. Obezite, sosyal ilişkilerde bozulma, depresif semptomlar, anksiyete, duygusal dalgalanmalar, madde bağımlılığı ve intihar eğilimiyle birlikte görülebiliyor. Tıkınma atağının öncesinde genellikle yiyeceklere karşı aşırı özlem duygusu oluşuyor. Yemek sırasında kontrol kaybının yaşanması önemli bir bulgu olarak kabul ediliyor.

KİLO ALDIRMAYA ÇALIŞMAYIN, TEDAVİYE YÖNLENDİRİN

Tedaviden başarılı sonuç alınmasında ebeveynlerin yaklaşımı kilit bir rol üstleniyor. Doğru yaklaşımda bulunulmadığı takdirde uzun ve zahmetli olan tedavi süreci kesintiye uğrayabiliyor ya da başarısız olabiliyor. Prof. Dr. Müjgan Alikaşifoğlu ebeveynlerin kaçınmaları gereken davranışları söyle anlatıyor:

Reklam
Reklam

Yeme bozukluğunda ergenlerin en büyük kaygıları kilo almak. Dolayısıyla ısrarla yemek yedirerek kilo aldırmaya çalışmayın, bunun yerine tedaviye yönlendirin.
Suçlayıcı ya da yargılayıcı olmaktan kaçının.
Görüntüsü hakkında olumlu da olsa yorum yapmayın.
Yemek, kalori ve porsiyonlar hakkında konuşmayın.
Onun yanında kalorisi düşük ve diyet yemekleri ya da yüksek kalorili besin değeri düşük atıştırmalıkları yemeyin, bu tür besinleri evde bulundurmayın.
Ayrı zamanlarda sofraya oturmayın. Özellikle yemek saatlerinde bir arada olmaya dikkat edin ve yemek masasında hoş bir atmosfer oluşturmaya çalışın.
Yemek sırasında ne yediğine nasıl yediğine çok odaklanmayın, kendi yemeğinizi yiyin ve onunla sohbet edin.
Yemek sonrasında ayrı yerlere dağılmayın, birlikte hoş vakit geçirebileceğiniz bir aktivite yapın. Böylece yemeğin ardından kusmasını ya da aşırı egzersiz yapmasını engelleyebilirsiniz.

TEDAVİDE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM ÇOK ÖNEMLİ

Hastalığın tedavisi hem çocuğunuz hem de sizin için uzun soluklu ve iniş çıkışları olan bir süreç.

Reklam
Reklam

Yeme bozukluklarının tedavisi bu alanda uzmanlaşmış, ergen sağlığıyla ilgilenen bir çocuk hekimi, ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı, psikolog ile diyetisyenden oluşan uzman bir ekip tarafından yönetilmeli. Aşırı kilo kaybı, kusma ya da tıkınma nedeniyle gelişmiş yaşamsal bir riskin olup olmadığını saptamak ve varsa ortadan kaldırmak, tedavinin ilk adımını oluşturuyor. Yeme bozukluğu esas olarak psikiyatrik bir hastalık olduğu için tedavi sürecinde psikiyatrik değerlendirme ve psikoterapi desteği çok önem taşıyor.