Yemyeşil bir ev için 10 öneri

Gürültülü caddelerin ve ardı arkası kesilmeyen binaların İstanbul’un kırışıklıkları hâline geldiği şu sıralarda dairelerin kel kalmış başlarına azıcık yeşil ekmek zor görünüyor. Buna karşın binalar farklı boyutlarda ve tekniklerle yapılmış bahçelere kavuşma potansiyeline sahip. Örneğin; fasulyeler birkaç gün içinde filizlenirken, avokado tohumlarının meyve veren ağaçlara dönüşmesi uzun yıllar gerektirmektedir.

Filizler, salatalarınıza, sandviçlerinize ve tavada yaptığınız yemeklerinize besin değeri yüksek ve lezzetli bir katkıda bulunabilir. Marketlerde bulunması çok zor ve bir hayli de pahalı olmasına karşın evde yetiştirmesi çok ucuz ve çok kolaydır. Bu filizleri envai çeşit bakliyattan elde edebilirsiniz ve diğer bitkilere kıyasla çok az malzeme ve ilgi isterler. Mesela çiğ mercimek, nohut ya da maş fasulyesi iki ilâ dört günlük bir ıslama ve durulama aşamasının ardından yemeye hazır olur. Tere, biberimsi ve çimen gibi bir ottur. Tere kâğıt havlu ya da pamuk üzerinde rahatça büyütülen ve basit olduğu kadar hızlı yetişen besleyici bir bitki olduğundan, hem acemi hem de tecrübeli şehir bahçecileri için iyi bir deneyim olacaktır. Güneşi bol alabileceği bir pencere önüne yerleştirildiği takdirde yedi ilâ on gün arasında hasat edilebilir ve yıl boyunca yetiştirilebilir. Filizler gibi tere de salatalara ve sandviçlere olduğu kadar çorbalarınıza farklı bir tat katmanızda yardımcı olacaktır. Saksı bitkileri muhtemelen apartman bahçeciliğinin en çok bilinen bitki yetiştirme tekniğidir. Nane vb. otlar ile çoğu sebzeler fazla ilgi gerektirmedikleri için hem dışarıda hem de içeride yetiştirilebilirler. Özellikle saksıda yetiştirilen otlar leziz ve kesintisiz baharat kaynağına dönüşürler. Kolay bir başlangıç olsun istiyorsanız ıspanak, fesleğen ya da ada çayı bitkisi tohumlarını yetiştirmeyi deneyebilirsiniz. Bauhaus veya Koçtaş’taki bitki ve tohumlara ya da Eminönü’ndeki Mısır Çarşısı’ndaki bitki ve tohum dükkânlarına göz atmayı da unutmayın. Yemek artıkları dairenizde bahçeciliğe başlamanız için hem bütçenizi zorlamayacak hem de çok keyifli bir başlangıç. “Bakkal bahçeciliği” olarak da bilinen bu uygulamayla havuçların baş kısımlarını, kereviz sapını ve hatta ananasların baş kısımlarını bile yetiştirip ister evinizi süsleyebilir, isterseniz de afiyetle yiyebilirsiniz. Örneğin, havuçların baş kısımlarını ekip eğreltiotuna benzer bitkiler elde edebilir ya da kerevizin köklerini yeniden filizlendirip daha çok kereviz elde edebilirsiniz. Denemek isterseniz avokado çekirdekleriyle, zencefille veya soğanla başlayabilirsiniz. Topraksız tarım toprak yerine suyun kullanıldığı bir bahçecilik sistemidir. Bu sistemin işleyişi ise şöyle: Bitkiler besin maddeleri ve sudan oluşan bir çözeltinin içine sarkıtılıyor, bir pompa (aktif topraksız tarım) veya bir fitil yardımıyla (pasif topraksız tarım) su depodan bitki köklerine ulaştırılıyor. Topraksız tarım bitkilerini yetiştirmek özel bir ilgi ve biraz deneyim kazanmayı gerektiriyor. Ama bir kere işi kapınca şehir hayatının en etkili bahçecilik yöntemlerinden birine dönüşüyor. Bu teknikle kapalı bir mekânda her türlü sebzeyi, meyveyi ve otu yetiştirebilirsiniz. Aşağıda gördüğünüz gibi dikey bahçeler yaratmak için de gayet kullanışlı bir teknik. Pencere bahçeleri ya da duvar bahçeleri olarak da bilinen bu bahçelerin balkonunuza veya pencerenize meyvesi bol renkler katacağından emin olabilirsiniz. Ayrıca neredeyse hiç yer kaplamadıkları için de çok kullanışlılar. Dikey bahçelerdeki sistemde su üstteki bitkiden başlayarak en aşağıdaki bitkiye kadar ulaştığı için çoğu zaman topraksız tarım bitkileriyle birlikte kullanılan bir sistemdir. Tek kullanımlık plastik şişelerinizi yeniden kullanabilmeniz için de yeni bir yöntem. Buna ek olarak, bahçeciliğinize ve ürün ihtiyacınıza göre her boyutta dikey bahçe yapabilirsiniz. Eğer esinlenmek istiyorsanız Kapalı Çarşı’nın yakınlarındaki Armaggan’ın en üst katındaki Nar Lokantası’na bir göz atmanızı öneririm. Akuaponikler, topraksız tarımla akuakültürü birleştiren döngüsel bir bahçecilik sistemidir. Bu sistemde ilk olarak suda yaşayan hayvanları muhafaza edecek bir akvaryum yapılır—genellikle tatlısu çipurası gibi balıklar kullanılır. İkinci aşamada ise basit bir su pompası yardımıyla balıkların salgıları bakteriler tarafından nitratlara ve nitritlere dönüştürülüp bitkileri beslemek için kullanılır. Son olarak da kullanılan su salgılardan arınmış olarak akvaryuma geri pompalanır. Başka bir deyişle, balık kakası dolu su bakteriler tarafından parçalanır ve bitkilerin gerekli besin ihtiyacı giderilir, sonra da bu su balıklara temizlenmiş olarak geri pompalanır. Akuaponikler enerji tasarrufu ve üretkenliği açısından en iyi ev bahçeciliği tekniklerinden biridir. Kurulumu ise kulağa geldiği kadar zor değildir ve kesinlikle şehir bahçecilerinin bu tekniği denemelidir. Teraryumlar için yosun, liken ve eğreltiotu yetiştirmekte kullanılan birer mini-ekosistemler ya da mini-seralar denilebilir. Tetraryumları plastik veya cam şişelerden ve kavanozlardan ya da akvaryumlardan, boş ampullerden ve resim çerçevelerinden elde edebilirsiniz. Tetraryumlar o kadar da uğraş gerektirmez ve aslen süsleme için kullanılmaktadırlar. Hazırlanışlarının ardından, tetraryumlardaki bitkiler kendi başlarına büyümeye bırakılabilir; çoğu zaman da güzel sonuçlar elde edilebilir. Torba bahçeciliği az malzemeyle yapılabilen, çok yer kaplamayan ve özel bir bakıma ihtiyaç duymayan bir bahçecilik tekniğidir. İşleyişi şöyledir: bir çuval ya da plastik torba taş ve toprak karışımıyla doldurulur, sonra tohumlar ekilir ve artık kabaktan otlara, otlardan çiçeklere kadar birçok çeşit bitki yetiştirilebilir. Torba bahçeler özellikle suya erişimi kısıtlı olan kurak iklim bölgelerinde yaygındır ve tabi az yer kapladığı, kolay taşınabildiği ve verimi yüksek olduğu için şehir bahçeciliğinin vazgeçilmezlerindendir. Bahçe çeşitlerimizin sonuncusu olan çatı bahçeciliği tamamen eko-çatılardan saksı kümelerine kadar bütün bahçecilik tekniklerini uygulayabileceğiniz bir yöntem. Eko-çatılar ilk olarak 1800lerin İskandinavya’sında, ısı yalıtımı için kullanılmaktaydı. Aynı zamanda fırtınalardaki su sızıntılarını önlemek için de iyi bir yöntem. İstanbul’da, Levent’teki Kanyon AVM ve Ümraniye’deki Meydan AVM çatılarında birer eko-çatı kurmuş durumdalar. Kesinlikle görmenizi tavsiye ederim, fakat ziyaretinizden eko-çatıların boyutlarından dolayı umudunuzu yitirmiş bir şekilde dönmeyin çünkü eko-çatılar her boyutta yapılabilir. Eko-çatılar özenle ve dikkatle yapılmalılardır, ama yaptıktan sonra size şehir hayatının içinde taze ve yeşil bir kaçamak sunabilir.

Reklam
Reklam