"Yeni adımlar atmalıyız"

BRÜKSEL (İHA) - Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, çıkarılan yasaların AB normlarına uygun bir şekilde hayata geçirileceği konusunda bazı şüpheleri olduğunu söyledi. Erken seçimin mutlaka yapılacağını belirten Yılmaz, "Ancak seçimin 3 Kasım'da yapılması zorunlu değil" dedi.

Avrupa Birliği (AB) konusunda Brüksel'de yürüttüğü temasları hakkında bilgi vermek amacıyla düzenlediği basın toplantısında, AB'ye uyum yasalarının halkın desteği ile çıkarıldığını belirten Yılmaz, "Şimdi önemli olan Avrupalıların bunu takdir etmesi deyip geçiştiremeyiz. Atmamız gereken ilave adımlar var. Bu konuda siyasi iradeyi ortaya koymamız gerek. Meclis'in aldığı kararların bir hata olarak algılanması ve geri dönüş olması, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda yeni bir koz vermesine neden olacaktır" dedi.
Türkiye'nin kısa zamanda seçimlere gitmesinin Avrupa'daki soru işaretlerini daha da artırdığına dikkat çeken Başbakan Yardımcısı Yılmaz, "Onun için bu seçimlere katılan bütün siyasi partilerin, önümüzdeki dönemde bu reformları hayata geçirmekteki kararlılıklarını açık bir şekilde dile getirmeleri yararlı olacaktır" ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

"AİHM'YE TÜRKİYE'DEN BAŞVURULAR AZALDI" Yılmaz, görüşmeleri sırasında Türkiye'ye göre bazı yanlış bilgilerin bulunduğunu tespit ettiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Mesela; işkence ile mücadele konusunda Türkiye'de hala bazı sorunların yaşandığını, bu konuda çeşitli sivil toplum örgütlerinin, insan hakları kuruluşlarının Türkiye'deki insan hakları raporlarının yayımlandığını dile getirdiler. Ben de buna karşı daha objektif bir kriterin Avrupa insan haklarına yapılan kişisel başvuruların sayılarını incelenmesini istedim. Son dönemde kişisel başvuruların sayısı azalmıştır. Son kabul ettiğimiz yasa paketinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği kararları Türkiye'de yeniden muhakeme etmekle hukuk sistemimizdeki adımları atmış oluyoruz."

İstenilen sonuçların kısa zamanda sağlanamayacağının gerçekçi bir değerlendirme olacağının altını çizen Yılmaz, "Ama Türkiye bu düzenlemeyi yapmıştır. AB normları konusunda samimi davranmıştır. Özellikle Verhaugen'le yaptığım görüşmede, Türkiye olarak beklentimizin diğer aday ülkelerle müzakerelere başlandığı takdirde, bu ülkelerin siyasi kriterleri uygulama düzeyi ne ise bizim durumumuzun da onlarla karşılaştırılmasını istedim. Bu konuda farklı bir değerlendirmenin çifte standarda dönüşeceğini, bunun da Lüksemburg'a dönüş olacağını dile getirdim" dedi.

Reklam
Reklam

"KIBRIS'TA 2 AYDA ÇÖZÜM OLMAZ" Görüşmeleri çerçevesinde Kıbrıs konusunun da gündeme getirildiğine değinen Yılmaz, "Kıbrıs'ta Aralık ayından önce nihai bir çözümün mümkün olmadığını onlar da görüyorlar. Denktaş'ın inisiyatifi ile başlayan doğrudan görüşmelerde önümüzdeki 2 ayda nihai sonuca varılamayacağını ifade ettiler. AB Parlamentosu Başkanı Koks, her iki tarafla yürüttüğü görüşmeler sonucunda, Komisyon Başkanı Prodi ve Solana'ya bir mektup verdi. O mektupta geçiş döneminde uygulanacak bazı istisnai hükümlerin AB müktesebatı ileri sürülerek delinmesi ifade ediliyor. Ayrıca varılacak olan nihai çözüm ne olursa olsun, Kıbrıs'ın AB'ye karşı AB nezdinde tek sesle temsilinin önemi vurgulanıyor. Bunlar esas itibari ile bizim de paylaştığımız görüşlerdir. Aynı zamanda AB'den devamlı yakındığımız Kıbrıs konusundaki yardımcı olmayan tutumlarının bir öz eleştirisi olarak değerlendirdim" diye konuştu.

"AB TAKVİMİ İYİ ANLAŞILMADI"
Türkiye'nin AB ilişkilerinde çok önemli bir aşamada bulunduğuna dikkat çeken Yılmaz, bu aşamada hükümet, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri olarak yoğun çalışmaların yapılması gerektiğini vurguladı.

Reklam
Reklam

Aralık ayına kadar Türkiye'nin niyetini Avrupalı muhataplarımıza yoğun bir şekilde dile getirmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, "Bu konudaki kararlılığımızı göstermemiz gerekiyor. Türkiye'de şu anda yaşadığımız seçim atmosferinde bu görevin ihmal edilmemesi gerek. Bu görüşmeler sonunda her ne kadar beklemedikleri bazı gelişmelerin Türkiye'de yaşanmış olması, kendilerini bir kararsızlığa sürüklemiş olsa da, Türkiye'de yapılmış düzenlemelerin hayata geçirilmiş olması ve bunların muhataplarımıza iyi anlatılması, Kopenhag Zirvesi'nde üyelik sürecine dahil edilmesi umudunu taşıyorum. Ama Avrupa'daki bana iyimserlik veren havaya rağmen Türkiye'de genel olarak AB takviminin Türkiye açısından hayati olduğunun iyi anlaşılamadığını düşünüyorum" diye konuştu.

"UYUMLU HÜKÜMET KALMADI" Yılmaz, bu konudaki adımların ihmal edilmemesi konusundaki hassasiyetlerinin Türkiye'deki erken seçimi engelleme bahanesi olarak görülmesinin AB gerçeğinin Türkiye'de yeterince anlaşılamamasına bağladığını belirtti.

Reklam
Reklam

Daha önce de söylediği gibi Türkiye'nin gerek koalisyon içinde, gerekse iç siyasetteki gelişmelerde bir erken seçime gitmek zorunda olduğunu dile getiren Yılmaz, "Erken seçim olmadığı takdirde uzun vadeli icraat yapacak uyumlu bir hükümet kalmamıştır. Bugünkü yapısı ile Türkiye'ye yük olma söz konusudur. Onun için erken seçim her halükarda yapılacaktır. Ama erken seçimin mutlaka 3 Kasım'da yapılması zorunluluğu yoktur" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin 3 Kasım'a kadar AB konusunda yapması gereken düzenlemelerin ertelenmemesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, "Bu konuda haksız bazı eleştirilere kulak asmadan sorumluluğumuzun gereğini yapmaya devam edeceğiz. Bütün siyasi partilerimizi de bu konudaki sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz" dedi.

Mesut Yılmaz, Türkiye-AB ilişkilerinin tehlikeye atılmaması gerektiğini, sadece AB'ye uyum yasalarının çıkarılmasının bunun için yetmeyeceğini, bunları uygulama iradesine sahip olunduğunun gösterilmesi gerektiğini söyledi. MHP'yi AB konusunda yine eleştiren Yılmaz, "MHP'nin Bakanlar Kurulu'nun kararlarını engellemesi tehlikesini görüyorum" dedi.
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği (AB) konusunda Brüksel'deki temasları ile ilgili düzenlediği basın toplantısının ardından soruları yanıtladı. "12 Aralık'a kadar AB yanlısı bir hükümet arayışı içine girecek misiniz?" şeklindeki bir soruya Başbakan Yardımcısı Yılmaz, "Ben Meclis'in 3 Ağustos tarihinde kabul ettiği yasa paketi ile hükümete bu konuda tarihi bir görev verdiğine inanıyorum. Bu üç aylık süre içinde hükümetin bu konuda eğer 12 Aralık zirvesinde Türkiye lehine bir sonuç alınması arzulanıyorsa, bazı düzenlemeleri yapması gerek. Biz düzenlemeler konusundaki hassasiyetimizi dile getirdik. Tartışmalardan görüyorum ki mesele sadece bir iki yönetmeliğin çıkarılmasına indirgeniyor. Burada birçok düzenleme söz konusudur. Bu düzenlemelerin birçoğu Bakanlar Kurulu'na bağlanmıştır. Meclis'in kendisine verdiği bu görevin bilincinde olmayan bir hükümet, bunların hayata geçirilmesine engel olabilir. Sadece kanunları çıkarmamız yetmez. Bunları uygulama iradesine sahip olduğumuzu göstermemiz gerek. Eğer uygulamayacaksak bize bunu sorarlar. Eğer eksik uygularsak o zaman irademizi sorgularlar" yanıtını verdi.

Reklam
Reklam

"BAHÇELİ, AB KONUSUNDA ŞÜPHELİ BEYANLARDA BULUNDU" Hükümetin AB ile ilgili kanunları uygulaması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, "Bahçeli, AB yasalarının bir kısmının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı iptal başvuru sonrasında düzenlediği basın toplantısında, bizde şüphe uyandıran beyanlarda bulundu. Bundan sonra bu reformlarla ilgili kanunların bu yasal süreçte belirleneceğini söyledi. Eğer bu Bakanlar Kurulu'nun kararlarını engelleyecekleri anlamına geliyorsa bu vahim bir durumdur. O zaman mutlaka benim de dile getirdiğim başka çözümlerin gündeme getirilmesi gerek. Eğer bu anlama gelmiyorsa, eğer MHP bunları benimsememekle birlikte uygulamaya geçirecek iradeye katılacaksa, o zaman bu hükümetle bu sürecin sürdürülmesinde bir sakınca yoktur" dedi.

Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, "MHP'nin oluruna gerek var mı?" şeklindeki bir soruya şu şekilde yanıt verdi:

"Esas itibari ile iki yönetmelik çıkacak. Bir tanesi anadilde yayın meselesi, bir tanesi de anadilde yayın konusunu düzenleyecek yönetmelik. Mesela; Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün herhangi bir düzenlemesi, mutlaka Bakanlar Kurulu'nun kararı ile ortaya konur. İşte o safhada MHP, Bakanlar Kurulu'nun kararına karşı çıkarsa, ben böyle bir tehlikeyi dile getiriyorum."

Reklam
Reklam

"AVRUPA, 'BEKLE GÖR POLİTİKASI" İZLİYOR" Türkiye'de seçmenlerin önemli bir bölümünün Meclis'te temsil edilemez bir konuma gelmesi halinde bu hem Türkiye'de, hem de Avrupa'da bir meşruiyet tartışması haline geleceğine dikkat çeken Yılmaz, "Ama bunlar bizim iç gelişmelerimizdir. Bu hükümetle bu sürecin yürütülüp yürütülemeyeceği konusunda bazı zorluklar var. Avrupa'nın Türkiye konusunda bir bekle gör politikası izlediğini gördüm. Bizim bu işi sadece Avrupa'nın değerlendirmesine bırakmadan bu konudaki aydınlatma faaliyetlerimizi çok yoğun biçimde sürdürmemiz gerek" ifadelerini kullandı.

Son günlerde farklı bir takım öneriler dile getirdiğini, ancak hepsinin temelinde aynı şeyleri söylediğini dile belirten Yılmaz, "Diyorum ki, erken seçimden vazgeçilmemesi gerek. Bir ay sonra seçimler yapılabilir. Önemli olan AB takvimi" dedi.
Burada daha önce bilmediği bir gelişmenin de, koalisyon ortağının Anayasa Mahkemesi'ne başvururken, aynı zamanda bundan sonraki bütün tasarruflarını da bu yargı sürecine bağlaması olduğunu işaret eden Yılmaz, "Ben hükümetin kendi içindeki bir uyumsuzluk nedeni ile Meclis'in kendine verdiği görevleri yerine getiremeyeceğini düşünmedim. Bu gelişme, önümüzdeki süreci tümüyle olumsuz etkileyecektir. Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğini tehlikeye atacak bir durumdur. Türkiye bunu bir şekilde halletmelidir. Bunu koalisyon içinde halledersek, bir hükümet değişikliğine gerek kalmaz. Ama bunu koalisyon içinde halledemiyorsak başka bir çözüm aramak gerek" diye konuştu.

Reklam
Reklam

ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Yılmaz, "Temaslarınızda size destek olacak partiler var mı?" şeklindeki bir soruya, "Biz kamuoyu önünde dile getirdiğimiz görüşlerin arkasındayız. Hükümet meselesi öncelikli meselemiz değil, erken seçimden vazgeçilmesi söz konusu değil. Ama biz hükümet meselesinden bağımsız olarak Türkiye'nin AB konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmesini istiyoruz. Bu, bugünkü yapı içinde de yerine getirilebilir. Bunu önümüzdeki günlerdeki gelişmelerle göreceğiz" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin AB ilişkilerinin en hayati aşamasında olduğunu yineleyen Yılmaz, "O aşamada ihmalkarlık yapmaya hakkımız yoktur. Erken seçim elbette önemlidir ama Kopenhag Zirvesi her şeyden önemlidir" dedi.