İSTANBUL (İHA) - İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Salih Türkoğlu, son yıllarda ortaya çıkarılan Hepatit G, TT ve SEN virüslerinden son ikisinin, sağlıklı ve normal kişilerde yoğun olarak tespit edildiğini bildirdi.
Doç. Dr. Salih Türkoğlu, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, 'Hepatit G' virüsüyle ilgili ilk bilgi birikiminin oldukça eskilere dayandığını ifade ederek, "Ortaya ilk çıkan virüsler GB, A ve B'dir. 1967 yılında, adının baş harfleri GB olan bir cerrahın hepatit olması ve etkeninin belirlenememesi ile başlayan bir dizi araştırma sonucu, o ana dek tespit edilemeyen iki virüs, 1995 yılında ortaya çıkarılmış ve GB ile A ve B olarak adlandırılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu bir virüs daha tespit edilmiş ve GB virüs C olarak adlandırılmıştır. Genom dizileri belirlenen bu virüslerin elde edilen proteinleri de kullanılarak yapılan seroepidemiyolojik (antikor tarama testleri) çalışmalar sonucunda, A ve B virüsüne yalnızca maymunlarda rastlanmış, C virüsünün ise insanlarda bulunabildiği görülmüştür" dedi.
Aynı yıllarda başka bir araştırmacı grubunun da, klasik hepatit etkenleri dışında bir virüsü araştırırken farklı gen dizileri ile karşılaştığını ve 'G' adlı yeni bir virüs bulduğunu anlatan Doç. Türkoğlu, "Daha sonra yapılan çalışmalar, bu iki virüsün (HGV ve GB virüs-C), aynı virüsün farklı yerlerde bulunan iki tipi olduğunu ortaya çıkarmıştır" diye konuştu.
Virüslerin, Hepatit C virüsünün de bulunduğu Flaviviridae ailesinin üyesi olduğunu vurgulayan Doç. Türkoğlu, "HGV/GBV-C'nin başlıca parenteral yollarla, esas olarak da kan nakli ve damar içi uyuşturucu kullanımı ile bulaştığı belirlenmiştir. Hepatit C'ye göre 10 kat daha sık rastlanılmıştır. Benzer parenteral geçiş gösterdikleri düşünülünce, HGV/GBV-C'nin cinsel temasla daha yoğun bulaşabildiği düşünülmüştür ve bulgular bunu desteklemektedir" dedi.
TT VİRÜSÜ Japonya'da 1997 yılında, çoğul kan nakli yapılan 5 hastanın hepatit bulguları göstermesi üzerine gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda, bir hastada yeni bir virüs tespit edildiğini ve virüse, hastanın isminin baş harfleri alınarak TT adı verildiğini belirten Doç. Türkoğlu, "Birçok çalışma sonucu, virüsün sağlıklı insanlarda da yüksek oranda belirlendiği ortaya çıkmıştır. Bu oran Japonya'da yüzde 12, ABD'de yüzde 3 ila 7.5 dolayındadır ve bu da HGV/GBV-C'nin 3 katı gibi bir orandır" diye konuştu.
İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Salih Türkoğlu, TT virüsünün başlıca parenteral yollarla bulaştığını söyleyerek, "Hemofili ve hemodiyaliz hastalarıyla damar içi uyuşturucu kullananlarda yüzde 40-70'e varan oranlarda TT virüsü DNA pozitifliği saptanabilmektedir. Ancak, sağlıklı kişilerdeki saptanma oranı da çok yüksektir. Bu da başka bulaşma yolları olduğunu düşündürmektedir. Nitekim Japonya'da bir grup araştırıcı, virüsü taşıyan kişilerin dışkılarında virüsü bol miktarda saptamışlardır. Bu da dışkı-ağız yolu ile bulaşma olabileceğini göstermektedir" dedi.
SEN VİRÜSÜ SEN virüsünün de yukarıda bahsedildiği gibi yeni etkenler araştırılırken bulunanduğunu bildiren Doç. Türkoğlu, "Yine TT'de olduğu gibi saptanan hastanın isminin baş harflerinden yola çıkılarak isimlendirilmiştir. Virüsün ilk saptanan özelliklerinden elde edilen veriler sonucu, TT virüsü ailesinden olduğu düşünülmektedir. Virüsün sekiz ayrı (A-E) tipi belirlenmiştir ve çeşitli topluluklarda farklı prevalansta oldukları saptanmıştır. Bunların arasında SENV-D ve SENV-H'nin, ne-A-E hepatiti olan hastalarda, normal kişilerdekinden daha yüksek oranda saptanması, dikkatlerin bunların üzerinde yoğunlaşmasına neden olmuştur. Bu iki virüsün de kan nakliyle geçtiği saptanmıştır. Kan nakli sonrası hepatite yol açmaları söz konusudur. Ancak birçok normal kişide de hastalık yapmadığı saptanmıştır. Bugün SENV-D ve SENV-H'ın hastalık etkeni olup olmadıkları yönünde yoğun bir araştırma faaliyeti sürmektedir" diye konuştu.