MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Yeni hükümet sistemi Cumhuriyet tarihimizin 3'üncü evresidir. Rejim değişikliği değil sistem değişikliğidir. Bu sistem değişikliğinde anayasa ve halk oylamasıyla temeli oluşan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan olacaktır. Ondan sonra Anayasa'da, başka yerde ne yazıyorsa yazsın, buradan itibaren başlatmak lazım." dedi.
Bahçeli, Habertürk TV, Show TV ve Bloomberg HT ortak canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 3'üncü kez aday olamayacağı" iddiasının hatırlatılması üzerine Devlet Bahçeli, "Bu zihni kargaşayı yaratarak, seçim öncesi muhtelif alternatifleri öne çıkartıp kendi rüyalarında, hülyalarında, hayallerinde olan partiye veya adaya yol açmak için yapılan şeylerdir." diye konuştu.
94 yıllık Cumhuriyet tarihinin 3'üncü evresinin, 24 Haziran'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 27'nci Dönem Milletvekili Seçimleri ile yeni bir sürece gireceğine işaret eden Bahçeli, şöyle konuştu:
"Bu, yeni sistemdir. Bunun adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Bu sistemde birisi yürütmeyi temsilen cumhurbaşkanı olacaktır, öbürü TBMM'de denetim ve denge görevini üstlenecek yasama olacaktır. Böyle olunca yeni bir sürece giriyoruz. Geçenlerde bir yorum getiriyorlar; 'Cumhurbaşkanı, 13'üncü Cumhurbaşkanı olarak seçime girecek'. Ben bunu kabul etmiyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan'dır. Böyle yorumlamak lazım."
- "367 tıkacını çektik"
Devlet Bahçeli, 2007'de cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin Anayasa'nın 101'inci Maddesi'nde yapılan değişikliğin hatırlatılması üzerine, "367 tıkacını çektik. Biz de devam etmiş olsaydık, ondan sonrası kaos olurdu. Biz Meclise gittik, çok değerli bir bürokrat ve siyaset adamını aday olarak gösterdik. Milli Savunma Bakanımız olan şahsı. Abdullah Gül, kendi aralarında 3'üncü turda seçildiler. Biz bir tıkacı çektik ama AK Parti'nin adayına da da oy vereceğiz diye bir söz vererek, birtakım şeyler peşinde koşmadık." ifadelerini kullandı.
"Parlamenter sistemin geçmişteki uygulamalarını referans göstererek yeni sisteme kulp takmasınlar." diyen Bahçeli, yeni sistemin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğuna dikkati çekti.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 24 Haziran seçimlerinde seçilmesi durumunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk cumhurbaşkanı olacağını vurgulayarak, "Ondan sonra Anayasa'da, başka yerde ne yazıyorsa yazsın, buradan itibaren başlatmak lazım." şeklinde konuştu.
- "Milletin sağlıklı bir yoruma ihtiyacı var"
Mecliste 24 Haziran sonrası uzlaşı sağlanamaması durumunda erken seçime gidilip gidilmeyeceğine ilişkin soruya Bahçeli, "Ben böyle bir şeyi şu an için düşünmüyorum. Böyle bir düşünceyi paylaşırsam, o zaman televizyonlardaki muhterem tartışmacıların tuzağına düşmüş olurum. Onların yorumlarını kabul etmiyorum. Bu milletin sağlıklı bir yoruma ihtiyacı var." karşılığını verdi.
Devlet Bahçeli, "Yeni hükümet sistemi, Cumhuriyet tarihimizin 3'üncü evresidir. Rejim değişikliği değil sistem değişikliğidir. Bu sistem değişikliğinde anayasa ve halk oylamasıyla temeli oluşan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olacaktır." dedi.
- "Ne demek kürsüde bisiklet binmek"
Muhalefetin cumhurbaşkanı adaylarına ilişkin değerlendirmesi sorulan Bahçeli, adayların meydanlardaki konuşmalarını yakından takip ettiğini, bazı kavramları da tasvip etmediğini belirtti.
Bir kişinin, mevcut cumhurbaşkanına "Saçmalamasın" diyemeyeceğini belirten Devlet Bahçeli, "Bunun ölçüsü nedir? Kalkıp sert üsluplarla birtakım kavramları, şunları bunları dillendirmek... Zannediyorlar ki 'Buradan biz puan alırız'. Bu millet yüce bir millet, sağduyusu çok yüksek, terazisi kuvvetli. Hırçın adamı belli ölçülerde sever, sürekli hırçın olandan da nefret eder. Bunların içerisinde en hırçını şu an Muharrem İnce gözüküyor." değerlendirmesini yaptı.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı İnce'nin, performans ve üslup açısından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a benzetildiğinin ifade edilmesi üzerine Bahçeli, şunları söyledi:
"Ben fazla benzetmiyorum, en azından Recep Tayyip Erdoğan bisiklete binmiyor. Ne işi var efendim? Bizim Adana tabiriyle 'velespit'. Bineceksen git, nerede biniyorsan bin. Kürsüde bisiklete binmek belki birilerinin hoşuna gidebilir, kamuoyunun ilgisini çektiğini zannederler, basın konu üzerinde durabilir. Bunlar geçici şeyler, saman alevi gibi, parlar gider. Ne demek kürsüde bisiklet binmek? Bisiklete binmeyi bilmeyen mi var bu memlekette?"
- "Eski Jawa motosikletini en iyi kullananlardan birisiyim"
Devlet Bahçeli, kendisinin bisiklete binip binmediğine ilişkin soruyu, "Ben eski Jawa motosikletini en iyi kullananlardan birisiyim. Gençliğimizde, şimdiki halde değil tabii ki." diye yanıtladı.
"Hız yapar mıydınız?" sorusuna Bahçeli, "Jawa'ya binen hızsız yapamaz." karşılığını verdi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, ne kadar hız yaptığı sorusu üzerine, "O genellikle motorun kapasitesi itibarıyla 110-120 kilometre civarında gider ama herhangi bir kazaya da fırsat vermemek için 90 kilometre normaldir." diye konuştu.
Bahçeli, İnce'nin meydanlardaki performansına ilişkin soruya ise "Fazla karşılaştığım, konuştuğum bir kişi değil hatta ilk cümlemde, 'MHP düşmanı bir insan, MHP'ye çok hakaretleri olan bir insan olarak kamuoyunda bilinir' diye de ifade ettim. O da cevap olarak, 'Ben MHP düşmanı değilim ama Devlet Bahçeli'yi tanımıyorum, bilmiyorum' dedi. Kendisinin bileceği iş. 81 milyonun cumhurbaşkanı olma ehliyetini, eğer 81 milyonun bir ferdi bensem bir eksiği var demektir." yanıtını verdi.
- FETÖ ile mücadele
FETÖ'nün siyasi ayağına ilişkin soru üzerine Devlet Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Toplumu oluşturan 8 kesimde önemli çabaları olmuş. Ben ona 8 ayak diyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet, eğitim, iş çevreleri... Buna benzer 8 ayak. Bunlardan biri de siyasi ayak. Şu ana kadar mücadele önemli ölçüde ve kararlı şekilde, bazı aksamalar, bazı adaletsizlikler söz konusu edilmiş olsa dahi FETÖ ile mücadelede bugünkü siyasi iktidar başarılıdır. Bu mücadelenin de yapılması lazım ama mücadelenin bir eksiği var. Bir toplumda önemli kurumlar üzerinde bu kadar etkin hale gelirken, bunun siyasi ayağını yok farz etmek veya görmemezlikten gelmek bir tarafı sakat bırakıyor.
(Siyasi ayağını) Onu arıyoruz. Bizim partimizdekileri biliyoruz ve zamanla şey yapıyoruz ama Türkiye genelinde bu kadar olayların olduğu bir dönemde, bu siyasi ayağın üzerine gidilmesi gerektiğini ve mutlaka da gidileceğine inancımı muhafaza ediyorum. Çünkü bu siyasi ayak olmazsa, o zaman Silahlı Kuvvetlerden, diğer unsurlardan bazıları üzerine gitmek önemlidir ama yeterli değildir."
FETÖ'nün siyasi ayağının aktif siyasette yer alıp almadığına ilişkin soru üzerine Bahçeli, şöyle konuştu:
"Bu konular üzerine herkes bir şeyler söylüyor, zaman zaman da çıkıyor. Ben halihazırda siyasi ayağın aktif siyasette ve dışarıda olduğuna ihtimal veriyorum. Böyle bir şey görülüyor. Çünkü zaman zaman bunların aşırı derecede savunulduğuna da şahit oluyoruz. Siyasi ayak mutlaka temizlenmelidir. FETÖ'nün kökü kazınmadan, her unsurdan tamamen ayıklanmadan 'şöyle olacak, böyle olacak' demenin ülkemiz açısından doğru bir yanı yoktur. Onun için FETÖ hareketi köküne kadar kazınmalı, Türkiye'den arındırılmalı ve Feto, ABD'den mutlaka Türkiye'ye getirilmelidir. Gerekli tedbirler alınmaz, FETÖ'den hesap sorulmaz, kökü kazınmazsa bazı cemaatlerin, başkalarının yönlendirmesiyle de harekete geçme ihtimali olur mu, olmaz mı düşünmek lazım."
- Af tartışmaları
Kendisinin bazı mahkumlara af çağrısı hatırlatılarak, "Af meselesini özellikle Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz üzerinden mesajlarla kamuoyuna taşıdınız. Niçin bu iki örneği verdiniz?" sorusu üzerine Devlet Bahçeli, doğru tespitlerle hareket etmek durumunda olduklarını söyledi.
Konunun, cumhurbaşkanı adaylarının belirlenmesi sürecinde cezaevinde tutuklu bulunan birinin aday olmasıyla ilgili gündeme taşındığını dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti:
"Diğer siyasi partilerin de demokrasi ve özgürlük adına bu konu üzerinde görüşlerini çok açık olarak ifade etmesi, farkında olmadan HDP veya PKK'nın bir siyasal uzantısı olan kuruluşlara açık destek verme gafleti ortaya çıktı. 'Bunu 100 bin imzayla da yapabilirler, grubu olmasa da böyle yapabilirler' vesaire gibi gerekçeler ortaya çıktı. Eğer durum böyleyse, yani 100 bin imzayla vatan hainleri, bölücüler veya buna benzer unsurlar aday olmayı düşünebileceklerse, o zaman ülkücü camia da 100 bin imza toplamak suretiyle ülke ve ülkü sevdalısı olarak kabul ettiğimiz Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz için de bu gayretin içine girebilirler. 'Bu insanları çok farklı takdim ediyorsunuz'. Her defasında söyledim, bunlar benim ülküdaşım. Biri şehidimizin oğludur. Devlet ve millet hizmetinde de bulunmuşlardır."
Alaattin Çakıcı'nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yazdığı mektupla ilgili düşünceleri sorulan Devlet Bahçeli, cezaevi hayatı içinde insanların düşüncelerini yazabileceğini ve anlatabileceğini dile getirdi.
- "O yüzden gittim"
Bahçeli, Alaattin Çakıcı'yı ziyaretine ilişkin, "Alaattin Çakıcı Bey'in hastalığı sebebiyle Kırıkkale'deki hastaneye getirildiğini duydum. Şimdi böyle bir durumda ahlakçı olmak lazım. Siyaseten bir yorum getiriyorsunuz, bazı kavramlarla kucaklıyorsunuz, sayıyorsunuz, sonra rahatsızlığını duyuyorsunuz hastaneye gitmiyorsunuz. O yüzden gittim." ifadelerini kullandı.
Kamuoyundaki, "devletin kendisine karşı işlenen suçları affedebileceği ama kişilere karşı işlenenleri affetmemesi gerektiğine" ilişkin görüşlerle ilgili değerlendirmeleri sorulan Devlet Bahçeli, başbakan yardımcısı olduğu dönemde yaşadığı bir olayın tekrarı konusunda uyarıcı ve tedbir alıcı konuşmalar yaptığı belirterek, şöyle konuştu:
"F tipi cezaevlerine geçmeyiz' diyerek 20 cezaevinde ayaklanma yapanlar ve 32 kişinin ölümüne sebebiyet verenler, cezaevinde ranzalardan tutun battaniyelere kadar her tarafı yakıp yıkanlar, o günkü tedbirler alınırken gerçekleri Sayın İçişleri Bakanı Sadettin Tantan veya Adalet Bakanı Sami Türk kamuoyuyla paylaşsın. O gün 10 bin jandarma askeri olayları bastırmak için gayret gösterdi."
- "Seçimden sonra af çıkar mı?"
Bahçeli, "Seçimden sonra af çıkar mı?" şeklindeki soruya, cezaevlerinde 265 bin tutuklu ve mahkum olduğunu söyleyerek, "Cezaevinde yakınları bulunanların gönderdikleri bilgiler çerçevesinde 8'er saat arayla 3 vardiya 3 kişi aynı yatakta yatıyor. Bunlarla ilgili cezaevi yapıyorlarmış, 6 yeni tesis kuruyorlarmış vesaire ama böyle bir ortamdan yararlanmak isteyenler ortaya çıkar. Yani F tipi cezaevine gitmeyip, koğuş hakimiyetiyle faaliyetlerini sürdürenlere karşı bir tedbir almaya çalışıyorsunuz isyan ediyorlar." diye konuştu.
Affın kapsamına yönelik soru üzerine Devlet Bahçeli, "Terör, PKK ve FETÖ dahil olmak üzere her türlü terör, kadın cinayetleri, cinsel tacizler buna benzer konular ayıklanabilir." ifadesini kullandı.
- "Bekletip de ne yapacaksın"
Bedelli askerlik konusuyla ilgili değerlendirmeleri sorulan Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın görüşünün alınması gerektiğini belirtti.
Askerlik görevini ifa etmemiş ancak önemli sorumluluk taşıyan kişiler olduğuna işaret eden Devlet Bahçeli, "Üniversitelerde öğretim üyesi olandan tutun başkalarına kadar. Bunların bu yaşlarda veya genç yaşlarda terörle mücadelenin önüne konulacak hali yok. Askeriyenin ihtiyacı olanı alıp, geri kalanı da zaten profesyonel hale geldi uzman çavuşlar olarak. Öbürlerini bekletip de ne yapacaksın? Herkes yuva kuracak, evlat sahibi olacak, vesaire. 24 Haziran'dan sonra bunu gündeme alırlarsa şekline bakacağız." değerlendirmesinde bulundu.
\
- "Gidişatı gidişat değil"
Devlet Bahçeli, "Fırat Nehri'nin doğusuna bir harekat olur mu? Olursa terör örgütü YPG/PKK'ya binlerce silah yardımında bulunan ABD'nin tepkisi nasıl olur? ABD'ye güveniyor musunuz?" şeklindeki sorulara, ABD'nin Türkiye ve Ortadoğu'daki politikalarını hiçbir şekilde kabullenmediği yanıtını verdi.
ABD'nin insanları çatıştırarak, silah satışlarıyla varlığını devam ettirdiğini söyleyen Bahçeli, "ABD, Münbiç'deki uygulamalarını bütün alana yayabilecek bir ilişkiyi yaratabilirse Trump biraz hizmet etmiş olur, yoksa ABD'nin devlet başkanının gidişatı, gidişat değil." şeklinde konuştu.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, 24 Haziran'daki seçimlerde hayırlı bir sonuç çıkacağına inandığını ve tüm vatandaşların sandığa gitmesini istediğini de söyledi.
(Bitti)