Yeni medyanın çocuk psikolojisi ve aile ilişkilerine etkisi çalıştayda ele alındı

Üsküdar Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Yeni Medya ve Aile Çalıştayı’nda iletişim, tıp, adli bilimler, psikiyatri, çocuk gelişimi, psikoloji ve sosyoloji gibi farklı alandan 86 uzman, yeni medya ve aile ilişkisini her yönü ile ele aldı.

İstanbul (DHA) - Üsküdar Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Yeni Medya ve Aile Çalıştayı’nda iletişim, tıp, adli bilimler, psikiyatri, çocuk gelişimi, psikoloji ve sosyoloji gibi farklı alandan 86 uzman, yeni medya ve aile ilişkisini her yönü ile ele aldı.

Üsküdar Üniversitesi ve İstanbul Aydın Üniversitesi ortaklığı, Millî Eğitim Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü paydaşlığıyla düzenlenen çalıştayın sonuç bildirgesinde, yeni medyanın çocuklarda dikkat eksikliği ve davranış bozukluğuna yol açtığı, çocukların yetişkinler tarafından cinsel tacize açık duruma geldiğine dikkat çekildi. Bildirgede yeni medyanın eşler arası duygusal bağların zayıflığından yararlandığı da vurgulandı. Ailelerin siber güvenlik konusunda bilgili olmadığına yer verilen bildirgede, siber zorbalıkla ilgili yeni bir yol haritasına ihtiyaç olduğu ve medya okuryazarlığı eğitiminin yaygınlaştırılması gerektiği de vurgulandı.

Reklam
Reklam

“YENİ MEDYANIN ETKİLERİ DOĞRU GÖZLEMLENMELİ”

Açılış töreninde konuşan Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör, hayatımızın içerisinde yeni bir olgu olarak yer alan yeni medyanın, kısa sürede gelişerek hızla toplumsal dokulara ve kültürün içine eklemlendiğini söyledi. Bir olgunun toplumsal ve kültürel bir olgu olarak tanımlanmaya başlamışsa, bir toplumun dokuları arasında yer almaya başlamışsa artık toplumsal dönüşümü etkileyeceğini de belirten Güngör, üniversitelerin bu süreci doğru şekilde izleyip gereken önlemlerin alınmasında önemli bir görev üstlendiğini kaydederek “Bu etkinin yönünü belirlemek çok önemli, eğer topluma giren yeni dinamiği kendi haline bırakırsanız o toplumsal değişmimin ne tür etkilere neden olacağını kontrolsüz bırakırız. Bu durumda daha sonra ortaya çıkacak olumlu ya da olumsuz her tür süreçten biz sorumluyuz demektir. Üniversitelerin görevi toplumsal hayatın içerisine dahil olan yeni dinamikleri anında gözlemlemek, anında ve doğru izlemek, doğru yöntemlerle izlemek ve bu toplumsal eklemlemelerin doğru bir sentezleme ile yol almasını sağlamaktadır” dedi. Güngör, çalıştayda gerçekleştirilecek komisyon çalışmalarından çıkacak görüş ve önerileri Milli Eğitim Müdürlüğü’nün destekleri ile ilgili kurumlarla paylaşacaklarını söyledi.

Reklam
Reklam

İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hülya Yenğin de iletişimde bir değişim ve dönüşümün yaşandığını, bu durumun toplumun temel taşı olan aileyi etkilediğini belirterek “Toplumun her kesimini etkiliyor, bireylerin alışkanlıklarını da belirliyor, bir yaşam biçim sunuyor, bir yaşam biçimi oluşturuyor. Toplumun temel taşı aile de yeni medyayı seviyor ve kullanıyor. Yeni medya aile yaşamının içine yerleşiyor” dedi.

Çalıştaydan çıkacak sonuçları yol haritası yapacağız

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı da bu tür çalışmaları her zaman desteklediklerini belirterek 2023 vizyonunda çok net belirttikleri gibi okul, çocuk, öğrenci ve ailenin bütünleşmesinin önemine vurgu yaparak, “Buradan çıkacak çalışmaları yol haritası yapacağız” dedi.

“Aile güçlenirse sosyal medyadaki sorunlar da düzelir”

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dünyada gelişmiş ülkelerin ve özellikle Batı’nın bir medeniyet krizi yaşadığını, bunun ailede başladığını ve eğitimi etkileyeceğini söyledi. Eğitimin bir ekosistem olduğunu belirten Tarhan, yeni eğitim vizyonunun o sistemi sadece öğretmen ve öğrenciden ibaret saymadığını ve ailenin de sisteme dahil edildiğini kaydetti. Dijital bağımlılıkta üç özelliğin tespit edildiğini belirten Tarhan, “Birincisi bu kişilerin öz bakımları zayıf oluyor. Kişisel temizliklerine özen göstermiyorlar. Sıcak yemek yemiyorlar. İkinci özellikleri dini, milli ve ideolojik aidiyetlere gerek olmadığını düşünüyorlar. Üçüncü özellikleri ise evlilik kurumunu gereksiz görüyorlar” dedi.

Reklam
Reklam

Tarhan, “Ailenin güçlenmesi demek sosyal medyadaki pek çok sorunun düzelmesi demek. Bunun için de üniversitelerle birlikte eğitim sisteminin dahil olması ve öğretmenlerimizin inanması gerekiyor. Anne ve babayı da eğiten öğretmenlerdir. Öğretmenler aslında enne-babaya mesaj veriyor” dedi.

Çalıştay sonunda grup sözcüleri tarafından tespit, görüş ve çözüm önerileri paylaşıldı.

Çalıştayda, evlilik arifesinde kurulacak anne-baba okullarında eğitimler verilmesi, ailelerin çocuklarını iyi gözlemlemesi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirmeli gerektiği; ailelerin yasaklamaya gitmek yerine aile fertlerinin bir arada dijital detoks yapması ve daha çok bir arada zaman geçirmeye özen göstermesi gerektiği vurgulandı.

Çalıştayda ‘Medya Okuryazarlığı’ dersinin zorunlu hale getirilmesi gerektiğinin altı çizilerek, dersleri İletişim Fakültesi mezunlarının vermesinin sağlanması; ailelere ve din görevlilerine de bu eğitimin verilmesi gerektiği belirtildi.

Yoğun yeni medya kullanımının çocuklarda dikkat eksikliği, davranış bozukluğu, kaygı problemlerine neden olduğu, birçok çocuğun okula gitmek yerine Youtuber ya da gamer (oyuncu) olmak istediği; yeni medya kullanıcılarının siber zorbalık kurbanı olduğu belirtilerek;

Reklam
Reklam

Ebeveynler, öğretmenler, velilerin bilinçlendirilmesi gerektiği, çevrimiçi risklerden korunmak adına okullarda önleyici çalışmaların sürdürülebilir şekilde yapılması gerektiği vurgulandı.

Yeni medyanın eşler arası duygusal bağların zayıflığından yararlanabildiği de belirtilerek, ailede eşler arasındaki duygusal bağların güçlendirilmesi ve aile arasındaki etkileşimin geliştirilmesi için evlilik öncesi ve sürecinde kurslar ve eğitimler düzenlenmesi gerektiği vurgulanarak bu anlamda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışmalar yürütebileceğinin altı çizildi.