Yeni nesil testler meme kanserinin şifrelerini çözüyor

Meme kanseri erken teşhis edilirse kronik hastalıktan farkı yok...

Meme kanseri, dünyada en sık görülen kanser türlerinden. ABD'de 80 yaşına kadar yaşayan her 8 kadından biri meme kanserine yakalanıyor. Ülkemizde de kadınlarda en sık görülen kanser meme kanseri. Oysa kadınların korkulu rüyası olan meme kanserinin teşhis edilmesi son derece kolay. Kendi kendine elle muayene bile, hastalığın ortaya çıkmasında ve tedavide çok önemli hatta 'tahmin edilemeyecek ölçüde' rol oynuyor. Bu nedenle 20 yaşından sonra her kadının mutlaka kendi kendine meme muayenesini yapması gerekiyor. Üstelik erken teşhis edilip tedavisine erken başlandığında meme kanseri artık 'kronik bir hastalık' olarak görülüyor ve kolaylıkla tedavi ediliyor.

Reklam
Reklam

Son yıllarda hızla yaygınlaşan meme kanserinde bir yandan da teknolojideki hızlı ilerleme sayesinde yeni nesil cihazlar umutları artırıyor. Erken dönem meme kanserlerinin nasıl seyredeceğini tespit etmek her zaman kolay olmayabiliyor. Ülkemizde Avrupa ülkeleri ile eşzamanlı başlayan yeni nesil meme kanseri testi olarak öne çıkan “Prosigna”, kanser tedavisinde şifreleri çözen en ileri yöntem kabul ediliyor. BRCA1 ve BRCA2 testi olarak bilinen meme/yumurtalık kanserlerine yatkınlık testi ise gen hasarlarını gözler önüne seriyor. Acıbadem Labgen Genetik Tanı Merkezi Müdürü Prof. Dr. Cengiz Yakıcıer, meme kanserinin teşhis ve tedavisine yönelik en yeni testleri mynet.com'a anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Meme kanseri ABD'de 80 yaşına kadar yaşayan her 8 kadından birinin hayatının bir döneminde kapısını çalıyor. Hem gelişmiş ülkelerde hem de ülkemizde kadınların en sık karşılaştığı ve en korktuğu kanser türü olan meme kanserinde genetik faktörler çok önemli risk oluştururken son yıllarda sağlıksız besinler, yanlış tüketim alışkanlıkları, sigara, çevre kirliliği ve stres de kadınları tehdit ediyor. Hızla yaygınlaşan meme kanseri ile mücadeleye yönelik bilim adamlarının çalışmalarına ise her geçen gün yenileri ekleniyor. Daha başarılı tedavi yöntemleri için yeni ilaçlar veya kombinasyonlar, binlerce hasta ile yapılan klinik çalışmalarla araştırılıyor. Meme kanserinin erken evrede yakalanmasını sağlamak tedavinin en önemli aşamasını oluştururken, kendi kendine muayene hayat kurtarıyor. 20 yaşından sonra kadınların ayda bir kez mutlaka kendi kendine memesini muayene etmesi gerekiyor. Zira kadınların belli aralıklarla yapacakları bu basit kontrol, meme kanserini ileri aşamalara ulaşmadan fark etmenin ve kolay tedaviye başlangıcın ilk adımını oluşturuyor. Kendi muayenesini düzenli olarak yapan her kadın belli bir süre sonra normal meme dokusunun özelliklerini öğreniyor. Böylece yeni ortaya çıkan kitleleri erken dönemde fark edebiliyor.

Reklam
Reklam

Erken dönem tedavide yol gösteriyor

Acıbadem Labgen Genetik Tanı Merkezi Müdürü Prof. Dr. Cengiz Yakıcıer, yeni nesil testlerin tedavideki önemine dikkat çekiyor. Erken evrede tanısı konulduğu taktirde meme kanserinin 'tedavi edilebilir bir hastalık' olarak kabul edildiğini, erken dönem meme kanserlerinin nasıl seyredeceğini tespit etmenin ise her zaman kolay olmadığını belirten Prof. Dr. Yakıcıer, yeni nesil testlerin bu konuda klinisyenlere yol gösterici olduğunu ve tedavi protokolünün belirlenmesi için artık yaygın olarak kullanıldığını vurguluyor. Yeni nesil test olarak ülkemizde Avrupa ülkeleriyle eşzamanlı uygulanmaya başlanan “Prosigna” yeni nesil prognoztik meme kanseri testi' meme kanserinin alt türlerini ve kişiselleştirilmiş hastalık seyrini belirleyen FDA onaylı, multigenik yeni nesil bir test. Meme kanserinin moleküler türünün belirlenmesinde kesin sonuç veren bu meme kanseri testi kanser türünün doğru olarak belirlenmesi ve doğru tedavide de en önemli basamaklardan birini oluşturuyor. Prosigna'nın aynı zamanda hastanın kemoterapi alıp almaması konusunda da klinisyenlere önemli bir ipucu verdiğini belirten Prof. Dr. Yakıcıer, testin nasıl yapıldığına ilişkin “Patologların hazırladığı 4 mm2'lik ve % 10 tümör içeren parafin dokudan çalışılmaktadır. Prosigna, FDA onaylı yeni nesil nanoteknolojik cihaz yardımı ile ülkemizde, laboratuvarımızda gerçekleştirilmektedir. Meme kanseri tanısı almış, evre-1 veya evre-2, lenf nodu negatif veya pozitif (3 veya altında) hastalar için uygundur ” diyor.

Reklam
Reklam

Kanser riskini yükselten genler ve testleri

Meme kanserinde genetik faktörler çok önemli rol oynuyor. Kanser oluşumunda başı BRCA1 veya BRCA2 genleri çekiyor. Bu iki genden birinde hasar olanlarda meme kanseri riski % 80'e kadar yükseliyor. Gen hasarları da genetik yatkınlık testi ile ortaya çıkıyor. Prof. Dr. Yakıcıer, bu testleri ailesinde meme kanseri öyküsü olanların yaptırarak önlem alabileceğini belirtirken, genetik testi yaptırabilmek içini uzman görüşünün şart olduğunu söylüyor. Ancak son zamanlarda test edilen gen listesi uzadı BRCA1 ve BRCA2 genlerine PALB2, BRIP1, TP53 gibi genler de eklendi. Meme/yumurtalık kanserlerine yatkınlığı bulunan hastada BRCA1, BRCA2 ya da diğer genlerinden birinde bozukluk tespit edilmesi sadece hastayı değil yakınlarını da ilgilendiriyor. Bu durumda ailenin diğer kadınlarının hatta erkeklerinin de takibe alınması gerekiyor. Zira araştırmalar bu genlerin aile bireylerinde prostat, rahim, pankreas ve kolon kanserleri riskini de arttırdığını gösteriyor. Genetik yatkınlık testleri ile kanserin erkenden tespit edilebildiğini vurgulayan Prof. Dr. Yakıcıer, bunun da hastalık oluşmadan önlem almak açısından büyük önem taşıdığını söylüyor.

Reklam
Reklam