Sürekli bi mutluluk hakimdi Huxtable ailesine, ya onlar başka bir dünyadandı ya da bizde bir eksik vardı. Özensek de, sinir olsak da severdik kendilerini. 8 Sezon devam ettiğine göre, herkes sevmişti...
O zamanlar Türkiye'de ev hayvanı beslemek bile garip karşılanırdı da elalemin Amerikalıları uzaylı beslerdi! Az kıskanmadık, "bana ne ben de istiyorum" diye halıyı yumruklayarak ağlamadık.
İçimizde kalan ukte: Alf o kediyi yiyecekti! Sylvester, Tweety'yi, Coyote, Road Runner'ı, Alf de o kediyi yiyecekti ki mutlu son görelim, olmadı... Ondan bu kadar depresif bizim nesil.
Adını anınca dahi jingle'ı yankılanmaya başlardı kulaklarda demeye kalmadı duymaya başladım ben misal. Şimdikiler "evli mutlu çocuklu" diye dursun biz evli ve çocukluyla gayet mutluyuz.
Jesse amca... Nidalarıyla salyalarımız aka aka izlerdik bunu da.
Şimdikiler ünlü ikizler olarak tanısa da Olsen'leri biz altlarına yaptıkları zamanı bilirdik, yaşlandık mı ne?
Jessica Biel'ın sonradan olma hayranları bilmez ama biz biliriz. Hatta en iyi biz biliriz, sizden öğrenecek değiliz, Biel ablanın nasıl bi hatun olduğunu.
"Utanmaz, arlanmaz püüüü!",
"Hiç edep de kalmamış ki bunlarda, tabi baba böyle olursa çocuklar da öyle olur.",
"Aile değerlerimizi bozmaya çalışıyorlar!"
Biz böyle başlayalım devamını siz getirin artık.