İdris TİFTİKCİ-İSTANBUL(DHA)-TÜSİAD "İş Gücü Piyasası Dinamikleri ve İşsizlik Sorunu" toplantısı TÜSİAD genel merkezinde düzenlendi. Toplantıya TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, TÜSİAD üyeleri ve ekonomistler katıldı. Programda konuşan Kaslowski "Son açıklanan veriler işsizliğin bir sıçrama yaparak yüzde 12.3'e yükseldiğini gösteriyor. Mevsim etkilerinden arındırıldığında işsizlik oranı sadece bir ay içerisinde 0.6 yüzde puan artarak yüzde 12'ye çıktı. Tarım dışı işsizlik yüzde 14, genç işsizliği ise yüzde 22.2 seviyesine yükseldi. Yüksek oranlar bazı tedbirler alınması gerektiğine işaret ediyor. Ekonomimiz geçtiğimiz Ağustos ayından bu yana zorlu bir süreçten geçiyor. Bugünkü buluşmamızda, yalnızca kısa vadede değil, uzun vadede de iş gücü piyasamızı nasıl daha etkin ve verimli hale getirebileceğimizi ve işsizlik oranını kalıcı olarak nasıl düşürebileceğimizi konuşacağız" dedi. "KAYIT DIŞI EKONOMİ İLE MÜCADELE ETKİLİ ŞEKİLDE SÜRMELİ" Kaslowski, "İş gücü piyasamız kayıtlı ve kayıt dışı olmak üzere ikiye bölünmüş durumdadır. Kayıt dışı ekonomi ile mücadele etkili şekilde sürmeli, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın önüne geçilmelidir. Bunun yanında, kurallı çalışan kayıtlı kesimde iş gücü üzerindeki ücret dışı yükler uluslararası ortalamaların hala üzerinde. Bu yüklerin azaltılması kayıtlı ekonomiye geçişi de hızlandıracaktır. Ülkemizde kadın istihdamının artırılması ve hem kadınların hem gençlerin dinamik işgücü piyasasında ihtiyaç duydukları yetkinliklerin artırılması gerekiyor. Bugün maalesef kadın işsizlik oranları erkek işsizlik oranlarının çok üzerinde. Genç işsizliği ise hepsinden yüksek. "EKONOMİMİZ KÜÇÜLÜYOR" Kaslowski, "Son yıllarda istihdam teşviklerinde çok önemli ilerlemeler kaydedildi. Bazı yeni teşvikler de gündemde. Teşvikler istihdam üzerinde genel olarak olumlu etki yapıyor. Ancak çeşitli istihdam teşviklerinin bir düzenleme altında birleştirilerek uygulamanın sadeleştirilmesinin kullanım etkinliğini geliştirmek açısından faydalı olacağına inanıyoruz. Küresel krizden bu yana dünyada bol ve ucuz para döneminde Türkiye dış borcunu yüzde 35'ten yüzde 53'e yükseltti. Bu finansman ekonomimizin yüksek büyüme oranlarına ulaşmasını sağladı. Ancak 2013 yılından beri yurt dışında faizler yavaş yavaş arttı ve bu borcun maliyeti de ekonomimiz için her geçen gün artıyor. Bu nedenle ekonomimizde biriken risklerin azaltılması, özellikle bazı sektörlerde yüksek artış gösteren kaldıraç oranlarının makul düzeylere inmesi gerekiyor. Dış borcumuzun büyük kısmı özel sektörün üzerinde. Kamu Özel İş birliği projeleri için sağlanan finansman da dahil yaklaşık 306 milyar dolar. 2018 yılı başından itibaren bu borç azalmaya başladı. Ağustos ayında yaşadığımız şoktan sonra hem kur hem de faizlerde görülen artış ile süreç hızlandı. Banka kredilerinde gördüğümüz yavaşlama da bunun bir sonucu. Bu durum kullanılan kapasitede gerilemeye, yeni yatırımların ertelenmesine ve üretimde düşüşe neden oluyor. Dolayısıyla ekonomimiz küçülüyor" diye konuştu.