Yeniden yapılandırma zorunluluk

ANKARA (İHA) - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), SSK ve Bağ-Kur alacaklarının yeniden yapılandırılmasının bir zorunluluk haline geldiğini bildirdi.

TOBB'un konuya ilişkin açıklamasında, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi planlanan ama sonra geri çekilen SSK ve Bağ-Kur prim borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemenin, yeniden ele alınarak en kısa sürede sonuçlandırılması gerektiği belirtildi.

Sözkonusu prim borçlarının yeniden yapılandırılması bir af değil, ödeme kolaylığı ve taksitlendirme olduğu belirtilen açıklamada, "Çeşitli ekonomik zorluklardan dolayı SSK ve Bağ-Kur prim borçlarını ödeyemeyen vatandaşlarımıza böyle bir ödeme kolaylığı getirilmesine ihtiyaç vardır" denildi.

Reklam
Reklam

Açıklamada şu bilgiler verildi:

"SSK ve Bağ-Kur'un, birikmiş prim ve gecikme zammı alacağı, 27.4 milyar YTL'ye (27.4 katrilyon TL'ye) ulaşmıştır. Önlem alınmazsa daha da artacaktır. 2005 yılı tahmini bütçe açığının 29 milyar YTL olduğu gözönüne alındığında, SSK ve Bağ-Kur'un mevcut alacakları, neredeyse bütçe açığı rakamına ulaşmıştır.

SSK'nın birikmiş alacağı, 6.1 milyar YT'dir. Bunun 2.8 milyar YTL'si (yani ancak yüzde 46'sı) prim alacağı, 3.3 milyar YTL'si de (yüzde 54'ü) gecikme zammından oluşmaktadır. Bağ-Kur'un birikmiş prim ve gecikme zammı alacağı ise 21.3 milyar YTL'dir. SSK ve Bağ-Kur'da, gecikme zammı alacağı, prim alacağından daha fazladır.
Bu rakamlardan da görüleceği üzere, geçmişte bu alacakların tahsili için yapılan düzenlemeler amaçlanan sonucu vermemişti. Zira, borç taksitini ödeyenler, borçlarının zamanla azalacağını beklerken, aksine arttığını görünce, ödemelerini aksatmış ya da yapamamış, bir kısmı da somut bir kolaylık sağlanmadığından, hiç bir ödeme gerçekleştirememiştir. Bunun sonucunda 2003'te yapılan düzenleme öncesinde, 4 katrilyon lirası SSK, 14 katrilyon lirası Bağ-Kur olmak üzere 18 katrilyonu bulan borç miktarı, aradan geçen 1.5 yılda, 9 trilyon lira daha artarak 27 katrilyon lirayı geçti. Sözkonusu düzenlemeyle 18 katrilyon liralık alacağın yaklaşık 4 katrilyonluk bölümü için müracaat gelmiş, başvuranların ise yüzde 55'i taksitlerini zamanında ödeyemediğinden uygulama başarılı olamamıştı. Bunda en büyük neden olarak da, borçların yeniden yapılandırılmasında, devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama bileşik faizinin esas alınması ve bu çerçevede yüksek kalan faiz oranlarıyla birlikte borçluların zorlanması görülmektedir."

Reklam
Reklam

Özellikle son 5 yılda uygulanan ve 2003 yılı Ekim ayına kadar devam eden, Hazine borçlanma faizinin bile çok üzerindeki yüksek gecikme zammı uygulamasının devletin gecikme nedeniyle uğrayacağı faiz kaybının telafisi amacından uzaklaşarak borcun tahsilini neredeyse imkansız kılan bir cezaya dönüştürüldüğü belirtilen açıklamada, "Örneğin 2002'de gecikme faizi yüzde 87, ortalama hazine borçlanma faizi: yüzde 64, 2003'te gecikme faizi yüzde 81, ortalama hazine borçlanma faizi: yüzde 45, 2004'te gecikme faizi: yüzde 48, ortalama hazine borçlanma faizi yüzde 24'dür. İşte bu nedenlerden dolayı TOBB olarak, düzenli ödeme yapan mükellefleri rencide etmemek için prim affı niteliğinde olmayan, ama aynı zamanda iyiniyetli mükellefleri ve Hazine'yi de rahatlatacak bir düzenlemeden yanayız. Yapılması gereken, Vergi Barışı yasası ile getirilenin benzeri bir düzenlemeyle borçların yeniden yapılandırılmasıdır. Bu yapılırken, birikmiş prim alacağı yani anapara borcu aynen kalmalı, birikmiş gecikme zammı, Hazine'nin yıllık ortalama borçlanma faizini geçmeyecek şekilde ve TÜFE'ye endekslenerek yeniden hesaplandıktan sonra, birikmiş prim aslıyla birlikte 18 aylık bir ödeme kolaylığı sağlanmalıdır. 27 katrilyon liraya ulaşmış bu büyük borç tutarının, vergi barışı yasasındaki sistem çerçevesinde yeniden yapılandırılması suretiyle ödenebilir hale getirilerek tasfiye edilmesi artık büyük bir zorunluluk haline gelmiştir" ifadeleri kullanıldı.

Reklam
Reklam