Yenisiyle Eskisisiyle Yabancıların Bağrına Bastığı Birbirinden Farklı Müzik Tarzlarına Sahip 10 Türkiyeli Müzisyen

Selda Bağcan

Elijah Wood’un kendisine hayran hayran baktığı fotoğrafa rastlamamış olmanız zor. Rastladıysanız mutlaka kıyısında köşesinde “Biz değerlerimizin kıymetini bilmiyoruz ama yabancılar el üstünde tutuyor” tadında pek duyarlı çok sorumlu yorumlara da rast gelmişsinizdir. Size ne yapıp ne yapmaycağınızı, kulağınızı neyle dolduracağınızı söyleyemeyiz pek tabii ama Selda Bağcan hayranlarının Elijah Wood’dan biaret olmadığının garantisini verebiliriz. Aralarında The Mars Volta'nın deha gitaristi Omar Rodriguez Lopez'in de bulunduğu o bayıldığımız alternatif müzisyenler, DJ’ler ve cool çocuklar Selda Bağcan’ı yakından tanıyor.

İbrahim Tatlıses

İbrahim Tatlıses’in dünyanın geri kalanında ne kadar sevildiğine dair çok büyük laflar etmeyelim, keza elimizde çok net kanıtlar yok ama bu coğrafyaya kafayı takmış Orphaned Land’in konserlerinde canlı canlı söylediği bir “Mutlu Ol Yeter” yorumu var, yetmez mi? Eğer buna yeterince şaşırmadıysanız Kanadalı Extreme/Progressive Metal müzisyeni Devin Townsend, 'Pixelate' şarkısının giriş ve son bölümlerinde İbrahim Tatlıses'in yorumladığı Urfa'nın Etrafı Dumalı Dağlar türküsünden 'sample'lar kullanmış olması fazlasıyla şaşırtacaktır. 3 Hürel

3 Hürel Türkiye’deki yeni jenerasyon için “Heaa onlar mı? Biliyorum ben bu şarkıyı ya ama isimlerini bilmiyormuşum” grubu olmakla birlikte uzak diyarlarda Türk progresif müziğinin en önemli isimlerinden biri olarak anılıyor. Biz birinci elden Radio Moscow’un hayranlığının garantisini verebiliyoruz mesela. Baba Zula

Baba Zula rengarenk sahneleri, asla bitmeyen enerjileri ve yıl boyu ara vermeden devam ettiğinden şüphelendiğimiz turneleriyle özellikle Avrupa’nın dört bir yanında insanlara çılgınlarcasına göbek attırıyor. She Past Away

Yurtdışında verdiği konserleri sayısı > İstanbul verdiği konserlerin sayısı gibi bir matematikle dışarıdan gelen hayranlığı gözler önüne serebiliriz. Türkçe sözlü müzik yapmalarına rağmen yurtdışındaki hayranlarının buralardan daha fazla oluşu bir gerçek. Adamlar haklı. Post-punk’ın şu sıralar daha iyi bir temsilcisi yok! İlhan Erşahin

Türkiye’de ilk kez izleyici olarak girdiği bir caz kulübünde sahneye çıkan İlhan Erşahin’i daha sonra Akbank Caz Festivali’nde ve İstanbul Caz Festivali’nde görmüştük. 16 yaşında ilk kez tenor saksafonu eline alıp, 20 yaşında Berklee’de müzik eğitimine burslu olarak devam etmiş ve bir çok ünlü isimle aynı sahneyi paylaşmış İlhan Erşahin. Buralarda pek bilinmese de, Erik Truffaz ile İstanbul Sessions’da sahne alan Erşahin için, Truffaz’ın yorumunu son cümle olarak bırakalım : "Radiohead caz yapsa, böyle tınlardı. The Away Days

Alternatif sahnenin en güzel isimlerinden biri olan Away Days, 2012’de İstanbul’da kurulmasına rağmen kısa süre içinde yurtiçinde ve yurtdışında geniş kitlelere ulaşıyor. SXSW ve The Great Escape gibi festivallerde sahne alan grubun albüm ve single çalışmalarından gelecek için çok güzel sinyaller alıyoruz. Barış Manço

Çekik gözlü hayran bakışlı Japon kardeşlerimizin katılımıyla gerçekleşen o 91’ tarihli Tokyo konserini izlediyseniz dediğimizi anlayacaksınız. İzlemediyseniz de izlemeniz şart. Barış abinin Japonya’da bir Rockstar gibi muamelesi gördüğünü kendi gözlerinizle görün. Şimdilerde de söylenti odur ki bizim kadar Barış abiyi özleyen çekik gözlü kardeşlerimiz var. Pentagram

Böyle bir liste yapıp Pentagram’ı dışarıda bırakamazdık. Ülke sınırları içerisinde metal müzikle tanışan her genç mutlaka ama mutlaka bir kez “Pentagram yurtdışında da ünlüymüş. Mezarkabul diye tanınıyorlarmış” diyor ve muhtemelen demeye devam edecek. Adamlar büyük. The Ringo Jets

Kendi isimleriyle yayınladıkları albüm kayıtlarını Milano’da tamamlayarak yurtdışındaki başladıkları hikayelerine, Primavera’da sahne alan ilk Türkiyeli grup olarak devam ettiler. Kısa bir sürede gösterdikleri yükseliş, yurtdışından da geniş kitlelere ulaşmıştı.
Kendi çapımızda göğsümüzün kabardığını, sevinçten sevince koştuğumuzu dün gibi hatırlıyoruz.