Stokholm sendromu, rehinenin kendisini rehin alan kişiyle olası diyalog sürecinde oluşan, duygusal anlamda sempati ve empati oluşması olarak özetlenebilecek psikolojik durumdur.
Psikiyatr Nils Bejerot tarafından adlandırılan sendrom, ismini 1973 yılında İsveç'in başkenti Stokholm'de yaşanan bir olaydan almaktadır. Banka soyguncusu tarafından altı gün boyunca rehin tutulan bir kadın, soyguncuya duygusal olarak bağlanır. Serbest kaldığında soyguncuyu savunmakla kalmaz, nişanlısını terk ederek kendisini rehin alan banka soyguncusunun hapisten çıkmasını bekler.
Sibirya Histerisi, Piblokto da denilen, Kuzey Kutup Bölgesi'nde İnuit halkında gözlemlenen Kültüre bağlı bir sendrom olup, kadınlarda daha sık karşılaşılan, nedensiz ve tehlikeli davranışlarda bulunma durumudur. Bu davranışları hafıza kaybı izler. Sibirya histerisinin İnuit kadınlarının duygularını baskı altında tutması ile ilgili ortaya çıktığı düşünülmektedir
30'lu yaşlarda ülkesini terkeden, Laos ya da Filipinli erkeklerde görülen uykuda kalp krizi geçirerek ölme durumudur. Tıbbi açıdan sağlıklı olan bu insanlar, ülkelerinden ayrıldıktan sonra içine girdikleri bunalım sonucunda uyurken kalp krizi geçirerek hayatlarını kaybediyorlar.
Stenhal sendromu, hızlı kalp atışı, baş dönmesi, baygınlık, şaşırma ve hatta halüsinasyona sebep olabilen bir psikosomatik rahatsızlıktır. Bu sendrom özellikle kişinin sanat eserlerinin bolluğu veya ihtişamı ve güzelliği karşısında kendinden geçme halinde görülür.
Bu hastalığa adını veren 19. yüzyılda yaşamış Fransız yazar Stendhal, 1817 yılında Floransa ziyareti sırasında Santa Croce Bazilikası'nda, Giotto'nun fresklerini gördüğünde anlatılması güç bir duygu yoğunluğu hissettiğini yazmıştır. 19. yüzyıldan itibaren Floransa sanatı karşısında başı dönen ve bayılan insanlar kayıt edilmiş olmasına rağmen, Stendhal sendromu ancak 1979'da İtalyan psikiyatr Graziella Magherini'nin Floransa'da bu sendromu yaşayan 100'den fazla ziyaretçiyi gözlemlemesi ve tasvir etmesinden sonra isimlendirilmiştir.
Kudüs'ü ziyaret eden turistlerin, şehrin ruhani yanından etkilenip kendilerini dini bir lider ya da peygamber ilan etmeleri durumuna verilen addır. Bu insanlar genellikle üzerlerine çarşaf dolayıp yolda gördüğü her kişiyi kendi dinlerine çekmek için propaganda yapmaya başlar. Rahatsızlık, Kudüs'ten ayrılınca kendiliğinden geçer.
Maine’li Sıçrayan Fransız Sendromu, bir emri; çabuk, yüksek sesle ve vurgulu bir biçimde verdiği sürece, herhangi birinin size yapmanızı söylediği her şeyi yaptığınız ruhsal bir bozukluktur. Sendrom, adını nörologların sözel komutlara olağanüstü hızda bir tepki verdiğini gördükleri, Moosehead Gölü bölgesinde yaşayan Fransız - Kanadalı bir grup oduncudan alır.