Demokrat Parti'nin (DP) iktidara gelişinin 65. yılında, 27 Mayıs darbesi döneminde idam edilen eski Başbakan Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan mezarları başında anıldı.
DP Genel Başkanı Gültekin Uysal ve beraberindekiler, Topkapı'daki Anıt Mezar'a çelenk koyarak, dua etti.
Uysal, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, 14 Mayıs'ın, Türkiye'nin zincirlerinden kurtarıldığı gün olduğunu belirterek, "Bugün Türkiye'nin ayaklarına yine prangalar vurulmaya gayret edildiğini görüyoruz. Hukukun hiçleştirildiği, bürokrasinin emir eri haline getirildiği, demokrasi açığının en zirveye çıktığı bir dönemdeyiz" dedi.
Önemli bir seçim döneminde olduklarını ifade eden Uysal, Cumhuriyetin kuruluşundan 27 yıl sonra, 14 Mayıs 1950'de demokrasiyle taçlanarak gerçek anlamına ve hüviyetine kavuştuğunu söyledi.
Gültekin Uysal, Türkiye'nin yeniden inşa edilmesi gerektiğine işaret ederek, tarihsel meselelerin çözüme kavuşturulamadığını ve Türk halkının bir araya gelemeyecek şekilde kamplaştırıldığını savundu.
Yazar Musa Anter'in öldürülmesi ve yazar Orhan Miroğlu'nun yaralanmasıyla ilgili 4 sanık hakkında Diyarbakır'da açılan davanın görülmesine, güvenlik gerekçesiyle nakledildiği Ankara'da devam edildi.
Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Hamit Yıldırım, tutuksuz sanık Savaş Gevrekçi, müdahil Musa Anter'in oğlu Dicle Anter ve tarafların avukatları katıldı.
Dosyaya giren evrakın tutanağa geçirilmesinden sonra söz alan Anter ailesinin avukatı Selim Okçuoğlu, Akın Birdal'a saldırı olayının azmettiricisi olmaktan yargılanan Cengiz Ersever ve eski Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar'ın da aralarında bulunduğu bazı kişilerin tanıklığına başvurulmasını talep etti.
Okçuoğlu, "Yeşil" olarak bilinen Mahmut Yıldırım'ın, 1995'te Ankara Emniyet Müdürlüğünce "Hasan Tanrıkulu" ismiyle gözaltına alındığı ve 3 gün sorgulandıktan sonra MİT'e teslim edildiğine ilişkin iddialar bulunduğunu ifade ederek, bunların araştırılmasını istedi.
Ayrıca Okçuoğlu, Mahmut Yıldırım hakkında kırmızı bülten çıkarılmasını talep etti.
"MUSA ANTER'İ ÖLDÜRMEDİM"
Sanık Hamit Yıldırım'ın avukatı Kaya Yelek, "Müvekkilim ciddi anlamda mağdur olmuştur. Tahliyesini istiyorum" dedi.
Sanık Yıldırım ise kendisine kumpas kurulduğunu iddia ederek, şunları söyledi:
"PKK ile irtibatım olmadı. Terör örgütüne katılmadım. Oğlu burada, duysun. Ben katil olmadım. Musa Anter'i öldürmedim. Ne alacağım, ne de vereceğim var. Tanımam. Neden öldüreyim? Köyümde koruculuk yaptım. 3 yıldır yargılanıyorum. PKK ve JİTEM'e katılmadım. JİTEM'e katılsaydım maaş bordrom olması gerekir."
Mahkeme heyeti, müzakerenin ardından, müsnet suçu işlediğine yönelik kuvvetli suç şüphesi bulunduğu gerekçesiyle Yıldırım'ın tutukluluğunun devamına karar verdi.
Sanık Mahmut Yıldırım hakkında tekrar yakalama emri çıkartan mahkeme, savunmasının alınamamış olması, yurt içinde veya dışında bulunduğunun da belli olmamasından dolayı sanık hakkında kırmızı bülten çıkartılmasına ilişkin işlem yapılmasına hükmetti.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İddianamede, Mahmut Yıldırım'ın suikastı planladığı ve yönettiği, Hamit Yıldırım'ın eylemi gerçekleştirdiği, dönemin Jandarma İstihbarat Grup Komutan Vekili Savaş Gevrekçi'nin ise emrinde görev yapan Aziz Turan'ı diğer faillere yardım etmesi için görevlendirdiği öne sürülüyor.
Sanıkların, 765 Sayılı TCK'nın 450/4. maddesindeki "taammüden adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbetin yanı sıra, "halkı isyana teşvik ve birbiri aleyhine silahlandırarak mukateleye (öldürme, vuruşma) teşvik etmek" ve "adam yaralamak" suçlarından da cezalandırılmaları talep ediliyor.
Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dava, Yargıtay 5. Ceza Dairesince, güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya nakledilmişti. (AA)