Otel zincirlerinin sahip olduğu binaların yüzde 50’sinden fazlası yeşil sertifikalı olanların oranı 4 yılda yüzde 128 artış gösteriyor.
Turizmde artık turist de turizm yatırımcısı da çevre dostu binalara yöneliyor. Tüm dünyada yeşil bina kriterlerine uygun tasarlanıp işletilen otellerin sayısı artış gösteriyor. ABD’nin önde gelen araştırma kuruluşu McGraw Hill’in son raporuna göre; otel zincirlerinin sahip olduğu binaların % 50’sinden fazlası yeşil sertifikalı olanların oranı 2011 yılında yüzde 28 seviyesindeydi. 2015 yılında ise bu oran yüzde 64’e ulaşacak.
Altensis kurucu ortağı Emre Ilıcalı, çevre dostu turizm yatırımlarına ilginin 4 yılda yüzde 128’den fazla artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Emre Ilıcalı sadece yatırımların değil, dünyayı gezmek, dinlenmek ve eğlenmek için seyahate çıkan turistlerin ve küresel anlaşmalar yapan firmaların da yeşil otellere ilgisinin arttığını, yeşil otellerde doluluk oranlarının ve sirkülasyonun daha yüksek olduğunu ifade ediyor.
Nitekim çevre dostu otel sahiplerinin yüzde 83’ü müşteri memnuniyetinde artış olduğunu belirtiyor. Emre Ilıcalı, hem turistlerin tercihinin hem de yeşil binalarda uygulanan kriterlerin işletme ve operasyonel maliyetlerini düşürmesinin yeşil otel yatırımlarını tetiklediğini belirtiyor.
Araştırmaya göre yeşil otel işletmecilerinin yüzde 50’sinin yıllık toplam operasyonel maliyetleri farklı oranlarda azalırken, yüzde 70’inin enerji maliyetleri yıllık ortalama %15 düşüyor. Yatırımcıların % 70’inden fazlası mülk değerinde ortalama %11, bina yatırım geri dönüşlerinde de ortalama % 15 artış olduğunu aktarıyor.
Emre Ilıcalı “Bütün bu sonuçlar yeşil bina sistemlerinin talep ettiği enerji verimli uygulamalar, su verimliliği, atık yönetimi gibi uygulamaların bina işletme ve bakım maliyetlerine olan azaltıcı etkisi sonucu ortaya çıkıyor. Bu oranları daha da arttırmak yine otel yatırımcısı ve işletmecisinin elinde” dedi.
McGraw Hill araştırmasında ortaya çıkan diğer önemli sonuç, yeşil otellerdeki doluluk oranlarının artması. Araştırmaya katılan otel sahiplerinin yarısından fazlası yeşil sertifikalı otellerin doluluk oranlarının ve müşteri sirkülasyonlarının standart binalara oranla yüksek olduğunda hemfikir.
Bunun da son kullanıcıların bu konuda farkındalıklarının arttığının önemli işareti olduğunu dile getiren Altensis Kurucu Ortağı Emre Ilıcalı, yeşil bina konseptinin sadece verimlilikten ibaret olmadığını, aynı zamanda kullanıcı sağlığı ve konforunu da hedeflediğini ifade ediyor.
Emre Ilıcalı “Biz Altensis olarak çalıştığımız projelerde bu sistemlerin ve uygulamaların son kullanıcı üzerindeki etkilerini anlatmak için çaba harcıyoruz. Yeşil bina hareketinin ancak kullanıcıların da bu konuda bilinçlenmesi ve taleplerinin artması sonucunda olgunlaşabileceğini düşünüyoruz. Bu da giderek artıyor ve özellikle bunun farkına erken varan yatırımcılar ve oteller bu sayede markalarını bir adım öne geçiriyor. Geç kalanlar ise önemli bir fırsatı kaçırmış ve rekabet avantajını kaybetmiş olacaklar” yorumunu yapıyor.
Marka bilinirliği ve sosyal sorumluk açısından büyük otel zincirlerinin yeşil binalara olan ilgisi oldukça yüksek. USA TODAY kaynaklı habere göre, Hilton, Marriott, Wyndham, Sheraton gibi dünyanın önde gelen otel zincirleri artık yeşil bina sertifikalı otellere sahip olmayı hedefliyor. Bu da konaklama sektörünü yeşil dönüşüm anlamında tetikliyor.
Ülkemizde de özellikle Kanal İstanbul ve 3. Havalimanı sayesinde konaklama sektöründe yeni bir dönem başlayacağına işaret eden Emre Ilıcalı, “Bu süreçte yeşil bina kriterlerine adapte olabilen yerli ve yabancı yatırımcılar, rekabete bir adım önde başlayacak. Biz Altensis olarak, çalıştığımız projelerin sahip oldukları özellikleri son kullanıcılara ve olası yatırımcılara en iyi şekilde anlatabilmelerine fırsat sağlayacak araçları da oluşturuyoruz. Ayrıca otel müşterisi olarak bizlerin de yeşil otellerin avantajlarını bilip tercihlerimizi mümkün olduğunca bu yönde yapmamız, bu otellerin sayısının artması için önemli bir etken olacaktır” diye konuştu.
Doğayla uyumlu yeşil binalar, yapının arazi seçiminden başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde değerlendirildiği, sosyal & çevresel sorumluluk anlayışıyla tasarlandığı, iklim verilerine ve o yere özgü koşullara uygun, ihtiyacı kadar tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal ve atık üretmeyen çevre dostu malzemelerin kullanıldığı ekosistemlere duyarlı yapılar olarak tarif edilebilir. Yeşil bina, enerji ve suyun tasarrufunu ve doğaya saygılı bir inşaat türünü benimser. Binaya ‘yeşil bina unvanını enerji ve su kullanımı, yer seçimi, tasarım, inovasyon, binada kullanılan ekolojik yapı malzemeleri, yapım tekniği, atık malzemelerin yeniden kullanımı konularındaki seçici yaklaşımlar verir.
Amerika’da yayınlanan McGraw-Hill verilerine göre inşaat sektöründe yeşil konut pazarı 2005 yılında 3 milyar dolar iken 2015 yılında da bu değerin 120 milyar dolara çıkması beklenmektedir.