Mynet Yemek Facebook Sayfasını Beğenin
Yavuz Turgul’un kültleşmiş filmi Muhsin Bey için Eski İstanbul’a yakılmış bir ağıt, yenisinin ağızda bıraktığı o ekşi tat denebilir. Bugünden bakınca, şehrin geçirdiği evrim ve günden güne kendini tüketen bir canavara dönüşmesi hikayesinin de ne kadar eski olduğunu görebiliyoruz. Muhsin Bey’in güzel çiçekleriyle, ince zevkiyle süslediği salonunda bir içki sofrası hazırlığı yapılıyor. Muhsin Bey mezeleri hazır etmiş mandalina soyarken, Urfa’dan gelen arabeskçi Ali Nazik’in zehir gibi bir çiğ köfte yapıyor. Çiğ köfteden tadan Muhsin Bey’in ağzından alevler çıkıyor ve kızıyor. Muhsin Bey’in bu sahnede söylediği “İstanbul’u lahmacun kokuttunuz” repliği unutulmaz.
Filmin yönetmeni Memduh Ün futbol kökenli bir sinemacı. Yeşilçam’ın kaliteden feragat edip fabrikasyon filmler yaptığı dönemin en aktif yönetmenlerinden, 50’den fazla filmi var. Bu filmi de başından sonuna futbolla dolu olan, oldukça romantik bir film. Filmde geçinmek için ne iş olsa yapan Kemal ve bir sandalda bulup bakacak kimseyi bulamadığı için büyütmek zorunda kaldığı kızı Fatoş’un hikayeleri anlatılır. Kemal’in zabıta rolü yaparak dolandırıcı bakkalın kalbine indire indire peynirlerini, salamlarını götürdükleri sahne akıllardan silinmeyen cinsten.
Neşeli Günler Türkiye’yi en çok ağlatan, en çok gülümseten, en özlem duygusunu depreştiren film olabilir. Kendi hallerinde, turşuculuk yaparak hayatını sürdüren bir çiftin ayrılıp, altı çocuğu üçer üçer paylaşmaları ve bu çocukların yıllar sonra birbirlerini bulup birleşmelerini anlatan film, aile olmanın ne demek olduğunu hepimize öğretti. Filmde, aile yeniden bir araya geldikten sonra yenen bu yemek, insanın dünyaya dair ne kadar iyimser hissi varsa hepsini aynı anda coşturan bir yemekti.
Hababam Sınıfı’nı ne tanıtmaya ne de anlatmaya gerek yok. 10 yaşındaki çocuklar bile Hababam Sınıfı’nı biliyor, 15 yaşındaki çocuklar Hababam Sınıfı şakası yapıyor. Nice filmler zamanla unutulur, zamanın hızıyla akıp giderken serinin en iyi filmlerinden olan "Hababam Sınıfı Uyanıyor" zamanın üzerinde yüzmenin yolunu bulmuş o büyülü filmlerden. Mahmut Hoca tüm sınıfa yemek cezası verdiğinden sınıf açlıktan kırılırken Şaban’ın babasının köyden gönderdiği tereyağını ekmeğe sürdüğü sahne de bin yıl geçse yine komik.
Türkiye tarihinin belki en eski ve kökleşmiş çatışması şehirli-köylü arasındaki çatışma. Kültürü, sanatı, siyaseti bundan besleniyor, bu çatışma etrafında şekilleniyor. Bundan yüz yıllar önce Havicat – Karagöz’e ilham olurken bugün Recep İvedik’e oluyor. Bir zamanlar da Köyden İndim Şehire’de karşımıza çıkmıştı bu çatışma. İyi ki de çıkmış ve Türk sinema tarihinin en komik filmlerinden birini yaratmış. Sırtlarında altın dolu bir çuval taşırlarken açlıktan çaresizce tavuk çevirmeyi izleyen dört kardeş sinema tarihimizin en ikonik sahnelerinden.
Bitirimler Sınıfı, Hababam Sınıfı fırtına gibi bir başarı yakalayınca pıtrak gibi saçılan “sınıflı” filmlerden sadece biri. Şimdilerde ortaya çıkan Recep İvedik kırması filmler gibi düşünün, Sabit Kanca olsun, Deliha olsun, Ali Kundilli olsun, en son çıkan Cumali Ceber isimli garabet olsun, hep bir örnek filmler. Bitirimler Sınıfı’nın yaramazı Sezercik’i cezalandırmak için, öğretmen Perihan Savaş’ın gelip yemeğini elinden alması ve taze fasulyeyi ağlata ağlata yiyişi hala hepimizin aklında.
Çiçek Abbas “kült” denince akla gelecek belki de ilk film. Kasketleri, kırmızı ceketleri, atkıları, minibüsleri, atışmaları o kadar yerleşmiş ki, nerede görsek tanırız. Yavuz Turgul’un yazıp, bugünlerde İstanbul’un en eski semtlerinden Sulukule’nin yok edilip Roman vatandaşların şehir dışına atılmasıyla mümkün olan inşaat projeleriyle para kazanan ve kazandığı paralarla oğluna adalet satın alan Sinan Çetin’in yönettiği filmin unutulmaz bir “çilingir sofrası” sahnesi var. Bu sahne de unutulmazlardan.
70’lerin ve 80’lerin toplumcu – eleştirel sinemasının en nadide örneklerinden biri Korkusuz Korkak. Yönetmen Natuk Baytan’ın imza filmlerinden, ki kendisinin tarzı fena halde Guy Ritchie’ye benzer. Daha doğrusu Guy Ritchie’nin tarzı Natuk Baytan’a benzer zira kendisi film yaparken Guy Ritchie kısa pantolonla sütlü çay içiyordu Britanya kırlarında. Filmdeki karakterlerin isimleri nefistir: Mülayim Sert, Ayı Abbas, Gaddar Kerim, Sansar Selim, Amorti Kazım, Topal Hüsnü, Kör Hamza… Filmde herkes bir buçukşar porsiyon kebap yerken Mülayim’in evden getirdiği haşlanmış patatesi yutkuna yutkuna yediği sahneyi anmamak olmazdı.
Asmak kesmek kelle uçurmak
Hırsızlıktan altın vurmak
Asmak kesmek kelle uçurmak
Hırsızlıktan altın vurmak
Kırk Haramiler, Kırk Haramiler
Doğruluk için biz haram yeriz
Kırk Haramiler, Kırk Haramiler
Doğruluk için biz haram yeriz
Dünyanın en iyi marşına sahip eşkiya topluluğu Kırk Haramiler ile halkın adamı Ali Baba’nın çekişmesini konu alan efsaneden uyarlanan filmin saray yemeği oldukça iştah açıcıydı.
Yine bir Natuk Baytan filmi, yine kuvvetli bir toplumsal eleştiri. Köyün ağasının kızını seven fakir ve saf bir gencin şehre gidip tokatlanması ardından tokatçılığın hasını öğrenerek baş tokatçı ağayı tokatlamasını konu alan komik, agresif, huylu bir film Tokatçı. Filmde Tokatçı’nın camekandaki çevirme piliçleri izlediği ve cama ekmek bandığı sahne en unutulmaz yemek sahnelerinden. Tokatçı’nın, kendisini tokatlamaya çalışan esnafı zekasıyla tokatlayıp pişman etmesi de ayrı bir keyifti.