Münevver Karabulut cinayeti ise tam bir muammaya döndü. Genç kız işkence yapılarak öldürüldü. Kafası kesildi ve bir çöp konteynerına atıldı. cinayetle ilgili her geçen gün çok ilginç gerçekler ortaya çıkmaya başladı. Ayrıntıları öğrendikçe tüm Türkiye'nin kanı dondu. Münevver Karabulut ve katil zanlılarının resimleri ve pankartlarla "SESSİZ EYLEM" yapılırken, cinayetten aranan erkek arkadaşı Cem G. ise hala bulunamadı.
Tüm ülke Dilber Fırtına'yı artık bu sözle tanıyor. Çorlu'da 14 Nisan'da kaybolan 6 yaşındaki oğlu Muhammed'i televizyon televizyon gezip arıyorlardı. Çocuğun cesedi tarlada bulundu. İğrenç gerçek sonradan anlaşıldı. Zavallı küçük Muhammed'in annesi ve sevgilisini ilişkiye girerken gördüğü, bu yüzden dövülerek öldürüldüğü ortaya çıktı. Cani anne herkesin bir anda nefretini kazandı.
Dün haber servislerine düşen haber şok etkisi yarattı. Mersin'in Tarsus İlçesi'nde, 50 yaşındaki Yakup Türkmen, akli dengesi yerinde olmayan kızı 22 yaşındaki Ayşegül Türkmen'i götürdüğü mezarlıkta boğazını keserek öldürdü. Kendi bileklerini de kesen Türkmen gözaltına alındı. Baba Türkmen, kızının akli dengesinin bozuk olması nedeniyle sık sık evden uzaklaştığını, kontrol etmekte güçlük çektiklerini söyledi. Bir anlık cinnet nedeniyle olayı gerçekleştirdiğini öne süren baba, kendi canına da kıymak istediğini belirtti.
Bir korkunç haberde bugün Adana'dan geldi. Aynı aileden 8 kişi evin oğlu tarafından katledildi. Cinayet araştırıldıkça şok ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı. Tüm ailesini katleden evin oğlunun, dehşeti 2 gün boyunca sürdürdüğü ve bugün evinde intihar notu yazarken yakalandığı öğrenildi.
Tam Adana'daki katliam haberinin şokunu atlatamamıştık ki, 1 ay önce kaybolan minik Beyza'nın korkunç haberiyle bir kez daha dehşete düştük. Komşusu beyzayı öldürüp sobada yakmış. Kezban Uslu, Cumhuriyet Savcısı'na verdiği ifadede, cinayeti tüm soğuk kanlılığıyla şöyle anlattı: "5 ay önce çocuğumu kaybettim. Bu nedenle, başkalarını da ayın acıyı yaşamasını istedim. Kızı, bakkaldan evime giterdikten sonra hemen boğarak öldürdüm. Kendi çocuğum sokakta oynuyordu. Eşim de işe gitmişti. Evde yalnızdım. Sobaya bolca odun atıp, cesedi de içine koydum. Kolonya dökerek sobayı tutuşturdum. Sık sık odun atmayı sürdürdüm. Sonra da kızın aldığı ekmek ve yumurtayı yanıma alıp, komşuma kahvaltı yapmaya gittim. "
Bir atasözünün dediği gibi taş uzaktan gelmiyor. Fakat tüm bu cinayetler "bize neler oluyor" ve "yeter artık" dedirtiyor. Türkiye neredeyse her gün vahşi bir cinayetle dehşete düşerken, uzmanlar toplumu bu konuda uyarıyor. Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi eski Başhekimi Psikiyatrist Dr. Nejat Akyol, son günlerde artan şiddet ve vahşet olaylarının önüne geçebilmek için kişilere insan sevgisi ve Allah sevgisinin verilmesi gerektiğine dikkat çekti. Mevsim değişikliğinin özellikle ruhsal problemleri olan kişileri tetiklediğini belirten Akyol, "İnsanın yetişme tarzı, bu tür olayların medyada ön planda tutulması suç işleyecek olanı teşvik eder. Bu kişiler, 'Bak yapılıyormuş, bende yapabilirim' düşüncesine kapılır. Özellikle antisosyal kişilik bozukluğu olanların kendilerini ön plana çıkartmak için bu tür katliamlara ve cinayetlere başvurabilirler. O yüzden bir tür haberleri verirken, medyada büyük görev düşüyor. Bu tür haberlerin çok büyük başlıklarla verilmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu tür olaylar her toplumda olan şeyler. Bahar aylarında ve sıcak havalarda mevsimsel değişikliğe bağlı bazı depresyonlar görülebilir. Depresyonda olanlar mutlaka tedavi ettirilmeli ve yardım edilmeli. Toplumun bu konuda eğitime ihtiyacı var. İnsanlara mutlaka insan sevgisini ve Allah sevgisini vermeliyiz" dedi.