Samimi bir ortamda gerçekleşen sohbette öğrenciler hem sınav stresinden uzaklaştılar hem de bu son haftayı nasıl değerlendireceklerini öğrendiler.
Uzmanlar, öğrencilere bu hafta boyunca gerçekleştirecekleri deneme sınavlarıyla, zaman kullanımı ve test çözme hızını artırma konusundaki çalışmalara devam etmelerini önerdiler. Denemelerde elde ettikleri puandan çok, yaptıkları yanlışlara odaklanarak eksik ya da hatalı öğrendikleri bilgileri tamamlayıp, düzeltme yoluna gitmelerini böylece, aynı yanlışları sınavda yapmanın önüne geçebileceklerini aktardılar. Kalan sürede hiç bilmedikleri bir konuyu öğrenmek yerine bildikleri konuları tekrar etmenin daha doğru olduğunu hatırlatan uzmanlarımız, öğrencilerin kalan süreye çok şeyi sıkıştırmaya çalışmak yerine var olan bilgilerini pekiştirme yoluna giderek daha başarılı olacaklarını hatırlattılar. Özellikle geçmiş yıllarda çıkmış soruları çözmenin önemli olduğunu vurguladılar. Sürekli soru çözüp sonuçları değerlendirmeden yeni bir teste başlamanın verimsiz bir çalışma olacağını, çözülen soruların mutlaka incelenerek, yanlışların tespit edilmesinin gerekliliği üzerinde durdular. Hatırlamakta güçlük çekilen bölümleri tekrar etmenin faydalı, özellikle hataların yoğunlaştığı konulara odaklanmanın doğru olacağını söylediler.
Uyku düzeni ve beslenme alışkanlıkları üzerinde duran uzmanlarımız, bu hafta öğrencilerin her zaman ki beslenme alışkanlıklarını dışına çıkmamalarını, özellikle dışarıdan yiyecek tüketmemelerini önerdiler. Kahvaltı etmenin önemi üzerinde durdular ve gençlerin sınav gününe kadar erken saatte kahvaltı etmelerinin sınav sabahı da erken saatte kahvaltı etmelerini sağlayacağını vurguladılar. Her gün düzenli olarak aynı saatte yatıp aynı saatte kalkmanın sınav gecesi uyku problemi yaşamanın önüne geçeceğini dile getirdiler.
Öğrencilerin heyecanlı olmalarının çok normal olduğunu, sınav anına kadar bu heyecanın devam edeceğini ancak sınav başladıktan sonra heyecanın azalacağını, sınavın ilk 15 dakikasından sonra adayların normal soru çözme seyrine döneceklerini söyleyen uzmanlarımız, sınav sırasında öğrencilerin 30 saniyelik molalar vererek, oturma biçimlerini değiştirerek, nefes egzersizleri yaparak hem heyecanlarını azaltacaklarını hem de sorulara daha iyi odaklanacaklarını vurguladılar. Adayların sınavda hemen yanıtlayabilecekleri soruları aradan çıkarmak için “turlama yöntemini” kullanmalarının faydalı olacağını dile getirdiler. Bu yöntemde öncelikle hemen yanıltabilecek soruları cevaplandıran öğrenci, zorlandığı soruları daha sonra çözmek üzere işaretleyip geçecek, tüm soruları bitirdikten sonra işaretlediği sorulara dönecektir. Böylelikle çözebileceği soruları zorlandığı sorularla zaman kaybederek çözmeme riskine düşmeyecektir. Adayların “sınava hangi testten başlamalıyım?”sorusuna en iyi olduğunuz dersten cevabını veren Ünsal, sınav sırasında bugüne kadar izledikleri yolu kullanmalarının daha doğru olacağını dile getirdi. Sınavdaki her test gurubunun her puan türüne etkisi olduğunu vurguladı ve adayların hiçbir derse ön yargılı yaklaşmalarını ancak önceliği istedikleri programlara girmede daha etkili olacak derslere vermelerinin önemi üzerinde durdu.
YGS’nin sadece bir baraj sınavı olmadığını vurgulayan uzmanlarımız, özellikle iki yıllık meslek yüksekokullarına sınavsız geçişten arta kalan kontenjanlara YGS de elde edecekleri
puanlarla gireceklerinin üzerinde durdular. Hiçbir sınavın gençlerin kişiliklerini, değerlerini, zekâlarını ölçmediğinin altını çizen Ünsal ve Şirin, konuşmalarını şöyle bitirdiler.
Sizler sahip olduğunuz olanaklar ölçüsünde elinizden geleni şu ana kadar gerçekleştirdiniz. O yüzden artık hazırlık sürecinizi değerlendirmeyin. Yaptığınız çalışmanın sonucunu en iyi şekilde alabilmek için sınava odaklanın. Bu arada unutmayın! Her biriniz aileleriniz ve ülkemiz için çok değerlisiniz. Sınavda elde edeceğiniz başarı ya da başarısızlıklar sizlerin sahip olduğunuz değere etki edemez. Kazanacağınız üniversiteden daha önemli olan hayallerinizin peşinden gitmeniz olacaktır. Hayalleriniz kadar dünyalara sahip olacağınızı unutmayın.