Güzel ve bakımlı görünüp zinde bir yaşam sürmek herkesin hayalidir. Yaşlanmayı durdurmak imkansız olsa da, doğru gıdalarla sağlıklı bir beslenme programı uygulamak ve birkaç küçük yaşam tarzı değişikliği ile genç ve formda kalmak mümkün olabilir.
Memorial Wellness Sağlıklı Beslenme Danışmanı Uz. Dyt. Yonca Sevim, doğru beslenme ile yıllara meydan okumanın yolları hakkında bilgi verdi.
Yaşlanma organlardan deriye kadar vücudun tamamı için kaçınılmaz bir süreçtir. Genç ve zinde kalmak için beslenme, önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Beslenmenin yanı sıra bu süreci yönetirken dikkat edilmesi gereken başka unsurlar da bulunmaktadır.
Genç kalmak için düzenli uyku
Vücudun tüm gün boyunca yaşadığı stresi azaltması ve fiziksel yorgunluğun azalması açısından düzenli uyku çok önemlidir. Bir sonraki güne hazırlanarak doğru başlanabilmesi, zihne dolan gereksiz bilgilerin ve kaygıların uzaklaştırılması ve birçok geri dönüş süreci için en temel süreçlerden biridir. Aynı zamanda düzenli uyku cilt hücrelerinin bioritmik çalışmasını destekleyerek cilt sağlığını ve ışıltısını artırmaktadır.
Kirli hava ve kimyasallara dikkat!
Yaşlanmayı hızlandıran etkenlerin başında çevresel faktörler gelir. Hava kirliliği, tarımsal ilaçlar, radyasyon, vücuda temas eden yapay malzemelerde kullanılan kimyasallar, gıdalarda kullanılan denetimsiz kimyasallar vücudun hızlı yaşlanmasına neden olur. Sigara ve tütün ürünleri de yaşlanmayı hızlandıran faktörlerin arasında bulunur. Bu etkenlerden uzak durarak vücuda her gün yeni toksinler verilmesinin de önüne geçilir.
Suyunuzu yanınızdan ayırmayın
Dışardan alınan toksinlerin yanında, her gün yürütülen yaşamsal işlemlerden dolayı bedenimizde metabolik atıklar birikmektedir. Bu atıklardan arınmanın ilk aşaması su/sıvı tüketiminin yeterli olmasıdır. Böylece atıklar vücuttan daha kolay atılacaktır. Normal kiloda bir yetişkinin günlük tüketmesi gereken sıvı miktarı 2 ile 3 litre arasında değişmektedir.
Düzenli bir egzersiz programı uygulayın
Yaşlanmayı geciktirmek, toksinlerden arınmak ve yaşam kalitesini artırmak için bireysel olarak planlanmış egzersiz programları, yaşlanmayı geciktirme sürecinde olmazsa olmaz bir basamaktır.
Vitamin destekli besinler tüketin
Vücutta biriken toksinlerden, ilaç kalıntılarından ve metabolik atıklardan kurtulmanın ve yaşlandırma gibi zararlı etkilerini azaltmanın ilk ve en önemli aracı yine insan vücudunun kendisidir. Vücudun kendine ait detoksifikasyon enzimleri mevcuttur. Ama bu enzimlerin çalışabilmesi için çeşitli vitamin ve minerallere ihtiyaç vardır.
Çinko, Bakır, Manganez, Selenyum; A, C ve E vitamini vücudun temizleyici sisteminde etkin olarak yer alırlar. Bu desteğin en güzel yanı ise bu ihtiyaçların doğal gıdalardan karşılanabilmesidir. Ceviz, fındık, badem, buğday, bulgur, kuru baklagiller, havuç, kuşburnu, domates, turunçgiller, maydanoz, yumurta, deniz ürünleri, taze sebze ve meyve tüketmek bu açığı kapatacaktır.
Genç kalabilmenin yanı sıra uygulanacak birkaç küçük tedbirle zinde bir vücuda sahip olabilmek de mümkün. Bunu sağlayabilmek için en temel şart ise vücuda doğru ve yeterli enerjiyi vermektir.
Zinde hissetmek için…
-Yeterli miktarda kalori alınmalıdır. Günlük kalori ihtiyacı cinsiyet, yaş, boy, kilo, fiziksel aktivite vb. gibi birçok etken dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
-Alınacak kalori miktarının planlanması tek başına yeterli değildir. Enerjinin yarısının karbonhidratlardan, kalan kısmının ise protein ve yağlardan karşılanması gerekmektedir.
-Alkolden uzak durulmalıdır. Yağlı yiyecekleri azaltıp, sofra şekeri, paketli gıdalardaki glikoz şurubu, mısır fruktozu gibi basit şekerlerin tüketimi sıfıra yakın tutulmalıdır.
-Protein tüketiminin yetersiz kalması kas kayıplarını başlatacak bu da hem enerjinin hem direncin hem de bağışıklığın düşmesine sebep olacaktır.
-En çok yapılan hata beslenmeden yağların tamamen çıkartılmasıdır. Katı yağların tüketimini sınırlandırmak yeterli olacaktır. Yağsız bir diyet dengesiz olacaktır.
-Güne mutlaka gecikmeyen ve abartılı olmayan bir kahvaltı ile başlanmalıdır.
-Öğün atlamak kan şekerinin düşmesine dolayısıyla vücudun enerji ihtiyacının karşılanmamasına sebep olmaktadır. Aç kalan vücut bunu bir tehlike olarak algılayıp kan şekerini en kolay yükselten besin olan, şekerli gıdalara yönelmeye sebep olabilir.
-Ana öğünler arasında ara öğünler de tüketmesi gerekmektedir. Taze veya kuru meyveler, yoğurt, kefir, yoğurtlu meyveler, meyveli sütlü karışımlar, sandviçler, belki bir kase çorba düşen enerjiyi yükseltmeye yetecektir.
-Kafein içeren içeceklerin tüketimin de aşırıya kaçılmaması gerekmektedir. Kahve ve yeşil çayda günlük 2 kupayı geçmemek önerilmektedir.
-D vitamini önemi giderek anlaşılmaktadır. İnsülin direnci, kanser, bağışıklık sistemi hastalıkları, kalp damar sağlığı tansiyon gibi birçok hastalıkta önemli rol oynamaktadır. En iyi D vitamini kaynağı güneştir.