Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, birtakım anketlerde, hanelere gidilerek insanların dininin ve inancının sorgulandığı şeklindeki eleştirilere cevap verdi. Söz konusu anketin TÜİK'in değil, Diyanetin anketi olduğunu dile getiren Yılmaz, "TÜİK teknik bir destek vermiştir, güvenli bir şekilde bunu yapmıştır. Hiçbir insanın ismi alınmamıştır, hiçbir insan cevap vermeye zorlanmamıştır, sadece, gönüllü bir şekilde bu ankete cevap vermek isteyenler cevap vermişlerdir, olay bundan ibarettir" dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda sekizinci tur görüşmeleri tamamlandı. Ekonomi Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı bütçe ve kesin hesapları ele alındı. Yapılan oylama ile bütçeler kabul edildi.Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, TÜİK'le ilgili birtakım anketlerde, hanelere gidilerek insanların dininin ve inancının sorgulandığı şeklinde bir eleştiri olduğunu hatırlattı. "Herhâlde yanlış bir bilgilendirme, yanlış bir kaynaktan gelen bir bilgi oldu, öyle zannediyorum." diyen Yılmaz, hane halkı bütçe anketi soru formunu göstererek denilen sorunun nerede olduğunun gösterilmesini istedi. Yılmaz, şöyle devam etti: "TÜİK resmî anketler yapar, istatistikler hazırlar; bu istatistiklere cevap vermek zorunludur, yasal olarak zorunludur ve o kurallar içinde TÜİK bu anketlerini yapar, hane halkı bütçe anketi böyle bir ankettir. TÜİK kime giderse, vatandaşlık görevi olarak bu soruya cevap vermek durumunda. Diğer taraftan, uluslararası kuruluşların veya kamu kurumlarının TÜİK'ten talepleri olabilir. Bir Bakanlık, Aile Bakanlığımız da bunu talep edebilir, özürlülerle ilgili bir çalışma yaptırır. Diyanet İşleri Başkanlığımız da bir anketinde, Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı bir ankette TÜİK'in yardımcı olmasını istemiştir. Burada Diyanet İşleri Başkanlığı Anayasal bir kurum olarak hizmetlerini bilimsel esaslara dayalı bir şekilde yürütmek için bir anket yaptı. Kesinlikle, bir defa isim sorulmuyor bu ankette isim diye bir şey yok. Anket burada bakın, gelip inceleyebilirsiniz. İkincisi, bu ankete cevap vermek kesinlikle ve kesinlikle zorunlu değildir. Diğer anketlerle bu anketleri karıştırmayalım. Bunlara isteyen cevap verir, istemeyen cevap vermez, burada zaten yazıyor, bakın, 'Ankete katılmak istemeyen veya ankete katılıp bazı sorulara cevap vermek istemeyen fertler hiçbir şekilde zorlanamaz.' Bu anketler, bu tür anketlerdir. Kesinlikle zorlanamazlar. Nitekim, bu ankette cevapsızlık oranı yüzde 42'dir. Yani istemeyen vatandaşlar cevap vermezler. Burada, bu Diyanet İşleri Başkanlığımızın bir anketidir, TÜİK buna teknik bir destek vermiştir. Diyanet anayasal bir kurum. Her kurum gibi, hizmetlerin yaparken kendi alanıyla ilgili bilgi toplayıp bunun üzerinden hizmetlerini daha iyi bir şekilde yapmaya çalışıyor. Ama bakın, hiçbir insanı zorlama diye bir şey söz konusu olamaz. Burada bu konular çok açık ve net ortaya konmuş durumda. Diğer taraftan, şunu da söyleyeyim: Bu tür anketleri TÜİK değil de diyelim piyasadan bir şirkete yaptırsaydı Diyanet, bence çok daha problemli bir şey olurdu çünkü TÜİK'in çok daha oturmuş bir sistemi vardır. Çok daha güvenli bir şekildi işleyen bir sistemdir. Dolayısıyla, bu, TÜİK'in anketi değildir, Diyanetin anketidir, TÜİK teknik bir destek vermiştir, güvenli bir şekilde bunu yapmıştır. Hiçbir insanın ismi alınmamıştır, hiçbir insan cevap vermeye zorlanmamıştır, sadece, gönüllü bir şekilde bu ankete cevap vermek isteyenler cevap vermişlerdir, olay bundan ibarettir. Bu ikisini, bu iki anketi birbiriyle karıştırmamak gerekir, çok farklı statüde, çok farklı içerikte iki ankettir bunlar. Bunu da özellikle belirtmek isterim." CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi'nin itirazları üzerine Yılmaz, "Yani Grup Başkan Vekilinin söylediklerine katılmam mümkün değil. Elbette ki Diyanetin ben doğru bir şey yaptığına inanıyorum. Bütün kurumlar, anayasal kurumlar, çalıştıkları alanla ilgili bilimsel çalışmalar yapıp, hizmetlerini bu bilgilere dayalı bir şekilde yürütürlerse, bu, son derece modern, çağdaş bir yönetim anlayışı olur." karşılığını verdi. Hiçbir şekilde laiklikle bunun bir ilgisini kuramadığını belirten Yılmaz, "Burada hiçbir insan din ve inanç anlamındaki konumunu ifade etmeye zorlanmamıştır, anayasal hükümler tamamen uygulanmıştır, yasal çerçeve içinde cevaplayanların ismi bile sorulmamıştır. Karanlıkta hiçbir bilgi olmadan bu hizmetleri sunması mı acaba daha doğru yoksa sağlıklı bilgiler bazında, hizmetlerini o bilgilere dayanarak yürütmesi mi daha doğru, takdirlerinize bırakıyorum." diye konuştu. Hamzaçebi de "Yani, Sayın Bakan, Diyanet İşleri Başkanlığı Alevi inancına mensup vatandaşlarımıza hizmet mi sunacak, cemevlerini ibadethane mi kabul edeceksiniz, bunu mu demek istiyorsunuz? 'Nereye, kaç sayıda, hangi sayıda cemevi yapacağız, onu tespit etmek için bu anketi yapıyoruz' mu demek istiyorsunuz?" şeklinde konuştu. Bakan Yılmaz ise "Bakan Benim savunduğum şu, çok açık ve net, lütfen başka yere çekmeyin: Her kurum, her anayasal kurum çalıştığı alanın karanlığında politikalar üreterek değil, bilgileri sağlıklı bir şekilde değerleyerek politikalarını şekillendirirse bu, çağdaş, şeffaf bir yönetim anlayışıdır. Ama kişilik haklarında, orada yüzde yüz size katılıyorum. Kişilik haklarına sonuna kadar riayet edilmeli ki dünya da bunu yapıyor" ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz