Yılmaz'ın duruşması 17 Mayıs'a ertelendi

ANKARA (İHA) - Türkbank ihalesine fesat karıştırdıkları iddiası ile eski Başbakan Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Güneş Taner'in Yüce Divan'da yargılanmasına bugün devam edildi. Duruşma, 17 Mayıs 2005 tarihine ertelendi.

Duruşmada tanık olarak dinlenen Emniyet eski Genel Müdürü Necati Bilican, 4 Ağustos 1998 tarihinde Yılmaz'ın bilgi almak üzere kendilerine geldiğini belirtti. Bilican, "Sayın Yılmaz bana organize suç örgütlerinden rahatsız olduğunu söyledi. Yılmaz, Bunların bir kısmının yurtdışında kaçak olduğunu belirterek ve yakalanması için bize talimat verdi. Bunun üzerine Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi kuruldu. Bu çalışmalar sırasında Çakıcı'nın Türkbank'ı almak istediği yönünde duyumlar aldık. Bu konuyu Yılmaz'a ilettim. Kendisi bana belge olup olmadığını sordu. Belge olmadığını söylediğimde ise kendisi bana duyumlarla hareket edemeyeceğini, ihalenin iptali durumunda zorluk çekeceklerini ve bir takım yükümlülük ile karışı karışa kalacaklarını anlattı. Yılmaz, benden belge istedi. Ancak biz de ihale gününe kadar bir belge bulup sunamadık."

Reklam
Reklam

Bilican, Çakıcı'nın Yiğit'e ihalenin verilmesi için bazı işadamlarını tehdit ettiğine ilişkin yazının kendisine geldiğini belirtti. Çakıcı'nın Hayyam Garipoğlu'na ilişkin kendilerine bilgi notunun geldiğini kaydeden Bilican, bununla ilgili yazıyı TMSF ve Başbakanlığa gönderdiğini anlattı. Bilican, Fikri Sağlar ile kendi ellerindeki kasetler arasındaki çelişkinin sorulması üzerine, "Benim soruşturma sırasında kasetten haberim oldu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü dinleme yapmış. Bu kasetin kimin tarafından nasıl dışarı sızdırıldığını bilmiyorum. Çakıcı yaptı konuşmaları kaydederdi. Bu kasetler ya Çakıca tarafından verildi. Ya da Emniyetteki bazı kişiler tarafından sızdırıldı. Bu konuda araştırma yaptım. Kasetin Emniyetten çıktığına dair bir bilgi edinemedim" dedi.

Bilican, Çakıcı ve Yiğit arasındaki ilişkiyi içeren belgenin neden zamanında Başbakanlığa ulaştırılmadığına ilişkin olarak ise, "Bunlar zaten istihbaratı bilgilerdi. Belge bulmak için bir çalışma yapıyorduk. Zamanın geçmesinin nedeni belge bulmamız içindi, bilgi saklamak için değil. Bu düşünce insanlığa yakışmaz. Böyle düşünenleri kınıyorum" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

İşadamı Mehmet Emin Karamehmet ise Türkbank ihalesine katılmadıklarını ve hiçbir zaman bunu düşünmediklerini söyledi. İhaleye girmemesi için Çakıcı'dan bir tehdit gelmediğini da anlatan Karamehmet, sanık Taner'in evinde Korkmaz Yiğit ile karşılaşmasını anlattı. Taner'in evine devletten alacağını konuşmak için gittiğini ve burada Yiğit ile karşılaştığını söyleyen Karamehmet, Yiğit'in daha sonra odadan ayrıldığını kaydetti. Bir süre sonra yine ayrı gerekçe ile Taner'in evine gittiğini ve burada yine Yiğit'le karşılaştığını anlatan Karamehmet, şunları söyledi:

"Güneş Bey, Yiğit'e 'Devlet olarak biz kredi vermiyoruz. Özel banklardan alın' dedi. Bu görüşme Cumartesi yapıldı. Pazartesi günü Yiğit kredi başvurusunu yaptı. Ancak teminat göstermediği için başvuru reddedildi. Zeten Taner de Yiğit ayrıldıktan sonra bana 'Teminat almadan kredi verme' dedi".
Çakıcı'nın Türkbank ihalesiyle ilgili değil, Pamukbank'ın satışıyla ilgili olarak kendisini aradığını anlatan Karamehmet, "Telefonda Çakıcı olduğunu söyleyen biri Pamukbank'ı satıyor musun? diye sordu. Bunun üzerine Taner'i aradım. O da bana 'Merak etme bir şey olmaz' dedi" diye konuştu.
İşadamı Erdoğan Demirören, Yılmaz ve Taner ile hiçbir şekilde görüşmediğini söyledi. Türkbank ihalesine girmek istemediğini ama ihalenin şartnamesine baktıklarını ifade eden Demirören, ihale girmemesi konusunda Yılmaz'dan bir talimat gelmediğini kaydetti. Meclis Soruşturma Komisyonu'na verdiği ifadede Çakıcı ile yaptığı görüşmede ihaleye girmeyeceğini söylediğini hatırlatılması üzerine Demirören, "Mali tahliller ile bu işin bizi aştığını gördük ve dosyanın okunması dışında bir şey yapmadık" dedi.

Reklam
Reklam

İşadamı Arslan Tekinönel ise Türkbank ihalenin şartnamesine baktıklarını ama ihaleye girmediklerini söyledi. Bu konuda herhangi bir tehdit almadığını da söyleyen Tekinönel, Genç TV konusunda da açıklamalarda bulundu. Genç TV'nin değil, frekansının satışının söz konusu olduğunu, Genç TV'nin isim hakkının halen kendilerinde bulunduğunu anlatan Tekinönel, Cefi Kamhi'nin TV'de herhangi bir hissesi bulunmadığını ifade etti. Tekinönel, Kamuran Çörtük'ün TV almak istemesine ilişkin olarak da,

"Bizim bu konuda bilgimiz yoktu" açıklamasında bulundu.

Tanıkların dinlenmesinin ardından Mahkeme Başkanı Mustafa Bumin, Eyüp Aşık ve Fikri Sağlar'ın da tanık olarak dinlenilmesine karar vererek, duruşmayı 17 Mayıs 2005 tarihine ertelendi.