Yoksulluk, yolsuzluk ve stres ilişkisi

ADANA (İHA) - Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus Emre Evlice, bir yanda kaliteli bir yaşam arzu eden, ancak öbür yanda bu yaşama ulaşma umudunu yitirme ikilemi içinde bulunan insanların stres ve bunalıma sürüklendiğini bildirdi.

Prof. Dr. Evlice, insan yaşamının sürebilmesi için, fizyolojik ve psikolojik süreçlerin belli bir dengede tutulması gerektiğini, bu dengenin fizyolojik ya da psikososyal olarak bozulmasının, kişinin uyum ve işlev düzeyini önemli ölçüde etkilediğini söyledi.
İnsanın varoluşunu ve gelişimini sürdürebilmesi için fizyolojik ve psikososyal temel ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini belirten Evlice, beslenme ve barınma sorunlarını çözememiş bir insan için sevginin önemli olamayacağına dikkat çekti.

Reklam
Reklam

"SİSTEM RÜŞVET VE YOLSUZLUĞA TEŞVİK EDİYOR" Prof. Evlice, geri kalmış toplumların, yoksul ve eğitimsiz bireylerin, kim daha çok tüketiyorsa onun daha mutlu olduğuna inandırıldığını ifade etti. Türkiye'de nüfusun yüzde 58'inin yoksulluk sınırında, yüzde 32'sinin yoksulluk sınırının altında yaşadığını kaydeden Prof. Evlice "Toplanan vergilerin yüzde 36'sı yolsuzluklara gidiyor. Buna dünya sıralamasında 5. olan gelir dağılımındaki bozukluğu da ekleyince Türkiye'yi 21. yüzyılda çok zor günlerin beklediği ortadadır" dedi.

Türkiye'de, insanların beslenme, barınma ve korunma gibi en temel gereksinimlerini karşılamakta bile zorlandıklarını ve böyle bireylerden oluşan bir toplumda doğal olarak sevgisizlik ve mutsuzluğun ağır basacağına dikkat çeken Evlice, "Gereksinimlerini karşılamakta güçlük çeken insanlarda stres ortaya çıkacaktır. Stresin bir başka nedeni ise kişinin amaçlarına ulaşma umudunu tümden yitirmesidir. Kimi zaman insan, strese yol açan bu üç durumu aynı anda yaşayabilir. Rüşvet alıp almama ikilemi yaşayan yoksul ve namuslu bir memurun ya da işçinin durumu buna örnektir" diye konuştu.

Reklam
Reklam

"STRES VE ŞİDDET EĞİLİMİ" Prof. Dr. Yunus Emre Evlice, insanların bir yandan daha kaliteli bir yaşamın özlemini duyarken, öbür yandan böyle bir yaşam düzeyine ulaşma umudunun yitirilmesi ikilemini yaşadığını belirterek, bu ikilem yüzünden ortaya çıkan stresin insanda öfke ve kızgınlık duygusu oluşturduğunu, sürekli stres altında olan insanlarda da giderek düşmanca duyguların gelişip, şiddet ve saldırganlık görüldüğünü ifade etti.

Küreselleşmenin rüzgarıyla yükselen değerlerin insanları güç, para ve saygınlık kazanma yarışına ittiğini, bu amaçların nevrotik kişilerde abartılı biçimde ortaya çıktığını belirten Prof. Evlice, şöyle devam etti: "Nevrotik kişilerde temelde yatan çaresizlik duygusu güçlü olmakla, küçük düşme korkusu saygınlık kazanmakla ve yoksunluk duygusu da çok para kazanmakla ödünlenir. Bu kişiler sahip oldukları para, güç ve saygınlıkla diğerleri üzerinde egemenlik kurma, onları küçük düşürme ve yoksun bırakma gibi davranışlar gösterirler. Bir toplumda örnek alınacak model sayısı ne kadar çoksa bireylerin sağlıklı gelişme şansı o kadar yüksektir".

Reklam
Reklam

"NELER YAPILMALI?" Prof. Dr. Evlice, Türkiye'de yoksulluk, yolsuzluk ve bağlantılı sağlık sorunlarının aşılabilmesi için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı: "Toplumun çıkarlarını bireysel çıkarlarının önüne koyan, yoksul ve umutlarını yitirmiş bir toplumda mutlu bir yaşamın sürülemeyeceğine inanan, yaptıkları kadar yapmadıklarından da sorumlu olduğunu bilen, erdemli yurttaşlar yetiştirmeliyiz. Ülkeyi yönetenler tutum ve davranışlarıyla topluma örnek olmalılar. Hakkında yolsuzluk ya da görevi kötüye kullanma savları ortaya atılan her kim olursa olsun derhal görevini bırakmalı, denetimden gocunmamalı, gerekirse yargı önünde hesap vermelidir. Bireyin ve toplumun yararına olmayan hiçbir şey devletin de yararına olamaz, o halde devlet olabildiğince saydam olmalı, gerçekler kamuoyundan gizlenmemelidir. Ulusun iradesini yansıtan Meclisin üzerindeki bütün ipotekler, zaman yitirilmeden, kaldırılmalıdır. Meclis, özgür iradesiyle, demokrasinin işlemesini engelleyen 82 Anayasasını değiştirmeli ve geniş halk kitlelerinin yararını gözeten ulusal politikalar üretmelidir".

Reklam
Reklam