Peleolitik ya da Yontma Taş Devri'nin en bilinir özelliği bu dönemde taşların yontularak kullanılması ve çeşitli araç gereçler elde edilmesidir. Bir geçiş süreci olarak da bilinen Yontma Taş Devri'nde taşlardan keskin araçlar yapılmış ve bu araçlar diğer insanlardan ve yabani hayvanlardan korunmak için kullanılmıştır. Ayrıca bu dönemde taşlardan yapılan araçların avlanmak için de kullanıldığı bilinmektedir.
Taş Devri, insanlığın yaşamış olduğu en uzun dönem olarak bilinmektedir. İlk insandan itibaren başlar ve dünya tarihinin en eski dönemidir. Bu dönemde ilkler görülmeye başlanır. Yontma Taş Devri'nde en önemli buluş ateşin bulunmasıdır. Bir diğer önemli durum ise bu dönemde insanlar, ölülerini gömmeye başlamıştır. Arkeolojik kazılar göz önünde bulundurulduğunda yine bu dönemde köpeklerin evcilleştirilmeye başladığını görürüz. Buzulların da erimeye başladığı dönem olan Yontma Taş Devri'nde Orta Taş Devri'ne baktığımızda Antalya-Beldibi Mağarası, Göller Yöresi-Bardiz, Samsun-Tekke Köy civarlarında arkeolojik örneklere rastlarız.
Orta Taş Devri ya da diğer adı ile Yontma Taş Devri kalıntıları Türkiye’de Samsun ve Antalya’da, Beldibi Mağarası, Göller Yöresi Bardiz, Ankara Macunköy,Tekkeköy gibi yerlerde bulunmuştur. Dünya’da ise Güney Tacikistan’daki Kuldara Bölgesi’nde bu döneme ait kalıntılar çıkartılmıştır. Yontma Taş Devri özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
Taş Devri olarak genel bir isimle adlandırılan devir farklı dönemlere ayrılmış ve farklı isimlerle sınıflandırılarak incelenmiştir. Bu durumun nedeni her bir dönemi birbirinden ayıran belirgin farkların bulunmasıdır. Cilalı Taş Devri'ni Yontma Taş Devri'nden ayıran özelliklerinden bazıları şunlardır:
İnsanlar bu çağda avcılık ve toplayıcılık yaparak yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Mağaralarda, kaya oyuklarında, kaya altlarında bulunan sığınak tarzı yerlerde barınmışlardır. Açık havada, bazı malzemeler kullanarak kendilerinin yaptığı barınaklarda yaşayan insanların da olduğu saptanmıştır. Yontma Taş Devri’nde insanlar mağaralarda, kaya oyukları ya da benzeri yerlerde yaşamış olsalar da bu dönemde tam olarak yerleşik hayata geçilmemiştir. Bu tür yerlere sığınmalarının nedeni soğuktan ya da vahşi hayvan saldırılarından korunmak olmuştur.