Yüksekdağ: Savaş hiç ama hiç meşru değil

HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, kadın milletvekilleri ve çeşitli kadın kurumları temsilcilerinin katılımıyla HDP genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, PYD'ye karşı yürütülen savaşın meşru olmadığını belirterek, "Üstelik bu savaş meşru olmayan bir hükümet tarafından ilan edilmişse bu savaş dayatmasını kabul etmemizi, bu savaş ve saldırı politikalarına boyun eğmemizi hiç kimse bizden beklemesin" dedi.

Bugün kadınlar olarak karanlığa karşı barış iradesini güçlendirmek ve büyük barış koalisyonu çağrısı yapmak için bir araya geldiklerini söyleyen Yüksekdağ, "Savaş meşru değildir. PYD'ye karşı yürütülen hiç ama hiç meşru değildir. üstelik bu savaş meşru olmayan bir hükümet tarafından ilan edilmişse bu savaş dayatmasını kabul etmemizi bu savaş ve saldırı politikalarına boyun eğmemizi hiç kimse bizden beklemesin. Geçici hükümete ve geçici başbakana bir kere daha bunu söylemek istiyorum. Bugün sizin üstlenmediğiniz sorumluluğu Halkların Demokratik Partisi tek başına üstlenmek zorunda kalacaktır. Her iki taraftan da silah bırakması çağrısını müzakere sürecine dönülmesi çağrısını birilerinin yapması gerek. Sizin gözünüz kararmış olabilir. Siz bu sorumluluğu kendinizde asla ama asla görmüyor olabilirsiniz. Ama bizler bu ülkenin evlatlarını hırslarınıza heba etmenize izin vermeyeceğiz. Askeriyle, polisiyle, gerillasıyla genciyle bugün Türkiye toplumunun hiçbir kesimi kendisini güvende hissetmiyorsa eğer bunun sorumlusu bu gayrı meşru iktidardır" dedi.

Reklam
Reklam

-"AKP VE MHP'NİN OLUŞTURDUĞU BİR SAVAŞ KOALİSYONU VAR"-

Bugün tüm Türkiye halklarının karşısında bugün bir savaş koalisyonu olduğunu savunan Yüksekdağ, "Bu bir sarayın başlattığı ve saray için başlatılan bir savaşa bütün Türkiye'nin evlatlarının kurban olması isteniyor. AKP ve MHP'nin oluşturduğu sarayın başkomutanlığında ve kumandasında oluşturulan bir savaş koalisyonu var. Bütün Türkiye halklarını kadınları gençleri bir karanlığa sürüklemeye çalışıyorlar. Bu karanlık dönemlerde ışığın sökmesi için birilerinin meşale yakması gerekiyor. işte bugün kadınlar bu savaş karanlığına karşı bu meşaleyi yakabilecek en önemli güçtür. Asker annelerinin de öldürülen polis ailelerini de gerilla ailelerinin de ülkenin bütün evlatları için barış demesinin ve savaş karanlığına hayır demesinin zamanıdır. Geride bıraktığımız bütün bir dönem boyunca barışta ısrarcı olduk" dedi.

-"BU YOL TÜRKİYE İÇİN MECBURİ BİR YOL DEĞİLDİR"-

"Bu yol Türkiye için mecburi bir yol değildir" diyen Yüksekdağ şöyle devam etti:

"Barış için ve çözüm için 7 Haziran seçimlerinin ardından çok önemli bir yol açılmıştır. Türkiye için şans teşkil eden bir döneme girilmiştir. Ama bu süreç başkan olamayan Cumhurbaşkanı ve onun etrafında kümelenmiş hizaya dizilmiş AKP tarafından bir çıkmaza sürüklenmiştir. 7 Hazirandaki süreç içerisinde gereke de öncesinde siyasi iktidar barış koalisyonu karşısında savaşta gerilimde ve çatışmada ısrarcı olduğunu defalarca yürütmüştür. Daha önce AKP hükümetinin IŞİD'le geliştirdiği iş birliğinin ne kadar acımasız ne kadar karanlık sonuçlar doğurabileceğini defalarca söyledik. Çünkü Suruç katliamı çok açık bir şekilde sadece IŞİD'in gerçekleştirdiği bir katliam değildir. bu katliamın tetikçisi IŞİD olabilir ama IŞİD'in böyle bir katliama yönelmesine neden olan destekleyen ve palazlandıran bu siyasiler görsek bile söylemememiz için defalarca tehdit etti."

Reklam
Reklam

-"ONLARIN SİYASİ SEFALETİ KADINLARIN KARŞISINDA ACİZLİĞİNİN İFADESİDİR"-

Bugün iki tarafın da silah ve savaş enstrümanlarını bir tarafa bırakılıp barış dilini geliştirmesi gerektiğini söyleyen Yüksekdağ, şunları da kaydetti:

"Bugün bu ağır ve gerilim siyaseti içerisinde bütün mücadele dinamikleriyle her zamankinden daha fazla omuz omuza yürümenin zamanıdır. Ben inanıyorum ki kadın örgütleri de bunun öncülüğünü yapacaklar. Bundan sonra da kadınlar olarak susmayacağız. Kadınların korkacağı hiçbir şey yok. Kadınlar bir can taşımanın bir canı bilmenin en önemli öznesidir. Dün bana susturun şu çirkefi dediler. Bugün Nursel hanıma bir kadın olarak sen sus dediler. Ama bizlere bunları çok söylediler. Bizim sözlerimizin karşısında çok çaresiz kaldılar. Onların siyasi sefaleti kadınların karşısında acizliğinin ifadesidir. Daha çok aciz kalacaksınız. Çünkü biz susmayacağız" ifadelerini kullandı. (ANKA)

Anahtar Kelimeler: