Yusra Mardini: Suriye'den yüzerek kaçtı, Rio'da yüzmeye gidiyor

Yusra Mardini, bir olimpik yüzücü, sabah antremanının bir buçuk saatlik kısmında, kafasında dengelediği sarı plastik oyuncak ördeği ile havuzda kelebek stili antrenmanı yapıyordu.

Suzi Erit / Mynet Haber

Diğer genç yüzücülerle aynı kulvarı paylaşırken, 18 yaşındaki Mardini kendi yerini koruyordu. Ortaya atlayarak,zaman zaman plastik ördeğini (dengeli yüzüş için kullanılır) şnorkel ya da yüzücü tahtası ile değiştirmek için havuz kenarına geçerek.

Mardini Wasserfreunde Spandau 04 antreman merkezinde Ocak ayından beri alıştırma yapıyor, şehir merkezindeki en eski yüzme komplekslerinden biri. Havuz naziler tarafından 1936 Olimpiyatları için inşa edilmişti.

Rio oyunlarında Mardini’nin rutinindeki hiçbir şey alışılagelmiş değildi. Bir yıldan kısa bir süre önce Akdeniz’de kendi hayatı için boğuşurken Olimpiyatlar'a katılacak ilk mülteci takımında yer alacak.

Reklam
Reklam

Geçtiğimiz Ağustos ayında, Mardini ve kardeşi Sarah’ın savaşın yıktığı Suriye’den bir ay boyunca süren kaçışı başladı. Lübnan'da başlayan yolculuk Türkiye ve Yunanistan’a, Balkanlara ve son olarak ölümün pençesinden kurtularak Almanya’da bitti. Türkiye ve Yunanistan arasında bozulan sandalları o ve kız kardeşi (kendisi de yüzücü) denize atlayıp sandal ve üzerindeki diğer insanların kıyıya ulaşmasını sağladı.

Mardini’nin hikayesi Mart ayında uluslararası Olimpiyat Komitesi'nde mülteci takımına yüzücü aday olması ile gün yüzüne çıktı. Mülteci takımı herhangi bir vatandaşlığı olmayan sporcuların olimpiyatlara katılabilmeleri için oluşturulmuş bir topluluk. Alman medyasında kendisinden “örnek yeni yüz” olarak bahsedildi. Hikayesi mülteci krizinin ortasında moralleri yükseltti.

Mardini, resmi olarak Suriye, Güney Sudan, Kongo ve Etiyopyalı 9 sporcudan biri olarak açıklandı. Takım Olimpiyat bayrağı ve marşı altında yarışacak. Mardini 100 metre serbest yüzüş ve 100 metre kelebek stillerinde yarışacak.

Reklam
Reklam

Antreman merkezinde kafeteryadaki masaya pembe sırt çantasını koyarken “gerçekten çok güzel olacak” dedi.

Kardeşi ile yaşadığı apartmana bir grup gazetecinin gelmesi ile olimpiyat takımına seçildiğinin haberini birkaç hafta önce almış.

“Çünkü asla e-maillerimi kontrol etmiyorum” dedi.

Gazeteciler Suriye’den yüzücü arkadaşı olan Rami Anis’in de takıma seçildiklerini eklediğinde çok mutlu olduğunu söyledi.

Mardini Alman spor markası Arena’nın hediye ettiği kapişonlusunu giyindi ve saçlarını kuruttu, her bir kulağına 2 şer küpe taktı biri inci biri suni elmas.

Mardini telaşlı ve heyecanlı yüzüyor. Sürekli mesajlaşıyor. Başka bir deyiş ile kendisi normal bir genç kadın.

Damascus'un küçük bir şehri olan Daraya’da “Küçük bir çocukken hemen suyun içine koyulmuştum” dedi Mardini. Babası yüzme koçu, kendisini 3 yaşından ittibaren eğitmeye başlamış. Mardini Suriye Milli Takımı ile yarışlara katılmış ve Suriye Milli Olimpiyat Komistesi'nin desteğini almıştı.
13 yaşındayken 2011’de savaş başladı ve Mardini idealindeki hayatın değişmeye başladığını gördü. Mardini o günleri şu sözlerle anlatıyor:

Reklam
Reklam

“Birden bire istediğin yerlere gidemez olmuştuk ya da tam giderken annen arar ve ‘geri gel birşeyler oluyor burada”’

"Okullar günlerce tatil olur ya da birisi etrafa ateş açar ve koşman gerekirdi."

Arkadaşları ve sınıf arkadaşları arasında hayatın büyük kısmı normal devam ediyordu “Asla savaştan bahstmezdik” dedi. “Can sıkıcıydı! Başlangıçta, herkes bunun hakkında konuşurdu ama birkaç yıl sonra ‘tamam öleceksek ölelim ama bırak hayatımızı yaşayalım, arkadaşlarımı görmek istiyorum’”

‘Yeter Artık’

2012’de Mardini’nin aile evi Daraya katliamında yerlebir oldu, savaş başlangıcında olan yüzlerce sivilin katledildiği en büyük katliamdı bu. Herşey kötüleşmeye devam ediyordu. 2 sevdiği yüzücü arkadaşı öldürüldü, bir gün eğitim aldığı merkesin çatısında bomba patladı.

Reklam
Reklam

“Anneme ‘tamam yeter artık”’ dedim. O da “Tamam,güvenebileceğin birini bul seni buradan götürebilecek ve gidebilirsin”’m dedi.

12 Ağustos 2015'te Mardini ve kız kardeşi, babasının iki kuzeni ve bir başka arkadaşları ile Suriye'den yola çıktı. Damascus’tan Beyrut’a, Lübnan’a ve İstanbul'a uçtular. Yol boyunca birçok kaçakçı ve yaklaşık 30 mülteci ile beraber kaldılar.

Grup otobüs ile İzmir’e ve daha sonra deniz kenarı ormanlık alanda sandal ile Yunan adası Lesbos’a geçmeyi beklediler. Genç yüzücü bekledikleri günler yaşadıklarını şöyle anlatıyor.

“Sadece bizim olacağımızı sanıyorduk fakat hergün 4-5 otobüs dolusu insan gelmeye devam etti.”

“200,300 kişi vardı,herkes polisin denizden çekilmesini ve gideceğimiz anı bekliyordu.”

Geceleri helikopterler devriye geziyordu ama Türk yetkililer asla ormanlık alana girmiyordu.

“Polis kaçakçılardan korkuyordu çünkü silahlıydılar... Öte yandan kaçakçılar hiç korkmuyordu.”

Reklam
Reklam

4 gün sonra, Mardini ve kız kardeşi 18 diğer insan ile toplandılar. İçlerinde 6 yaşında bir erkek çocuğu da vardı. İlk denemelerinde sınır yetkilileri tarafından yakalandılar ve geri yollandılar. İkinci denemelerinde 20 dakika sonra motorları bozuldu ve sürüklendiler.

Sandaldaki 20 kişiden sadece Mardini kardeşler ve 2 genç adam yüzme biliyordu, 4’ü suya atladılar. Saat akşam 7'ydi ve gel-git denizi daha acımasız yapıyordu.

“Herkes dua ediyordu” dedi. Türk ve Yunan polisine sesleniyorduk; “Lütfen, lütfen bize yardım edin. Çocuklarımız var! Boğuluyoruz!” karşılık olarak sadece “arkanızı dönün ve gidin” diyorlardı.

“Tek düşündüğüm,ben bir yüzücüyüm sonum suda boğulmak mı olacak?” dedi.

Ama olumlu tutumunu değiştirmemekte kararlıydı, bu sadece kendi için değildi.

“Ufak oğlan korku dolu gözlerle bana bakıyordu” dedi “ben de ona komik yüzler yapıyordum.”

Reklam
Reklam

Uzun Bekleyiş

Sonunda kayık Lesbos kıyısına vurdu,ama yolculuk daha yeni başlıyordu.Gruptaki insanlarla günlerce yürüyorlardı,açık alanlarda ve kiliselerde uyuyorlardı.Paraları olmalarına karşın taksiler ve restorantlar sıkça onlara servis yapmayı red ediyorlardı.

“Ama iyi insanlar da vardı” dedi. “Vardığımda,ayakkabılarım yoktu,ufak bir yunan kızı –sanırım aynı yaştayız- bizi gördüğünde arabayı kenara çektirip ayakkabılarını bana verdi.”

Kız kardeşler kaçakçılar ile beraber yürüyerek ve otobüs ile Yunanistan’dan Makedonya’ya oradan Sırbistan'a ve Macaristan'a seyahat ettiler. Sırp yetkililer Eylül’de ana tren istasyonunu mültecilere kapattıklarında oradaydılar. Birçoğu, Mardini kardeşler de dahil tren biletlerine Euro harcamak zorunda kaldılar. Sonrasında biletleri kullanmaları da engellenen yüzlerce mülteci tren istasyonunun dışında protesto yaptılar.

Reklam
Reklam

“Sadece izliyordum” dedi Mardini. “Neredeyim? Diyordum.Beni hapise atarlarsa ne olacaktı?”

Sonunda Macaristan'dan çıkmayı başardılar, Avusturya’dan Almanya Berlin’de mülteci kampınfaki çadıra 6 başka mülteci adam ile yerleştiler.

“Mutluydum! Hiçbir problemim yoktu. Almanyada'ydım, kardeşimleydim ve bu yeterliydi”

Mardini kardeşler ilk Almaya'da geçirecekleri ilk kış sığınacakları yer evraklarını almak için uzun kuyruklarda, dondurucu soğukta 8’er saat bekleyip ertesi gün tekrar gelmelerini söylemeleri için çok fazla zaman geçirdiler.

“Lageso’da, yolculuk boyunca ağladığımdan çok daha fazla ağladım” dedi Mardini.

Başlarda, suya geri dönmek aklındaki son şeydi. Fakat birkaç hafta geçtikten sonra, özellikle bir rakibinin Asya’da yarış kazandığını duyduğunda fikri değişti.

Annesine “Ah, orada olmalıydım, ondan çok daha iyiyim ben” dedi.

Mülteci kampında kendine birçok kez yardım eden Mısırlı tercüman, yakınlardaki Wasserfreunde Spandau kulübünün uzun süredir antrenörlüğünü yapan Sven Spannekrebs ile iletişime geçmesini ve onun için deneme yüzüşü ayarlamasını sağladı. Mardininin yüzüşünü gördüklerinde Spannekrebs etkinlendiğini söyledi.

Reklam
Reklam

Spannekrebs Mardini'nin temelinin çok sağlam olduğunu söyledi, sabah yüzme antramanından sonra kendisi de kafeteryada bize katıldı ve “2 yıl idmansızlıktan sonra vücudu o kadar iyi durumda değildi” dedi.

“O kadar kötü değildim!” dedi Mardini, elindeki çatal bıçağı masaya düşürerek. Antrenörünün attığı bakıştan sonra Mardini kendiyle yüzleşip “Tamam 25 gün Mcdonald’s ve Burger King yemekten” dedi.

Eğitim Bursu

Mardini'nin antrenmanlarının başlamasından kısa bir süre sonra, Spannekrebs 2020 Tokyo olimpiyatlarına katılabileceğine ikna olmuştu. Ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin mülteci takımı kurabileceğini öğrendiklerinde antrenörü ve Mardini Olimpiyat hayallerinin çok daha yakında olduğunun farkına vardılar. Ocak ayında komite kendisine eğitim bursu sağladığını bildirdi ve Spannekrebs günlük rutinine başlattı. Günde 2’şer 2 saat su içi idman ve 4 saat aerobik idmanını, okula da gidebileceği şekilde ayarladılar.

“Gerçekten çok iyi bir atlet” dedi antrenörü.

Mardini'nin Rio'da madalyaya ulaşması imkansız. Genç yüzücünün 100 metre kelebek stilinde en iyi süresi 1 dakika 8 saniye, 100 metre serbest stilde ise 1 dakika 2 saniye. Bu dereceler resmi olimpik barajın 9 ve 11 saniye gerisinde.

Mardini “en iyi kişisel derecemi yüzmek istiyorum” dedi.

Mardini burs parasının bir kısmını kardeşi ile yaşayabileceği, eğitim merkezinden çok uzak olmayan bir ev tutmak için kullandı. Ebeveynleri ve iki küçük kız kardeşi de Berlin’de onlara katıldı ve tüm aile geçici süreliğine kalacakları yeri ayarladı.

A photo posted by TeamRefugees (@teamrefugees) on

Mardini Facebook hayran sayfasından ilham verici yazıları Arapça ve İngilizce yayınlıyor. Rio’da hayran olduğu atletler ile tanışmayı dört gözle beklediğini belirtiyor; özellikle çocukluk idolü Michael Phelps ile... Mardini kazandığı bu ilgiyi diğer mültecilere yardım etmek için kullanmak istediğini söylüyor. Ve bir gün Suriye’ye dönüp hikayesini oradaki insanlara aktarmak istediğini...

“Tabii ki de herşeyi hatırlayacağım” dedi “Asla unutmayacağım. Ama bu beni her zaman daha çok şey yapmaya iten şey olacak”

Ve ekledi “Köşede ağlamak... bu kesinlikle ben değilim.”

_Kaynak: She Swam to Escape Syria. Now She’ll Swim in Rio._