Yüz estetiğinde devrim

Dünyada birçok büyük hastanenin kadavradan yüz nakli yapmak için hazırlık içinde olduğunu söyleyen İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Topalan, hedeflerinin hastanın kendi vücudundan elde edilecek dokularla bütün yüzü değiştirmek olduğunu belirtti.

Hastanın kendi vücudundan elde edilecek dokularla yüzünü değiştirme projesinin Türk araştırmacıların çalışmalara başlamasıyla ortaya çıktığını ifade eden Doç. Dr. Topalan, "Türk araştırmacıları ilk adımda, yanıklı ve tümörlü hastalarda bütün alın, yanak, çene ve yüzün yarısının benzer şekilde değiştirilmesine çalışmış ve başarmıştı. Biz de şimdi tüm yüzü hastanın kendi dokusundan değiştirmeye çalışıyoruz. Mikro cerrahi yöntemlerini kullanarak geliştirmeye çalıştığımız bu doku, nakledilen yüze benzeyecek. Hastanın toplum içine çıkacak hale gelmesini planladığımız doku çok ince ve iyi bir kan dolaşımının yanı sıra yüz mimiklerine de izin verecek. Bu çalışma, bir kadavranın yüzünü nakletme çalışması değil, bunu iyi bilmeliyiz. Kadavradan yüz nakli çalışmasını yapmak için dünyada birçok büyük hastane çalışmalarda bulunuyor. Bizim çalışmamız, hastanın kendi vücudundan elde edilecek dokularla bütün yüzü değiştirmeye yöneliktir. Birçok plastik cerrahi dalının biraraya getirilmiş hali oluyor. Ortaya çıkan sonuçla uygulama gelişmeye açık. Bu çalışmada en büyük kazanım, yüzün hareketlerine izin verebilecek deriyi oraya kazandırmak. Aksi takdirde yüz rengi tutmaz, yüzün hareketlerini kazandıramazsak maske yüzden farkı olmayacaktır" dedi.

Reklam
Reklam

Taşınan dokunun çocuklar için çok önemli olacağına vurgu yapan Topalan, "Kadavradan nakil yapıldığı zaman sürekli aynı yüz olacak, zamanla çocuklar da gerginleşecek. Biz çocuktan (hastadan) doku aldığımız zaman bu da onunla birlikte büyüyecek ve yüz şeklini alacak. Bunun çok önemli bir durum olduğuna inanıyorum. Orijinali yanmış veya kaybedilmiş bir dokunun yerine hiçbir zaman aynısını koyma şansımız yok. Biz, mağdur insanlarımızın yüzünde çok az iz bırakarak, makyajla kapatılacak bir hale getirmek, onarım veya benzerini yapmaya çalışıyoruz. Çok mağdur durumda olan insanlarımızı topluma tekrar kazandırmalıyız. Çalışmalarımızda ilk seansla ikinci seans arasında 2-3 ay oluyor. Daha sonraki dönemlerde uyum ve düzeltme ameliyatları sürüyor. Yaklaşık 5-6 yıldır bunun üzerinde çalışıyorum ve şu anda bu şekilde 30'a yakın hastam var, tedavileri devam ediyor" şeklinde konuştu.

Hastanın kendi dokusundan nakil çalışmasını Türk araştırmacıları olarak kendilerinin başlattığını ifade eden Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Rıza Özbek de, "İnsanın en önemli organı yüz. Birbirimize baktığımız zaman ilk olarak gözlerimizi ve etrafında bulunan yüzü görüyoruz. İlk intiba, ilk görüş birbirimiz hakkında fikir edinmemizi sağlıyor. Yüz estetiğinde dünyada yıllardır araştırmalar, çalışmalar var. Kadavradan yüz nakli için sayılı hastaneler çalışmalar yapıyor. Bu çalışmalar teknik olarak mümkün; ama pratikte yapılamıyor. Bunun nedeni ise bir insanın dokusunu başka bir insan bünyesi kabul etmiyor. Dokunak yerlerinde bulunan 'red filemenleri' buna engel oluyor. Aynı zamanda yüz derisi karaciğer veya böbrek gibi tek bir organ değil. Yüz derisinde damarlar, sinirler, kıllar gibi birçok şey var. Bunların hepsinin kabul edilebilir özellikleri farklı olduğu için en büyük problem burada çıkıyor. Ben ve ekibimin 1986 yılında başlayan 'hastanın kendi dokusundan nakil' çalışması 1990 yılında dünyanın birçok ülkesinde duyuldu. Bunun üzerine ABD tarafından bize teklif geldi ve bu çalışmalarımızı orada geliştirdik. Biz hastanın kendisinden aldığımız dokuyla yüzün yarısını, alnın tamamını veya çene kısmının naklini yapıyorduk. Yüzün tamamının hastanın kendisinden alınan dokuyla yapılması bizim çalışmalarımızın ilerletilmesiyle ortaya konulmuştur ve tamamen Türk doktorlarının ürünüdür" dedi.

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: