Yüz estetiğinde doğru bilinen 10 yanlış!

Estetik ve güzellik söz konusu olduğunda yüz bölgemize yapılan uygulamaların ilk sıralarda yer aldığı görülüyor. Ama bu konulardaki farklı bilgiler, kafaların karışmasına, soru işaretlerinin doğmasına yol açıyor. Zira estetik yüz cerrahisinde hurafe olarak kabul edilen yanlış bilgiler ve bilgilendirilmeler istek, beklenti ve sonuçları bambaşka noktaya taşıyabiliyor.

Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Küçükçelebi, plastik ve estetik cerrahinin çok önemli bir alan olduğunu ve doğru ellerde yapılmayan işlemlerin komplikasyon ve istenmeyen sonuçları da beraberinde getirebileceğine işaret ediyor. Aynı zamanda yüz estetiği yaptıracak kişilerin de gerçekçi beklentiler içinde olması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Ahmet Küçükçelebi, yüz estetiği konusundaki hurafelere yani doğru zannedilen yanlışlara dikkat çekiyor.

Reklam
Reklam

Kozmetik - estetik ve plastik cerrahi aynı şeydir.

Benzer yanları olmakla birlikte her iki uygulama birbirinden farklılaşıyor. Kozmetik ya da estetik cerrahi, yüz ve vücut görünümünü daha iyi, daha güzel hale getirebilmek amacıyla cerrahi ve tıbbi tekniklerin uygulandığı bir tıp alanı olarak tanımlanıyor. Vücutta uygulandığı bölgelerde de genelde fonksiyon bozukluğu bulunmuyor. Ayın zamanda amaç güzelleşmek olduğu için de kişinin isteğine bağlı olarak yapılıyor. Plastik cerrahide ise, fonksiyonu ve görünümü doğal olmaktan çıkmış alanların, görünümle birlikte esas olarak fonksiyonunu düzeltmek amaçlanıyor. Klasik olarak estetik cerrahi plastik cerrahinin özel ve isteğe bağlı yapılan bir alanı olarak kabul ediliyor.

Yüz estetiği sonrasında doğal olmayan bir görünüm elde edilir.

Tüm estetik girişimlerde doğal bir sonuca ulaşabilmek amaçlanıyor. Bunu sağlayabilmek için, estetik cerrahın hastanın anatomisi, eski görünümü ve isteklerini bir denge içinde değerlendirerek doğal bir sonuç alması gerekiyor. Çoğu zaman da bu amaca ulaşılıyor. Doğal olmayan sonuçlar ise, genellikle iyi planlama yapılmayan ya da iyi opere edilmeyen kişilerde ya da hasta ile cerrahın istek ve estetik kaygılarının doğal sınırları zorlaması durumunda ortaya çıkıyor.

Reklam
Reklam

Genellikle kozmetik amacıyla yapılan bir işlemdir.

Estetik operasyonları plastik operasyonlardan farklı kılan en önemli sebep, estetik operasyonların isteğe bağlı yapılması ve estetik kaygının ön planda olması. Plastik cerrahi için rekonstrüktif ve fonksiyonel nedenler daha ağır basıyor. Ancak her ikisinde de ortak amaç, yapılan operasyonda fonksiyon bozukluğuna neden olmamak ve doğal bir estetik anlayışın hakimiyetini sağlamak olarak belirleniyor.

Yüz cerrahisi ile yepyeni bir yüz oluşturulabilir.

Estetik cerrahi ile yapılacak yüzün biyolojik yaşı, iyileşme kapasitesi belli olduğu için yeni bir yüz yaratılmıyor. Sadece daha genç görünümlü bir yüz ortaya çıkabiliyor.

“Yeni yüzümle hayatımdaki sorunları da giderebileceğim.”

Hayatımızda karşılaştığımız bazı sorunların estetik cerrahi yaptırarak çözülebileceğini düşünmenin sık yapılan bir yanlış olduğunu anlatan Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Küçükçelebi, “Sorunların birçok sebebi ve psikodinamiği vardır. Bunları sadece dış görünüme bağlamak çoğunlukla geçerli değildir. Bu beklenti ile yapılan operasyonlar, sonuç iyi olsa da, sorunları çözmede hayal kırıklığı yaratabiliyor. Sağlıklı ve mantıklı bir kişi olarak estetik cerrahiyi sorun giderici olmaktan ziyade, kendimize verebileceğimiz güzel bir hediye olarak görmemiz çok daha fazla yarar sağlayacaktır” diye konuşuyor.

Reklam
Reklam

Yüz estetiğinde kesi izi kalmaz.

Her cerrahi müdahale sonucu yara iyileşmesinde yara izi oluşması biyolojik doğal bir sonuç olarak gösteriliyor. Dolayısıyla estetik yüz cerrahisinde de kesi izi kalabiliyor. Ancak izin nasıl olacağını çoğu kez yüz de yüz tahmin etmek mümkün olamıyor. Estetik cerrah en az iz oluşması için, cerrahi planının yapılmasının ardından operasyon sonucunda hastayı takip ederek izin olgunlaşması sürecinde gerekli önlemleri alıyor.

Sadece belli bir yaşa kadar yapılabilir, 65 yaş üstü yapılamaz.

Plastik ve estetik amaçlı operasyonlar kişinin sağlığı elverdiği ölçüde her yaşta yapılabiliyor. Genelde estetik operasyonlar için ameliyat edilecek bölgenin anatomik gelişiminin tamamlanması bekleniyor. Ancak reşit olmamış kişilerde öncelikle ebeveynlerle konuşuluyor. Gelişimi ve fonksiyonu engelleyecek problemlerin çözümü için bazı rekonstrüktif operasyonlar ise her yaşta yapılabiliyor. Sonuç olarak, psikolojik rahatsızlık nedeni veya yaştan dolayı kendi kararını sağlıklı bir şekilde alamayan ve 65 yaş üstü için sağlıklı olmayan kişiler haricinde herkese uygulanabiliyor.

Reklam
Reklam

Kalıcıdır ve yaşlanmanın önüne geçmeyi sağlar.

Estetik yüz operasyonları kesinlikle biyolojik yaşlanmanın önüne geçilmesini sağlamıyor. Sadece bizi daha dinlenmiş, daha gençleşmiş olarak gösteriyor. Ancak iyi yapılmış bir estetik operasyon ile alınan sonuçlar ömür boyu etkili olabiliyor. Yani daha genç ve dinlenmiş bir görünümle biyolojik yaşı geriden takip ederek yaşlanmak mümkün olabiliyor.

Çok acı verir ve bu nedenle ameliyat sonrası çok zor geçer.

Estetik operasyon sonrasının ağrılı geçeceği korkusu, birçok kişinin en çok endişe ettiği konuların başında geliyor. Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Küçükçelebi, “Ancak, cerrahi tekniklerdeki yenilikler, teknolojik alandaki gelişmelerle birlikte ciddi ve rahatsızlık boyutundaki ağrı veya sıkıntılar, yerini daha az ağrılı, konforlu bir operasyon sonrası sürecine bırakmış durumda” diyor. Burada her hastanın psikolojik yapısı, beklentisi, algıları ve vücut reaksiyonları farklı olduğu için rahatsızlık ve ağrının boyutu da kişiye göre değişkenlik gösterebiliyor.

Reklam
Reklam

Plastik cerrahi çok riskli bir işlemdir.

Diğer cerrahi branş operasyonlarında olduğu gibi estetik cerrahide de bazı risklerin olduğu bilinen bir gerçek. Bunlar basit ve geçici olabildiği gibi istenmeyen ve doğal olmayan görünümler, skar oluşumu, hatta ölümle sonuçlanabilen ciddi komplikasyonlar da olabiliyor. Ancak, iyi bir değerlendirme ve dikkatli bir zamanlama ve planlama ile bu riskleri minimize etmek mümkün olabiliyor. Üstelik cerrahi öncesi ve sırasında kullanılan teknolojiler de risklerin kontrol edilebilir seviyeye ulaşmasını sağlıyor.