Yüzlerce yıldır Anadolu insanına korku saran bir şehir efsanesi: Cazu karısı

Anadolu’nun pek çok bölgesinde halk arasında anlatılan korkunç hikayeler yaygındır. Genellikle kadınların çocuklarını kaçırdığına dair rivayetler konuşulur. Bu anlatılanlar elbette ki birçok noktada birbirlerine benzerler. Bunlardan biri olan cazu karısı hikayesini daha önce hiç duydunuz mu?

Korkunç hikayeler, efsanevi yaratıklar ve şehir söylentileri tüyler ürperten olaylara neden olmuştur. Anadolu’nun farklı yörelerinde korku dolu hikayeler anlatmak adeta bir gelenek haline gelmiştir. Özellikle kadınların küçük çocukları kaçırmasıyla ilgili pek çok hikaye anlatılır. Bu hikayelerin karakterleri farklı yörelerde farklı isimler alabilirler. Kimi zaman konularda değişiklik olabilir. Ancak hikayenin mantığı temelde aynıdır. Gerçekliği tartışmalı olan bu hikayeler her şeye rağmen dilden dile, kuşaktan kuşağa aktarılır. Bunlardan biri ise “cazu karısı” ya da diğer adıyla “cazı karısı” hikayesidir. Bu tanım aslında büyüyle olağandışı işler yapan cadı kelimesinden türetilmiştir.

Reklam
Reklam

Cazu karı hikayesi, aslında Sivas’ın bir köyünde geçen esrarengiz bir olaya dayanır. Bu hikayenin gerçek bir olay mı yoksa şehir efsanesi haline gelen bir durum mu olduğu net bir şekilde bilinmez. Hikayeye göre cazu karısı genç bir adamla evlenen bir kadındır. Yıllar içerisinde bu evliliğinden bir çocuğu olur ve çift boşanır. Adam bunun üzerine başka bir kadınla evlenir ve bu evliliğinden bir çocuğu daha olur. Ancak çocuğunu kaybeder ve eşi yas tutmaya başlar. Adam ise iş için şehir dışına gider. Bu yüzden kadın çoğunlukla tek başına kalır. Ölen bebeğin mezarını köydeki diğer kişiler bilmez. Yaslı kadın ise kimsenin bilmediği bu yerde bebeğini sayıklar durur.

Köye iki kadın ve iki erkek olmak üzere dört yabancı gelir. Fakat kimse onların yüzünü tanıyamaz. Meraklı köy halkı bu esnada çocuğunu kaybeden kadının evini gözetlemeye başlar. Köylüler evden Arapça sesler yükseldiğini ve ışıkların yandığını görürler. Sonuç olarak kadının bir gecede 8-9 yaşlarında bir çocuk sahibi olduğuna şahit olurlar. Doğak olarak buna bir türlü anlam veremezler. Daha sonra kadın bu çocuğu da alıp ortadan kaybolur. Ancak sonradan bazı köylüler, kadını ilk ölen çocuğunun mezarında 15 tane çıplak erkek çocukla birlikte görürler. Söylentiye göre kadın, mezarı korumak için sürekli orada görünüyordur ve mezarın başına gelen kişilere de musallat oluyordur. İnsanlar zaman içerisinde kadını gördükleri yerin adını “cazu karısı çukuru” olarak anarlar.

Reklam
Reklam

Buna benzer bir hikaye Doğu Karadeniz’de “cazi karısı” ismiyle geçiyor. Bu hikayeye göre cazi karısı, Ayşe isminde ağaçtan elma toplayan bir kızı kandırıyor. Daha sonra eve götürüp kendi kızı Fadime’ye “Ayşe’yi kazana at, pişir ve dolaba koy. Gelince birlikte yeriz” deyip evden kısa süreliğine ayrılıyor.

Daha sonra Fadime, Ayşe’nin kazanın içine düşmesini sağlamak için ona “Kazanın dibine bak içinde boncuk var” diyor. Ancak Ayşe başına geleceklerden haberdar olduğu için Fadime’ye “Ben göremedim, bir de sen bak” diyor ve onu arkadan itip kazanın içine atıyor. Ayşe, Fadime’nin kavurmasını yapıyor.

Cazi karısı ise eve gelip etleri yiyor. Bu arada Ayşe ise dama çıkıyor. Cazi karısı olan biteni anlayıp dama, Ayşe’nin yanına çıkmaya çalışıyor. Ayşe’ye “Oraya nasıl çıktın” diye soruyor. Ayşe ise “Bir şişi kızdırdım, kendime soktum. O da beni buraya attı” diyor. Cazi karısı kızgın şişi kalbine sokuyor ve oracıkta ölüyor.

Bu hikayenin aynısı Gaziantep yöresinde “cazı karısı” ismiyle geçiyor. Ancak bu sefer hikayede Ayşe yerine Hasaniko cazı karısının tuzağına düşüyor. Tabii Hasaniko da Ayşe gibi kötü kadının elinden canını kurtarıyor.

Reklam
Reklam

Trabzon Sürmene yöresinde ise tavandan örümcek şeklinde çıkıp kırkı çıkmamış bebekleri boğarak öldüren kadınlar için söyleniyor.

Anahtar Kelimeler: