İSTANBUL (AA) - AHMET ESAD ŞANİ - Oyuncu Cengiz Küçükayvaz, "Ben hayatım boyunca Fars türü komedi oyunlarının hastası oldum. Ondaki dolambaç, trafik, komedi anlayışı beni hep cezbetti. Bu yüzden de kaleme aldığım oyunların hepsinde bir Fars ritminin temposunun olmasına özen gösterdim." dedi.
Tema Kültür Sanat’ın sahneye taşıdığı "Yalan Dolan" isimli tiyatro oyununun yazarı ve yönetmeni Cengiz Küçükayvaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oyunda Selçuk karakterini oynadığını belirterek, Fars komedi olarak sahneledikleri oyunun galası için hazırlık yaptıklarını ifade etti.
Yüksek lisans programını tamamladıktan sonra masa başında oturmanın kendisine yararı olmayacağını düşünüp sahneye çıkmaya karar verdiğini anlatan Küçükayvaz, "Çeşitli özel tiyatrolarda çalıştıktan sonra 2008'de Cengiz Küçükayvaz Tiyatrosu'nu kurdum ve profesyonel anlamda yetişkin tiyatrosu olarak çalışmamızı devam ettiriyoruz." açıklamasını yaptı.
Küçükayvaz 2012'de faaliyete aldıkları Cengiz Küçükayvaz Tiyatrosu Oyunculuk Akademisi'nde hem çocuklara drama eğitimi hem de gençlere konservatuvara hazırlık, temel oyunculuk, sahne uygulaması ve rol eğitimi verdiklerini söyledi.
"Yalan Dolan"ın Cengiz Küçükayvaz Tiyatrosu'nun 10. oyunu olduğunu belirten Küçükayvaz, yaklaşık 2 aylık bir sürede beşinci redaktenin ardından oyunun metnini ortaya çıkarmayı başardıklarını kaydetti.
Farklı türlerde komedi oyunları olduğunu anımsatan Küçükayvaz, "Ben hayatım boyunca Fars türü komedi oyunlarının hastası oldum. Ondaki dolambaç, trafik, komedi anlayışı beni hep cezbetti. Bu yüzden de kaleme aldığım oyunların hepsinde Fars ritminin temposunun olmasına özen gösterdim." ifadelerini kullandı.
- "Fars türü tamamen matematik hesabına dayanır"
Fars türü komedi oyunlarını yazmanın da sahneye koymanın da oynamanın da zor olduğunu ifade eden Küçükayvaz, "Tamamen temel matematik hesabına dayanır. Matematik probleminde bir artı veya eksi sonucu nasıl etkilerse bunda da mantıksız bir dizin içerisinde tek bir sözle oyunun ritmi değişir. O yüzden sıkı çalışılması gerekir." diye konuştu.
Fars oyunlarında kapıların girip çıkış için çokça kullanıldığını söyleyen Küçükayvaz, "Çok fazla Fars oyunumuz yok bizim. Fars türünde yazılan bu oyunda kullanılan kapıların şimdiye kadar yazılmış hiçbir oyunda olmadığını fark ettim. Altı kapımız var oyunda ve altı kapı da işlevsel olarak kullanılıyor. Giriş çıkış olarak bu matematiği kurmak, giriş çıkışlarını ayarlamak çok zor. Kapıların iyi kullanıldığını düşünüyorum. Afişte de bu nedenle kapıya yer vermeyi uygun gördüm." değerlendirmesinde bulundu.
"Bütün arkadaşlarımızın rollerini layıkıyla yerine getirdiğine inanıyorum." diyen Küçükayvaz, hem oyunculuk yapan hem de iyi şarkı söyleyen bir karaktere ihtiyaç duyduklarını ve Onur Şan'ın şarkılarıyla ve kendine has çıkışlarıyla oyun içerisine rahatça yer aldığını belirtti.
İnsanların gülme eylemini tek başlarına yapmak istemeyeceklerini dile getiren Küçükayvaz, "Komedi bir paylaşım şeklidir fakat drama öyle değildir. Üzüntü, ıstırap veya gözyaşını insanlar başkalarına belli etmek istemezler kendi içlerinde yaşarlar. Komedi ise yanındaki insanlarla paylaşıldığı zaman keyifli hale gelir. Güncel yaşamınızda da bunu rahatlıkla görebilirsiniz." dedi.
"Yalan Dolan"daki sürprizlere dikkati çeken Küçükayvaz şöyle devam etti: "Oyunun isminden yola çıkarsak şunu söyleyebilirim. Masum yalanların bolca olduğu ama aslında bütün o söylenen yalanların doğru olduğu bir oyun."
Alışılagelmiş oyunlardan farklı bir oyunla izleyici karşısına çıkacaklarını vurgulayan Küçükayvaz, "Oyuna girdikten sonra kafanız başka bir yerde değilse 2 saat boyunca oyunun içinde yer alacaksanız, yüzünüzden aptal bir tebessüm hiç eksilmiyor, çünkü hiç durmuyor, çok hareketli." şeklinde konuştu.
- "Müziğin okullusu, oyuncunun alaylısıyım"
Oyunda Turgay Tan karakterini canlandıran şarkıcı ve oyuncu Onur Şan, müzik dünyasına giriş yapıp orada mikrofon eskittikten sonra dizilerde de yer aldığını söyledi.
"Zeytin Dalı" ve "Akasya Durağı"nın arasında bulunduğu dizlerde oyunculuk yaptığını hatırlatan Şan, "Yalan Dolan" oyunundaki rolüne ilişkin, "Aslında dengeli gibi görünen dengesiz, kendi dengesizliğinin içinde bir dengesi olan bir karakter. Başta kendimle, Onur'la aynı gibi görünse de aslında ayrışan tarafları var. Yerli yersiz çıkışları olan uçuk ama bir o kadar da kendine güveni olan fakat arkadaşlarıyla birlikteyken de kırılgan ve insani yanı ağır basan bir karakter." ifadelerini kullandı.
Şan, oyunun ilk profesyonel tiyatro tecrübesi olduğunu ve tiyatronun dizi oyunculuğundan çok farklı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Müziğin okullusu, oyuncunun alaylısıyım diyorum kendim için. Alaylı yönden bakacak olursam bana göre gerçekten çok farklı, tiyatro daha zor. Çünkü televizyon oyunculuğunda yanıldığınızda 'stop, baştan alalım' diyebiliyorsunuz ama tiyatroda öyle bir şey yok. Şov devam ediyor, 'bir dakika sayın seyirciler bu bölümü bir daha alıyoruz' demeniz mümkün değil, öyle bir şey yok. Capcanlı, ben daha bunu algılama aşamasındayım."
- "Ağlamak isteyen varsa oyunumuza gelmesin"
Oyunun sürekli dikkatli olmayı gerektirdiğini ifade eden Şan, "Daha önceki oyunculuk adına gördüğüm senaryolara göre çok hızlı bir oyun, hiçbir zaman durmuyor oyun çünkü. Hep konsantre durumunda olmanız gerekiyor. Bu beni çok ürküttü fakat Cengiz abi yönetmen olarak iyi bir elektrik veriyor. Bunu yaparken seni de gözlemliyor, boş bırakmıyor." şeklinde konuştu.
Oyunun oldukça eğlenceli olduğunu vurgulayan Şan, ayrıca şunları söyledi: "Müzik dinlerken de herkesin farklı beklentileri oluyor. Ağlamak isteyen varsa oyunumuza gelmesin. Eğlenceli bir oyun. Ağlamak dışındaki bütün beklentileri karşılayabilecek bir oyun."
- Prova süreci tamamlandı
Züleyha Karyağdı, Hilmi Erdem, Onur Şan, Ethel Mülinas, Eray Türk, Tarık Karyağdı, Kirkor Dinçkayıkçı gibi isimlerin rol aldığı, ön hazırlık ve prova sürecini tamamlayan oyun, İstanbul’da tiyatroseverlerle buluşacak.
Müzikleri Onur Şan ve Nida Şan imzasını taşıyan, yapımcılığını Sercan Kaya'nın üstlendiği, oyuncuların dışında perde arkasında 24 kişilik bir ekibin çalıştığı oyunun konusu şöyle:
"Birbirleriyle çok yakın olan dört arkadaş ve onların eşleri, belediye meclis üyesi arkadaşlarının ve karısının evlilik yıldönümlerini kutlamak için akşam yemeğine gelirler fakat ilk gelen çift arkadaşını kulağından yaralanmış olarak bulur. Ne yapacaklarını düşünürken yavaş yavaş diğerleri de eve gelmeye başlarlar. Olay başta gizlenir, diğer misafirlerin şüphelenmesi üzerine olayın nasıl olduğunu anlamaya ve anlatmaya başlarlar. Bir süre sonra olaya polis karışır ve bu kez de olayı polisten gizlemek için herkes başkasının rolüne bürünür ve polise yalan söylemeye çalışırlar ve hikaye sürprizlerle devam eder."