İstanbul’da zorunlu hale getirilen ‘yüz tanıma sistemi’ zabıtaların tepkisini çekti. Zabıtalar yayımlanan yönetmeliğe göre kendilerine belirtilen gün ve yerde cihaza yüz tanıma yaptırmak zorundalar.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Zabıta Daire Başkanlığı’nda çalışan zabıtalar ‘fişlendikleri’ iddiasında. Bunun nedeni ise tüm personelin Yüz Tanıma Sistemi’ne girmeye zorlanması. Zabıta Daire Başkanı Av. Tayfun Karali’nin imzasıysa 17 Mart 2015 tarihinde yayımlanan genelgeye göre, çalışanlar, kendilerine belirtilen gün ve yerde cihaza yüz tanıma yaptırmak zorunda. Uygulamanın amacı geliş ve gidişlerinin daha kolay takip edilmesi ve kayıt altına alınması olarak gösteriliyor. Üstelik, cihaza yüz tanımı yapmayan personel hakkında cezai işlem yapılabileceği de belirtiliyor. Çalışanlarsa bu duruma tepkili.
Personel kartlarının, yaklaşık bir ay önce yenilenerek modernize edildiğini söyleyen Zabıta Merkez Amirliği’nden bir başkomiser, “Bu, kişi hak ve özgürlüklerini ihlal eden, Anayasa’ya aykırı bir uygulama. Bu sisteme entegre olduğunuzda, hangi meydanda olursanız olun, yüzünüz milyonlarca insanın arasından çok rahatlıkla tespit edilebilir” diyor. Özel bilgilerinin başka bir yerde kullanılmayacağının garanti edilmediğini de söyleyen başkomiser, bu nedenle yüz taramasına katılmayacağını ifade ediyor.
PERSONELE TACİZ
Bir diğer memursa şöyle konuşuyor: “İBB, Zabıta Daire Başkanlığı bütün meydanlara MOBESE’lerden daha gelişkin kameralar taktı. Bu kameraların kalitesi inanılmaz yüksek. Eminönü’de Yeni Camii’nin üstünde bile bu kameralardan var. Bütün meydanlarda sizin takibinizi yapabiliyorlar. Ben o kamerayla, Sultanahmet meydanındaki arkadaşımın okuduğu bir yazıyı, metrelerce öteden son derece net bir şekilde görebildim. Belediye, bu kameraları emir ve yasakların takibi için koyduğunu söylüyor ama bugüne kadar sadece personeli taciz etmek için kullanıldı. Bir müdür yardımcısı telefonu açıyor, ‘Neden ayaktasın, neden şapkanı takmadın, neden onunla konuştun’ diye sürekli taciz ediyor.
BUNLARIN YANITI VERİLMİYOR
Bu yüz tarama sistemi, nerede kullanılacak ve güvenliği nasıl sağlanacak? İBB, bunun güvenliğini nasıl sağlayacak? Bir hacklenme durumu olursa ne olacak? Hem bunların yanıtı bize verilmiyor. Okuyacaklar diye mesajlaşamayacağım bile. Amaç güvenlik olsa, bunun farklı yolları var. Yok hayır, sadece mesai takibiyse o zaman zaten kart sistemi var.”
Zabıta Daire Başkanlığı’ndan bir komiser de uygulamayı, Daire Başkanlığı’nın ya da benzeri bir yöneticinin işgüzarlığı olarak görmediğini anlatıyor: “Yöneticiler ‘Çalışanları nasıl ezerim, nasıl korkutur ve kendime bağlarım’ın derdindeler. Göz taraması, tükürük ya da doku örneği gibi alımların nasıl olacağı kanunla belirlenmiştir.
SORULARI YANITLAMADI
Bu, bir yöneticinin kendi kafasıyla yapacağı bir şey değil. Ben yüz bilgilerimi vermeyeceğim. Bunu kim alacak, nerede kullanacak bilmiyorum ki. 2006’da da bir parmak izi uygulaması yaptılar ama müdahale ettik. Bir haftada kaldırdılar. Bugün işimiz biraz daha zor gibi... Çünkü bu, Meclis’teki İç Güvenlik Yasa Tasarısı’nın belediyeye yansımasıdır.”
Öte yandan genelgede imzası olan Zabıta Daire BAşkanı Tayfun Karali tüm ısrarlarımıza rağmen sorularımıza yanıt vermedi.
UZMANLAR FİŞLEME DİYOR
Uzmanlar Yüz Tanıma Sistemi’ni fişleme olarak değerlendiriyor. Bilişim avukatı Gökhan Ahi, Yüz Tanıma Sistemi’nin kullanılabilmesi için, kişinin yüzünün ayrıntılı bir biçimde haritalanarak sisteme tanıtılması gerektiğini belirterek “Bu şekilde sisteme veri olarak kaydedilen yüz tanımlaması, kişileri fişlemek anlamına gelir. Zira, bu verilerin ne zaman nerede ve nasıl kullanılacağını kişilerin bilme hakkı olduğu gibi, bu verilerin kötü niyetli kişilerin eline geçip geçmeyeceği de bilinemez. Bu konuda Danıştay 5. Dairesi’nin 2013/7949 sayılı kararı da bu uygulamayı Anayasa’ya aykırı bulmuştu” dedi. İş ve Sosyal Güvenlik hukuku Uzmanı ve Bilirkişisi Av. Cüneyt Alihan Danar da konunun kişilik hakkıyla ilgili olduğunu belirterek yazıda zorunluluk diye belirtilse de işçinin bunu işverene vermek zorunda olmadığını vurguladı. (Hürriyet)