Zaman gazetesinin eski yönetici ve yazarlarına yönelik davada mahkeme heyeti, 31 sanık hakkındaki ara kararını verdi.
Mahkeme heyeti savcının talebi doğrultusunda; Mümtazer Türköne, Şahin Alpay ve Ali Bulaç'ın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanığın tahliye taleplerini reddetti. Duruşma 8 Aralık'a ertelendi.
Davanın 2. duruşması Salı günü Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampusü'nün karşısında bulunan binada 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görüldü. Duruşmada 22 tutuklu sanık ile 4 tutuksuz sanık hazır bulundu. Savunmalarını yapan sanıklar suçlamaları reddederek tahliyelerini istedi.
'Evimde oturup polisi bekledim'Tutuklu sanıklardan, gazetenin eski yazarı, 63 yaşındaki Ahmet Turan Alkan, hakkında gözaltı kararı verildikten sonra evinde oturup polisi beklediğini söyledi.
Sanık Alkan, "Biz ekmek parası için yazı yazan yazarlarız. Zaman gazetesinin yöneticisi değilim, sadece yazarım. Bu örgütün önemli bir mensubu olsam kaçardım. Evimde oturdum, polisi bekledim. Ben terörist değilim, darbeci hiç değilim" dedi.
Alkan, iddianamede suç delili olarak yazdığı yazıların gösterildiğini, hakkında tanık, itirafçı ya da bir raporun bulunmadığını savundu.
Alkan, "Cemaat mensubu değilim asla da olmadım" diye konuştu.
'Hareket zaman içinde kötüye dönüştü'Eski yazar Ali Bulaç ise savunmasında "Bence Gülen hareketi cemaatken iyiydi. Güzel hizmetlere imza atıyordu. Zaman içinde kötüye dönüştü. FETÖ oldu" dedi ve hareketin "güç zehirlenmesine uğradığını" söyledi.
17-25 Aralık'ın 'rüşvet ve yolsuzluk' olduğunu yazmadığını belirten Bulaç, "AK Parti'yi yolsuzluk yapmakla suçlamadım. Genel üslubuma uygun ve gündemle ilgili tarihi, sosyolojik ve fikri değerini araştıran yazılar yazdım. Eleştirilerimi cemaat adına veya onlara paralel doğrultuda yapmadım. 2007 yılında verilen e-muhtırada Ak Parti'nin yanında durdum. 2008 yılında Ak Parti'nin kapatılmak istenmesine karşı çıktım. Sayın Erdoğan'ı hedef alan tek bir eleştiri yazım olmadı.Erdoğan'ın önerdiği Başkanlık sistemine karşı çıkmadım. Ak Parti'nin doğru bulduğum politikalarını destekledim. Gezi olaylarının başlamasından 2-3 gün sonra hükümete karşın kalkışmaya dönüştüğünü, şiddet ve terörün bu işe bulaştığını yazdım. Meşru iktidarı ve Sayın Erdoğan'ı korudum. 11 Nisan 2016'da 'Darbecilik alçaklıktır' diye yazdım. Darbeye zemin hazırlayan kişi böyle bir yazı yazar mı?" ifadelerini kullandı.
Medya sektöründeki Fethullah Gülen hareketi içinde önemli sayılacak birçok kişinin aylar öncesinden yurtdışına çıktığını anlatan Bulaç, geriye her şeyden habersiz kimselerin kaldığını öne sürdü.
'Zaman'da yazdığım için pişmanlık duyuyorum'Gazetenin eski yazarı Şahin Alpay, Zaman gazetesinde yazarlık yaptığı için pişmanlık duyduğunu söyledi.
"Gülen hareketiyle ilgili hayal kırıklığım 15 Temmuz 2016'daki askeri darbe girişimiyle patlak verdi" diyen Alpay, "İtiraf edeyim ki o güne kadar hareketin gayrimeşru işlere karışan bir karanlık yüzü olduğunun bilincinde değildim" şeklinde konuştu.
Alpay "15 Temmuz darbe girişimini lanetliyorum. Bu nedenle Zaman'da yazdığım için pişmanlık duyuyorum. Bu hareketin karanlık yüzünü göremediğim için fena halde yanıldım" diye konuştu.
'Heykelimin dikilmesi gerekir'Gazetenin eski yazarı Mümtazer Türköne ise 15 Temmuz darbe girişiminin engellenmesi için çaba harcamasından ötürü heykelinin dikilmesi gerektiğini söyledi.
Türköne, "Yargılamalar biter, her şey yerli yerine oturduğunda 15 Temmuz darbesinin arka planda engellenmesinde çaba harcayan kim var diye sorarlarsa ilk sırada ben varım. Benim büstümün dikilmesi gerekiyor. Vasiyetimdir, öyle bir şey olursa büstümü Çağlayan Adliyesi'nin önüne diksinler" dedi.
Türköne, "Darbecilere karşı tavrım 15 Temmuz günü de devam etti. Attığım tweetlerle darbenin bir ihanet olduğunu, meşru hükümetin yanında olduğumu söyledim. Cumhurbaşkanı halkı sokağa davet etmeden önce köprüye gitmek için yola çıktım" ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanıklardan İbrahim Karayeğen, 12 yıldır Zaman gazetesinde gece editörlüğü yaptığını belirterek, "Darbeye katıldığım ve terör örgütüne üye olduğuma dair tek bir kanıt varsa en ağır cezaya razıyım" dedi ve suçlamaları reddetti.
Sanık Cuma Kaya da "Darbeye teşebbüsünü lanetliyorum. Ben suç işlemedim. Örgüt üyesi değilim. Ben böyle bir eylem içinde olmadım" diye konuştu.
Sanık İsmail Küçük de Bank Asya'ya para yatırmadığını sadece maaş hesabının olduğunu belirterek, suçlamaları reddetti.
Sanık Murat Avcıoğlu da 15 Temmuz'da sokağa çıkarak darbe girişimini protesto ettiğini belirterek,ByLock kullanmadığını, bağış yapmadığını söyledi.
Sanıklardan Mustafa Ünal da "Darbelere karşı yazılar yazdım. Hiçbir terör örgütü içinde yer almadım. Yasal sınırlar içinde yazılar yazdım" dedi.
İddianamenin detaylarıDoğan Haber Ajansı'nın haberine göre, savcı tutukluluğun devamı için, suçun vasıf ve mahiyeti, delillerin tam olarak toplanmamış olması, kuvvetli suç şüphesi, delil durumu ve sanıklar için istenen cezaların alt ve üst sınırlarını gerekçe gösterdi.
Savcı, tutuksuz sanıkların adli kontrol taleplerinin kaldırılması taleplerinin de reddine karar verilmesini ayrıca İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne yazı yazılarak sanıkların el konulan dijital materyallerinin inceleme sonuçlarıyla ilgili bilgi talep edilmesini istedi.
Savcı İsmet Bozkurt tarafından hazırlanan 64 sayfalık iddianamede, Fethullah Gülen hareketinin, "basın ve ifade özgürlüğü sınırlarını aşarak devlet sırlarını ifşa ettiği, algı oluşturarak meşru hükümetleri çalışamaz hale getirmeyi hedeflediği" kaydediliyor.
İddianamede,bunu yapması için de medya gücünü kullandığı, şüphelilerin de haber ve yazılarıyla bu durumu bilerek sürdürdüğü öne sürülüyor.
31 şüpheli hakkında "Darbeye teşebbüs" suçundan 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve "Silahı terör örgütüne üye olmak" suçundan da 15'er yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Gazeteye İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği talebiyle 4 Mart 2016'da kayyım atanmış, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çıkarılan bir Olağanüstü Hal (OHAL) kararnamesi ile de gazete kapatılmıştı.
Zaman gazetesi davasında tutuklu sanıklar 14 ay sonra hakim karşısında