Zambiya

İnanılmaz bir doğal çeşitliliğe sahip Zambiya’da Afrika’nın en iyi rehberleri tarafından gezdirilerek sadece vahşi doğayı gözlemlemekle kalmayacaksınız, onu yaşama ayrıcalığına da sahip olacaksınız.

Başkenti Lusaka olan Zambiya’nın nüfusu 14.2 milyon civarında ve tam 11 farklı Bantu dili konuşuluyor.

Çalıların arasından çıkın ve hayvanların hem av hem de avcı olduğu yerlerde, dikenli tellerin olmadığı kamplarda akşam olduğunda ateşin etrafında oturup hikayeler dinleyin. Güney Afrika’nın başka hiçbir yerinde Zambiya’ya yapacağınız ziyarette yaşayacağınız vahşi doğa deneyimini yaşayamazsınız. Bir gün uzun ve endamlı nehirde kano yaparken bir sonraki gün dünyaca ünlü Victoria Şelalesi’nde rafting yapabilirsiniz.

Reklam
Reklam

Zambiya’da bulunan üç büyük nehir olan “Kafue”, “Luangwa” ve “Zambezi” hem coğrafi anlamda hem de ülke insanlarının hayat ritimlerinde belirleyici özellik taşıyor. Bağımsız gezginler için Zambiya lojistik anlamda ülkenin boyutu ve yolları nedeniyle zorlayıcı olabilir. Bu sebepten buraya yapacağınız ziyarette bir gruba dahil olarak programlı hareket etmek daha tatmin edici bir Afrika seyahati geçirmenizi sağlayacaktır.

Afrika’nın en büyüleyici doğa parklarından biri olan Güney Luanwa Ulusal Parkı, daha pratik bir vahşi yaşam gözlemi için en uygun yer. Antiloplar, zürafalar, bufalolar açık arazide koştururken leoparların avlandığına tanık olabilir, sürü halinde gezen filleri ve hipopotamları Luangwa Nehri’nde suyun keyfini çıkarırken görebilirsiniz. Burada ortalama 400 adet kuş türü yaşıyor ve kuş gözlemcileri için adeta bir cennet görevi görüyor. Özellikle kartal ve şahin türü büyük kuşları çıplak gözle bile görmek mümkün.

Zambezi Nehri’ni görmek için en güzel yol kanolu safari yapmak. Sessizce nehrin üzerinde süzülürken kuşları ve hayvanları, onları rahatsız etmeden daha yakından görebilme imkanı yakalamış olursunuz. Su içen bir bufaloyla göz göze gelmek oldukça unutulmaz bir deneyim olsa gerek.

Reklam
Reklam

Victoria Şelaleleri Afrika’nın en büyük doğal güzelliklerinden biri. Zimbabve ve Zambiya her ne kadar şelaleyi paylaşıyor olsalar da Victoria Şelaleleri kendi hükmünü sürüyor gibi görünüyor. Karşıdan bakıldığında inanılmaz uzunlukta sudan bir perde gibi görünüyor. İster helikopterle üzerinden geçiyor olun ister bir uçtan aşağı doğru şelaleye bakıyor olun şelalenin inanılmaz gücünü her yerden hissedebiliyorsunuz.

Lusaka’nın 200 km batısında bulunan Kafue Ulusal Parkı, Zambia’nın göz bebeklerinden biri. Sadece ülkedeki değil aynı zamanda dünyadaki en büyük park olma özelliğine sahip. Bir diğer özelliği ise Zambia’da arabayla kolayca ulaşılabilen tek park olması. Kuzey bölümünde Kafue Nehri’nde bot gezintisi yaparak iri cüsseli hipopotamları ve timsahları görebilirsiniz. Nehirlerden uzakta olan bölümde ise daha ormanlık daha toprak kesimlerde bir çok hayvanı görebilme imkanınız daha fazla. Genellikle gece sürüşlerinde rastlanan leoparlar da bu kısımda bulunuyor.

Zambia’nın en az bilinen vahşi bölgelerinden birinde bulunan Kasanka Ulusal Parkı oldukça küçük ve ziyaretçi sayısı da fazla değil. Ancak bunlar parkı daha özel kılıyor çünkü cip sıraları beklemek yerine ormanlık alanlardaki patikalarda keşif yapıp nehirlerle süslü açık çimenliklerin güzelliklerini gürültüden uzak gezebiliyorsunuz.

Reklam
Reklam

Zambiya’nın kuzey derinliklerindeki yaban hayatın içinde Shiwa Ng’andu bulunuyor. Bir İngiliz aristokratı olan Sir Stewart Gore-Brown’a ait büyük arazinin içinde Shiwa Ng’andu köşkü bulunuyor. Köşk, tuğladan yapılmış oldukça ihtişamlı bir yapı. Konuta doğru arabayla yol alırken çiftlik binaları, çalışanların yaşadığı evleri görünce neredeyse eski feodalite etkisini hissediyorsunuz. Bir bütün topluluk bu yapının etrafında oluşmuş gibi. Okul ve hastanenin de bulunduğu bu yerde çalışan insanlar Sir Stewart’ın orijinal çalışanlarının çocukları ya da torunlarından oluşuyor.

Victoria Şelaleleri’nin ötesinde Zambezi Nehri Batoka Gorge’a doğru akarak Kariba Nehri’nin sularıyla birleşir. Büyük Kariba Barajı’nın arkasında oluşmuş olan bu nehir Afrika’da ki en büyük suni nehirlerden biridir.

Genellikle yemeklerin elle yendiği Zambiya’da denemeniz gereken lezzetlerin başında oldukça doyurucu olan “Nshima” yer alıyor. Zambiya ziyaretlerinde yemek yemek, en parlak deneyimlerden biri sayılmaz. Ancak kamp alanlarında ya da parklarda satılan “Kudu” oldukça lezzetli. Yerel bir bira olan “Mosi’yi de tatmak isteyebilirsiniz.

Reklam
Reklam

Mayıs ayının sonları ve ekim ayı başları arasına denk gelen kuru sezon turistler tarafından en çok tercih edilen ve vahşi yaşam gözlemi için en uygun zaman. Haziran ve ağustos ayları genellikle kuru ve daha serin bir hava hakim oluyor. Aralık ve nisan ayları arasında ülkede doğal bir hareketlenme yaşanıyor. Zambiya’da yağmurlu bir zamanın yaşandığı bu dönem, bu güzel coğrafyanın çiçeklenme zamanın gelmesi demek oluyor.