Zana, "Bizler açısından Kürt ve Kürdistan sorunu, bu coğrafyada Kürtlere idari, siyasi statü verilmeden çözülemez. Adalet, özgürlük, birlikte yaşam ve onurlu barış ancak bu talebin gerçekleşmesiyle mümkün olacaktır" dedi.
Bölgede siyaset yürüten siyasi parti, oluşum ve şahsiyetlerden oluşan 51 kişinin katılımıyla 9 Mart 2012'de Diyarbakır'da düzenlenen 'Ortak Akılla Birlik' toplantısında mutabakata varılan ortak duruş deklarasyonu, düzenlenen bir toplantı ile kamuoyuna aktarıldı.
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlenen toplantıda, basın açıklamasını Leyla Zana okudu. Zana tarafından Kürtçe okunan basın açıklamasının Türkçe metni dağıtıldı.
Leyla Zana, "Orta Doğu'da Kürtleri bekleyen riskler ve avantajlar, birlikte mücadelenin temel ilkeleri, yeni anayasa, Kürtler ve ulusal konferans konularının istişare edildiği ve sonrasında mutabakatla hazırladığımız ortak duruş deklarasyonunu kamuoyu ile paylaşmayı tarihi bir görev olarak görüyoruz. Her şeyden önce ifade etmek isteriz ki, Kürt ulusal sorunu, Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı haklarını kullanamaması sorunudur. Kürdistan coğrafyasında son 90 yıldır hakim olan tüm iktidarlar bugünkü iktidar da dahil olmak üzere Kürtleri bir halk olarak görmemiş ve henüz görmemektedir. Bizler açısından Kürt ve Kürdistan sorunu, Kürdistan coğrafyasında Kürtlere idari, siyasi statü verilmeden çözülemez. Adalet, özgürlük, birlikte yaşam ve onurlu barış ancak bu talebin gerçekleşmesiyle mümkün olacaktır. Dünyadaki değişmeye paralel olarak Orta Doğu'da meydana gelen gelişmeler, baskı altındaki halklar açısından önemli fırsatlar ortaya çıkarmıştır. Güney Kürdistan parçası bu fırsatlardan ilk halkayı oluşturmaktadır. Tarihin geriye döndürülemez akışı içinde seyreden gelişmeler, dikta rejimlerinin, baskı rejimlerinin ret ve inkar politikalarının artık sonuç doğurmayacağını göstermektedir. Nüfusu 40 milyonu aşan kadim bir halka siyasal statüden yoksun yaşamayı zorla ve baskı yoluyla dayatmak, günümüz dünyasında artık mümkün değildir. Unutulmamalıdır ki, Kürtlerin tüm siyasal hakları tanınmadan başta Kürtleri baskı altında tutan devletlerde olmak üzere Orta Doğu coğrafyasında kalıcı bir barış tesis edilemez. Özellikle yanı başımızdaki Suriye'de meydana gelen gelişmeler, Kürtler bakımından yeni olanakları içermektedir. Katılımcılar olarak, Suriye'de yaşayan Kürt halkının söz konusu olanakları ulusal demokratik gelişme yönünde başarılı bir biçimde sonuçlandırmasının Güneybatı Kürdistan'daki Kürt politik güçlerin ortak hareket etmesine bağlı olduğunu belirtir, Güneybatı Kürdistanlı güçlerin birlik çabalarını destekler, onların özgürlüğünü kendi özgürlüğümüz, onların acısını kendi acımız olarak gördüğümüzü tüm dünyaya deklere ederiz" ifadelerini kullandı.
"CEZAEVLERİNDE SİYASİ NEDENLERLE TEK BİR KÜRT KALMAYANA KADAR KENDİMİZİ ÖZGÜR GÖRMEYECEĞİZ"
Leyla Zana, cezaevlerinde siyasi nedenlerle tek bir Kürt kalmayana kadar kendilerini özgür görmeyeceklerini deklare ettiklerini söyledi. Zana, farklı fikirlere sahip siyasi parti, grup, oluşum ve şahsiyetlerin varlığının birlik önünde engel değil, tam tersine çoğulcu demokratik toplumsal yapının bir gereği ve olmazsa olmazı olduğunu belirterek, "Bu minvalde geleneksel Türk dış politikasının Kürt karşıtı politikalarının bir devamı olarak AK Parti hükümetinin Suriye Kürtlerinin statüye kavuşmasını önleyici bir politika geliştirmesi halinde, bunu Kürtlere karşı düşmanlık olarak tanımladığımızın bilinmesini isteriz. Kürdistan'da yaşayan tüm halklar, görüş, inanç, siyaset ve şahsiyetler, kadim Kürdistan halkının zenginliğidir. Bu çerçevede; Kürdistan coğrafyasında siyaset yapan her siyasi parti, grup, oluşum, inanç ve şahsiyet birbirinin varlığını tanımalı, birbirine yönelik kullanacağı dil de karşılıklı tanıma, saygı ve yapıcı eleştiri temelinde olmalıdır. Kürt halkının özgürlük, eşitlik ve demokrasi davasına zarar verecek tarzda birbirini karalayan, halkın moral değerlerini kıran bir dil ve üslup kim tarafından kullanılırsa kullanılsın tasvip edilmeyecektir. Kürdistan'da siyasi nedenlerden dolayı cezaevinde bulunan Kürt halkının hiçbir evladının cezaevinde çürümesine razı olmadığımızı, olmayacağımızı, cezaevinde siyasi nedenlerle tek bir Kürt kalmayana kadar kendimizi özgür görmeyeceğimizi deklare ederiz. Bu kapsamda Kürtlere dönük baskı ve tutuklama politikalarına karşı olduğumuzu ve ortak tutum alacağımızı ifade etmek isteriz. Türkiye ve dünya kamuoyuna yüksek sesle ifade etmek isteriz ki, Kürt halkı eskisi gibi örgütsüz bir halk değildir. Kürtleri kendi aralarında çatıştırarak, zenginlik olan farklılıklarını kullanarak bölmeyi amaçlayan tüm çabalar beyhudedir. Gerek yurt içinde gerek yurt dışında Kürt siyasi partilerimiz, grup, oluşum ve şahsiyet, diplomasi yürütürken birliğe hizmet edecek tarzda bir dil ve tutum içinde olmalıdır. En kısa zamanda siyasi partilerimizin grup, oluşum ve inanç temsilcilerinden oluşacak bir heyet, ulusal birlik ve ulusal birlik mekanizmalarını oluşturmak için çalışmaya başlayacaktır" şeklinde konuştu.