Zekeriya Öz için ne demişlerdi

'Kahraman' savcıydı', 'avantacı' savcı oldu.

'Kahraman' savcıydı', 'avantacı' savcı oldu

Ergenekon operasyonları ile Türkiye gündemine oturduğunda 'Halk kahramanı', 'Demokrasi kahramanı', 'Cesur savcı', 'Şövalye' ve hatta İtalya'daki derin yapılara karşı soruşturma başlatan İtalyan savcılar Felice Casson, Antonio di Pietro'ya benzetenler bile oldu savcı Zekeriya Öz'ü...

Toygun ATİLLA


17 Aralık'tan sonra durum değişti

17 Aralık operasyonundan sonra ise artık o gazeteler ve gazeteciler için durum değişmişti. AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar bile Twitter'dan ağır sözler sarf etmekten kaçınmadı.

Reklam
Reklam

Dubai tatiliyle hedefte

Ergenekon operasyonu döneminde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın zırhlı Mercedes marka otomobilini tahsis ettiği Zekeriya Öz, Sabah Gazetesi'nde 'Dubai'de yaptığı tatille' hedefteydi...


İşte dünden bugüne Zekeriya Öz ile ilgili yazılan yazılardan birkaçı:


5 Nisan 2011: TVNET'de Yenişafak yazarı Abdülkadir Selvi'nin 'Başkent' programına katılan AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar'ın Zekeriya Öz yorumu:

'Bana göre Zekeriya Öz bir kahramandır. Demokrasilerde kahramanlara çok fazla ihtiyaç duyulmaz ama Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde zaman zaman kahramanlar ortaya çıkar.Zekeriya Öz tarihi bir misyon üstlenmiş ve yerine getirmiştir.

Eğer Zekeriya Öz ve o soruşturmadaki birkaç savcı olmasaydı Ergenekon soruşturması bu aşamaya gelmeyebilirdi. Çünkü 13 Haziran 2007'de başlatılan o soruşturma Ergenekon'u ortaya çıkarmak için başlatılan bir soruşturma değildir. Bu soruşturma Atabeyler, sauna gibi bir çete operasyonu olarak başladı. Başlangıçta bir Ergenekon soruşturması olarak başlasaydı heralde gecekondudan başlamazdı'

Reklam
Reklam

25 Aralık 2013'te Twitter üzerinden savcı Zekeriya Öz ile polemiğe giren Şamil Tayyar'ın Öz'ü hedef alan şu sözleri gündeme oturdu:

'Adam foseptikten ses vermeye başladı: Uyarayım, beni başkasıyla karıştırma, o küçük aklını da ben alırım'


Rasim Ozan Kütahyalı (6 Nisan 2011 - Taraf Gazetesi):

'Hem Zekeriya Öz, hem de Ali Fuat Yılmazer hem de bu süreçte ismi çok anılmayan diğer kahramanlar 2007’den itibaren büyük, çok büyük, çok çok çok büyük bir işe giriştiler... Öz ve Yılmazer konumları dolayısıyla da “işin başı” olarak görülen ve en çok saldırılan iki isimdi... Şu an ikisi de görevden el çektirildiler, pasifize edildiler...'


Rasim Ozan Kütahyalı (26 Aralık 2013 - Sabah Gazetesi):

Savcı Öz de Sarıgül’e yargı dünyasına yayılmış bağış karşılığı beraat olgusunu anlatmıştır belki. Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele bayraktarı Öz bir davada iki ortağın da aynı şeyi yaptıkları halde birinin beraat edip birinin de istenen bağışları vermediği için hapse tıkıldığını anlatmış olabilir. Beraat eden işadamının istenen yerlere istenen bağışları yaparak kurtulduğunu anlatmıştır Sarıgül’e savcı Öz. Rüşvetle bağışın tek farkının bireysellik ve kurumsallık farkı olduğunu anlatmıştır'

Reklam
Reklam

Abdülkadir Selvi: 31 Mart 2011 - Yenişafak

Türkiye'nin darbecileri kulağından tutup, yargının karşısına çıkarma sürecindeki en önemli isimlerden biri Savcı Zekeriya Öz. Ergenekon operasyonunu yapma cesaretini gösteren yürekli bir savcı o.

HSYK tarafından Ergenekon savcılığından alınarak, İstanbul Başsavcı vekilliğine getirilmesi elbette ki tartışma konusu olacak. Çünkü o sıradan bir isim değil. İtalya'da Gladio operasyonunu gerçekleştiren savcı Felice Casson neyse Türkiye'de Zekeriya Öz o. İtalya'da Temiz Eller operasyonunu yürüten savcı Di Pietro neyse Zekeriya Öz de işte o.


Abdülkadir Selvi: 25 Aralık 2013 - Yenişafak
Savcı Zekeriya Öz’ün kameraların ışıkları altında gövde gösterisi yaparak İstanbul Emniyeti’ne gittiği anı kast ediyorum.Zekeriya Öz’ün orada polislere, ‘örgüt şeması’ çizdirmek için talimat verdiği söyleniyor. Örgütün tepesine de bir bakanı yerleştirmek suretiyle. Zekeriya Öz’e göre bir örgüt var bu örgütün lideri de kabinenin bir bakanı…Savcı Öz’ün emniyetten çıkarılış şekli ise ilginç.Başbakan Erdoğan bütçe görüşmelerinden sonra Cuma günü milletvekilleriyle yemekli bir toplantı yapmıştı.

Reklam
Reklam

Orada Başbakan üç noktanın altını çiziyor.
1-Biz yolsuzlukla sonuna kadar mücadele ederiz. Üç Y yani yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele hedefimizi daha yola çıkarken ortaya koymuşuz. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın.
2-Bir operasyon başlatılıyor. İlk günden bakanlarımız hedefe konuluyor. Burada bir art niyet var. 14 ay takip yapmışsın. Neymiş bir çantayla eve girmiş, çanta olmadan çıkmış. Çantanın içinde ne vardı? Hepimiz bir eve giderken elimiz boş gitmeyiz. Bir çikolata alırız en azından. Niye operasyon yapmadın o zaman? Maksat farklı.
3- Bu adamın bizden talepleri oldu. Ergenekon’la mücadeledeki çabası nedeniyle 2 kez terfi ettirdik. Ama memnun kalmadı. Bizden bölgeyi istedi. Vermedik. O zaman siz görürsünüz diyor.O adam kim? İzlemeye devam edin. Daha neler çıkacak?


Yıldıray Oğur (31 Mart 2011 - Taraf Gazetesi):

Referandumda “yargı bağımsızlığı elden gidiyor”, “AKP kendi yargısını yaratıyor” diyenler muhtemelen bugün Savcı Zekeriya Öz’ün yeni HSYK tarafından soruşturmadan alınmasına bir şey demeyecek. Ergenekon davasını destekleyenler ise şimdiden “esas adam o değildi zaten” demeye başladı.Dört yıl önce elini taşın altına sokan, böylece işini yapıp evine gitme konforunu bozan bir savcı ise tüm bunlardan daha iyi bir vedayı hak ediyordu. 33 yıl önce yapamadığımızı, 33 yıl sonra yapmayı becerebilmeliydik. Dokunanı yakan şeye elini uzatacak başka savcılar için...

Reklam
Reklam

Yıldıray Oğur (27 Aralık 2013 - Türkiye Gazetesi):

Herkesin saygısını kazanmış, uluslararası bir marka olan cemaati eski Türkiye’nin bütün hastalıklarının taşıyıcısı ihtiraslı polis şefleri, nobran savcılar, kifayetsiz gazeteciler, ıskartaya çıkmış öfkeli liberallerin arkasına takıp bile bile uçuruma sürükleten, 40 yıllık emekleri heba ettirmek üzere olan bu akıl tutulmasını en başta cemaat mensupları sorgulamalı.

Milyonların gönül verdiği bir hareketi ve onun bütün dindarların gönlüne dokunmuş Hocaefendisini kötü bir iktidar kavgasının ortasında koruma kalkanlarından azade olarak bırakılmasından, bir dinî cemaatin artık diyalog ve hoşgörü yerine polis, kaset, şantaj ve istihbaratla anılmasından, bir korku nesnesi haline getirilip belki de cadı avlarına konu edilmesinden rahatsız olan cemaat mensuplarına Kant, “Sapere Aude!” (Bilmeye-düşünmeye cesaret et) diye sesleniyor. Belki işe namazların ardından yapılan tesbihata “Allahümme ecirna min şerrin istihbarat” ekleyerek başlamak gerekir…