Zirve Yayınevi Davasının 81. Duruşması

Zirve Yayınevi davasının 81. duruşmasının ikinci oturumunda sanık astsubaylar Adil Akçay ile Abdullah Atılgan, mahkemeye...

Zirve Yayınevi davasının 81. duruşmasının ikinci oturumunda sanık astsubaylar Adil Akçay ile Abdullah Atılgan, mahkemeye ek savunmada bulundular. Sanık Atılgan, iddianamede evrak üzerine oynama yapıldığını ileri sürdü.Sanık Adil Akçay yaptığı savunmada, “İlker Çınar vermiş olduğu ifadelerini değiştirerek kendi kendini yalanlamıştır. İlker Çınar Malatya’ya Nisan 2008’de telefonsuz olarak geldiğini söylemektedir. Ancak HTS kayıtları İlker Çınar’ın kullanmış olduğu 2 adet cep telefonu o tarihte Malatya’da sinyal veriyor. Bu da İlker Çınar’ın Malatya’ya telefonsuz olarak gelmediğini gösteriyor. Jandarma Aşırı Sağ Faaliyetler (ASAF) biriminde Fethullah Gülen cemaati grubu hiçbir zaman terör örgütü gibi gösterilmemiştir. Fethullah Gülen cemaati ile ilgili örgüt nitelendirmesi bize ait değildir. Ben hiçbir zaman AK Parti hükümetini yıkmaya yönelik eylem ve söylemim olmamıştır. İlker Çınar sözde A Harekat Planı’nın 2008 yılında hazırlandığını ifade ediyor. Ancak Harekat Planı’nın 3 Ağustos 2010 tarihinde hazırlandığı teknik raporda belirtiliyor. Hardisk içindeki belgelerin içeriği ve isimleri 3 Ağustos 2012 tarihinde aleyhimize yönelik olarak değiştirilmiştir. İlker Çınar kendisinin hazırlamış olduğu sahte belgelerle, bizi sahte belge hazırlamakla suçlamıştır” iddialarında bulundu.Sanık Astsubay Abdullah Atılgan ise yaptığı ek savunmada ilginç ifade ve iddialarda bulundu. Atılgan, iddianamede kendisinin kullandığı şekilde belirtilen 3 adet telefonun aynı gün aynı saatte 3 ayrı noktada sinyal verdiğini ileri sürerek, “Benim adıma HTS kayıtları çıkartılan 3 ayrı telefon aynı gün ve aynı saatte Uşak, Mersin Toroslar ve Mersin Akdeniz ilçesinde sinyal veriyor. Yine aynı gün ve aynı saatte Mersin Silifke ilçesi Harmanlı köyü, Mersin Mezitli ilçesi Davuttepe beldesi ve Mersin Akdeniz ilçesi Özgürlük Mahallesi’nde sinyal veren 3 ayrı telefonu benim kullandığım iddia ediliyor. Bunun gibi iddianamede yüzlerce örnek gösterebilirim. Bu HTS kayıtlarını çıkartarak iddianameye koyanların bu durumu görmemesi mümkün değildir. Benim aynı anda 3 ayrı noktada görünmem mümkün değil. Benim adıma çıkartılan 2 adet telefon arasında 600 arama var. Benim kendi kedimi aramam mümkün değil. İlker Çınar ile yapılan telefon görüşmelerinin tamamının jandarmaya tahsisli görev telefonlarından yapıldığı görülüyor. İlker Çınar ile yapılan telefon görüşmelerinin sadece benim tarafımdan yapılmadığı ortaya çıkıyor. İlker Çınar sadece benimle görüştüğünü iddia etmişti. İlker Çınar Mersin Jandarma’da ASAF haber elemanıdır ve o birimde görevli tüm personel tarafından güvenlik görevlisi ile haber elemanı arasındaki görüşmeler yapılmıştır. Bu hatların tamamını ben kullanıyorsam, neden yüzlerce kez kendi kendimi arayayım? Adıma kayıtlı telefonun HTS kayıtları elime ulaşınca iddianamedeki iddiaların gerçek dışı olduğu ortaya çıktı. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Telefonumun HTS ham kayıtları elime ulaşıncaya kadar yandı. İddianamedeki dosyaya konan telefon HTS kayıtları üzerinde oynanmıştır. İddianamedeki HTS kayıtları bilinçli bir şekilde kesilmiştir. İddia makamı benim İlker Çınar ile Ruhi Abat’ı buluşturmam için 23 Temmuz 2006 tarihinde gece Mersin’e geldiğimi yazıyor. Ancak bu tarihle ilgili iddianamedeki HTS kayıtları bilinçli bir şekilde silinmiştir. 23 Temmuz 2006 tarihinde Mersin’e geldiğim şeklindeki iddia makamının ifadesi yalandır. Ben o tarihte Mersin’de değilim, Sivas’ın Suşehri ilçesindeyim ve telefon HTS kayıtlarımda bunu doğruluyor. İddia makamı 23 Temmuz 2006 tarihli telefon kayıtlarımın olmadığını belirtiyor. Ancak ben telefon şirketine yazı yazarak bunu talep ettim ve telefon kayıtlarım vardır. 23 Temmuz 2006 tarihinde benim Ruhi Abat ile İlker Çınar’ı tanıştırmak için Mersin’e geldiğim iddia ediliyor. Ancak ben o tarihte Mersin dışındayım. HTS kayıtlarımda bunu gösteriyor. İlker Çınar 24 Temmuz 2006 tarihinde benim Ruhi Abat ile kendisini Tarsus’ta tanıştırdığımı söylüyor. Ancak benim HTS kayıtlarım o tarihte Tarsus ilçesinde sinyal vermediği gibi o tarihte benim İlker Çınar ve Ruhi Abat ile bir telefon görüşme kaydımda yoktur. Telefonla görüşmeden buluşmaya nasıl gideceğiz? Telefon HTS kayıtlarında oynana kirli oyun ortaya çıkmıştır. Benim 24 Temmuz 2006 tarihinde İlker Çınar ve Ruhi Abat’ı buluşturma iddiası tamamen yalan ve boş bir senaryodur. İlker Çınar ve ekibine söylüyorum; istediğiniz kadar oyun oynayın, beni 24 Temmuz 2006 tarihinde Mersin’e getiremezsiniz. Benim İlker Çınar ile 24 Temmuz 2006 tarihinde tanıştırdığım iddia edilen Ruhi Abat ve eşinin cep telefonu sinyalleri Tarsus’tan 140 kilometre ileride ve hiç yerinden ayrılmamış olarak görünüyor. Bu görüşme nasıl yapılıyor? Temmuz 2006 tarihinde benim İlker Çınar’ın ve Ruhi Abat arasında bir telefon kaydı görüşmesi de yoktur. İddia makamı benim HTS telefon kaydımı kestiği gibi İlker Çınar’ın da HTS kayıtlarını keserek iddianame dosyasına koymuş. Benim Ruhi Abat ile ilk telefon kaydım 25 Ekim 2006’dır. İlker Çınar’ın benim kendisine TUSHAD adına geri bildirim yaptığımı iddia ettiği zaman sürecinde ben Mersin’de ameliyat için hastanede bulunuyorum. İlker Çınar’ın sunmuş olduğu TUSHAD belgesi sahtedir. Belgede kod yerine kot yazılmıştır ve aynı maddi hata Başbakanlık ile Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilen dilekçelerde de aynen tekrarlanmıştır” iddialarını ileri sürdü.Mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: