Zirve Yayınevi'ndeki Cinayetlere Ilişkin Dava

Zirve Yayınevi'nde 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesi olayına ilişkin davanın 70. duruşmasının öğleden sonraki bölümünde, gizli tanık "Deniz Uygar" kod

Zirve Yayınevi'nde 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesi olayına ilişkin davanın 70. duruşmasının öğleden sonraki bölümünde, gizli tanık "Deniz Uygar" kod adıyla bilinirken kimliği deşifre olan İlker Çınar, video konferans sistemiyle, görüntüsü karartılarak ifade vermeye devam etti.

Çınar, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanık eski Malatya Jandarma Alay Komutanı Mehmet Ülger'in 2008 yılında, bir dönem Protestan Kiliseler Birliği Başkanlığı yapan Behnan Konutgan'ı takibe aldırdığını ileri sürdü. "Konutgan'ın hangi ilde olduğunu ve bununla ilgili bilgileri Haydar Yeşil'den duyuyordum" iddiasında bulunan Çınar, Konutgan'la ilgili eylemin 15-20 Ekim 2008 tarihlerinde Tarsus'a geldiğinde gerçekleştirileceğini bildiğini, Abdullah Atılgan'ın da bununla ilgili Mersin ayağında çalışma yaptığını savundu.

Reklam
Reklam

Konutgan'ı aradığını anlatan Çınar, "Kendisine Tarsus'a geldiğinde eşlik etmek istediğimi söyledim. Kabul etti. Behnan Konutgan bir akademisyen topluluğuyla geldi. Kendisine dikkatli olmasını, yanına gelen yabancılarla konuşmamasını söyledim. Onu korumayı kendime bir misyon bilmiştim. Benim varlığım onların operasyonunu önledi. Basını da oraya topladım. Bütün haber ajansları ve yerel gazetelerin muhabirleri oradaydı. Benim olayı neden güvenlik güçlerine şikayet etmediğim söyleniyor. O sırada eylemi yapacak kişiler de orada ring atıyorlar, fellik fellik geziyorlardı" diye konuştu.

Çınar, Konutgan'ın iyi bir din adamı olduğunu, Mehmet Ülger ve ekibinin hazırladığı sahte belgelerdeki gibi yasa dışı işlerle uğraşmadığını ileri sürerek, "Bu olayı önlediğim için büyük mutluluk duyuyorum" dedi.

Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa'nın, Malatya İl Jandarma Komutanlığı'nda görevli Mehmet Çalışkan'ın tanık olarak dinlendiğini hatırlatarak, "Çalışkan, olay sırasında orada olduğunu, kendisini oraya senin çağırdığını söyledi. Bununla ilgili ne diyeceksin" sorusuna Çınar, "Ben onu neden çağırayım- Manipülasyon yapıyor. O bizzat olayın içindeydi. Mehmet Çalışkan, Abdullah Atılgan, Süleyman Can, Gökhan Çinkılıç bunlar bir ekipti" yanıtını verdi.

Reklam
Reklam

-"Bu yola kefenimi giyip çıktım"-

Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığına 17 Ekim 2010'da bildiklerini anlattığını dile getiren Çınar, ne rüşvet ne şantaj ne de tehditler yüzünden ifade verdiğini, her şeyi göze alarak adaletin yerini bulması için konuştuğunu söyledi.

İfade verdikten sonra sahte plakalı bir aracın kendisini takip ettiğini savunan Çınar, bu nedenle Tarsus'tan ayrılmak durumunda kaldığını ileri sürdü. Eşinin ağabeyi Fahri Uzuçar'ı da kendisine karşı kullandıklarını öne süren Çınar, "Kayınbiraderim bana, 'İfadeni geri alman için sana formalite icabı bir dava açtık. Ayarladıkları savcıya giderek ifade ver' dedi. Adamların kolunun uzun olduğunu, bana açık çek verdiklerini söyledi ama ben ifademi geri almadım. Sonra Tarsus 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nde açılan bu davadan da beraat ettim. Eşimi ve çocuklarımı yanıma alarak Tarsus'tan ayrıldım" diye konuştu.

"Bu yola kefenimi giyip çıktım" diyen Çınar, "Bundan sonra ölsem ne yazar- Beni öldürseler ne yazar- Ben konuştum. Beni öldürebilirler, hazırım. Duygu sömürüsü için söylemiyorum. Her şeyi kaybettim. Hazırım" ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

-"Başbakan neye elini atsa ona yönelik çalışma yaptılar"-

Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesi'nin (TUSHAD) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan neye elini atsa ona yönelik çalışma yaptığını savunan Çınar, "Roman açılımı yaptı. Bunlar hemen Romanlar ile misyonerlerin işbirliği içinde olduklarına yönelik dezenformasyon çalışması yaptılar. Bunlar Haydar Yeşil'e ait hard diskte var" iddialarında bulundu.

Çınar, tutuklu sanık Haydar Yeşil'in kayınbiraderi tarafından polise teslim edilen hard diskin AK Parti'yi, misyonerleri ve PKK'yı intisaplı gösteren sahte belgelerle dolu olduğunu, bu belgelerin devletin manipülasyonu için kullanıldığını ileri sürerek, şöyle devam etti:

"Hurşit Tolon iddianame için 'iftiraname' diyor. Bu hard diskteki belgeler ne kadar gerçekse Hurşit Tolon'un söylediği sözler de o kadar gerçektir. Hurşit Tolon, senin önce kendine, sonra eserin olan hard diskteki belgelere bakman gerekir. Hurşit Tolon, 'İlker Çınar alkol kullandığından, disiplinsiz hareketlerinden ve firar etmesinden Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki görevinden atıldı' diyor. Ben savcılıkta ifade verdikten sonra özlük haklarımı kaybettiğimi öğrendim. Terörist değilim, uyuşturucu kaçakçısı değilim. Niye telefonlarımı dinliyorsunuz- Buna rağmen de niye benimle çalışmaya devam ettiniz- Eşlerinizi, çocuklarınızı bana emanet ettiniz-"

Reklam
Reklam

Tutuklu sanık Ruhi Abat'ın "planlı istihbarat faaliyeti" yaptığını, bunu gösterir dosyanın hard diskte olduğunu öne süren Çınar, bunun Abat'ın jandarmayla bağlarını ortaya koyduğunu iddia etti.

Çınar, TUSHAD'ın eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun öldürülmesi için suikast planı yaptığının ortaya çıktığını, bunun hedef şaşırtma olduğunu ileri sürdü.

Duruşmanın sonunda tutuklu sanık Abdullah Atılgan, İlker Çınar'ın ifadesi bitene kadar duruşmalardan bağışık tutulmasını istedi. Mahkeme heyeti talebi kabul etti.

Muhabir: Yeter Erdine / Tuba Karahan

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: