Almanya Maliye Bakani Wolfgang Schaeuble, liderler zirvesinden mucize beklenmemesi gerektiğini söylemişti.
Gerçekten de zirvenin gündemine bakıldığında alınacak kararların zorluğu ve değiştirebileceği hassas dengeler, "Kurtuluş için mucize lazım" dedirtecek cinsten.
İşte Brüksel'de yapılan Avrupa Birliği liderler zirvesinde acil çözüm bekleyen konular:
Avrupa'nın İspanya ve İtalya'ya borç veren çevrelere acilen güven aşılaması gerekiyor.
AB'nin toplam borcunun %25'i İtalya'ya, %9'u İspanya'ya ait.
Buna karşılık Yunanistan, İrlanda ve Portekiz'in borçlarının toplamı %7.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, halen 440 milyar euro olan istikrar fonunun "1 trilyon euronun" üzerine çıkarılabileceğini söyledi.
Ancak piyasalar bunu da yeterli bulmuyor; hatta bunun çok üzerinde bir rakamın gerekli olabileceği kaydediliyor.
Brüksel'de zirve öncesinde dolaşan bazı taslaklarda, Avrupa Mali İstikrar Mekanizması'ndaki 440 milyar euro'nun doğrudan İtalya ve İspanya'nın devlet tahvillerine güvence olarak kullanılabileceği belirtiliyor.
Fransa gibi bazı ülkeler, bu mekanizmanın bir bankaya dönüştürülerek, gerektiğinde euro bölgesinde para basabilecek tek kurum olan Avrupa Merkez Bankası'ndan borç alabilmesini istiyor.
Ancak Almanya bu fikre kesinlikle karşı. Zaten fonun bu şekilde kullanılması da şu anki AB kurallarına aykırı.
Avrupalı liderler Yunanistan'a borç veren kuruluşlara, bu borçların %60'a varan bölümünü silmesi için baskı yapabilirler.
AB Komisyonu, IMF ve Avrupa Merkez Bankası'ndan gelen son veriler, %50'lik bir indirim ile Yunanistan'ın borçlarının 2020'ye kadar GSYH'nin %120'sine çekilebileceği yolunda.
Bankacılar ve diğer alacaklılar ise bu kadar büyük bir indirime hala karşı çıkıyor.
Onlar %40'tan fazla bir indirimin masraflı sigorta taleplerine yol açabileceği ve sonuç olarak İtalyan ve İspanyol borç piyasalarını da uçuruma sürükleyebileceği görüşünde.
Alacaklı kuruluşlarda domino etkisiyle gelecek ardı ardına iflaslar ise herkesin kabusu.
Zirve yalnız borç krizindeki ülkeleri değil, onlara borç veren bankaları da kurtarmayı amaçlıyor.
Dexia bankasının kurtarılması için ödenen bedel, dikkatleri bu sorunun ciddiyetine yöneltti.
Avrupalı bankalardan Yunanistan'dan alacaklarında ne kadar büyük bir indirim yapmaları istenirse, bu bankalara verilmesi gereken sermaye desteği de o kadar artacak.
100 milyar euro'luk bir rakam üzerinde anlaşıldı. Bu para mümkün olduğunca piyasadan bulunmaya çalışılacak.
Ancak borç piyasalarındaki panik devam ettikçe, ödemelerde aslan payının ulusal hükümetlere ve Avrupa Mali İstikrar Fonu'na düşmesi olasılığı da yüksek.
IMF ve bazı önde gelen Amerikan bankaları, gerçek rakamın 300 milyar euro'ya yakın olacağı görüşünde.
Bu olağanüstü zirve, AB için dönüm noktası olabilir. Euro bölgesindeki 17 ülkenin bu tür fiyaskoların tekrarlanmasını önlemek için yarından itibaren birbirlerinin bütçelerini izlemeye ve entegrasyona başlaması bekleniyor.
Bunun için AB anlaşmalarının değişmesi gerekir mi, henüz anlaşılamadı.
Ama İngiltere gibi euro kullanmayan AB üyeleri arasındaki entegrasyon farkının açılmaya başlayacağı kesin.
İngiltere, 17 euro ülkesinin aldığı önemli mali kararların dışında kalmayı kabul edemeyeceğini açıkladı.
Tabii bir diğer olasılık da tek para birimini yaratan sürecin bu zirveyle birlikte tersine dönmeye, çözülmeye başlaması.