Zona: Nedenleri, belirtileri, tedavisi

Bağışıklık sistemi vücudumuzun görünmez bariyeri gibidir. Hem içeriden hem de dışarıdan gelen zararlı mikroorganizmalarla savaşır. Kimi zaman bu mikroorganizmalara karşı yenik düşebilir. Havası temiz ve hijyenik bir ortamda yaşayıp, sağlıklı ve dengeli beslenerek bağışıklık sistemimizi güçlendirebiliriz. Yine zararlı alışkanlıklardan kaçınıp vitamin ve mineral ihtiyacını doğru oranlarda karşılayarak bu savaşçı sisteme katkı sağlayabiliriz.

Yaşantımıza dikkat etmediğimiz ya da herhangi bir hastalığa yakalandığımız zamanlarda bağışıklık sistemimiz de zayıflar ve virüs ve bakterilere hedef olur. Bunlardan bazıları vücuttan atılırken bazıları da (özellikle virüs kaynaklı olanlar) vücutta gizlenerek bağışıklığın savunmasız kalmasını bekler. Zona hastalığı da böyle bir virüsün neden olduğu önemli bir hastalık. Vücuda girdikten sonra sinsi bir biçimde gizlenerek bağışıklığın düşmesini bekleyen bu virüs kendini cilt üzerinde ciddi yaralar ile belli eder.

Reklam
Reklam

Zona Hastalığı Nedir?

Halk arasında zona için gece hastalığı adı verilir. Varicella Zoster adı verilen bir virüsün vücuda yerleşmesi sonucu meydana gelir. Bu virüs genel olarak orta yaşlı kişileri hedef alır. Vücutta su çiçeğinde görülen döküntüler ve içi su dolu kabarcıklar bu hastalıkta da mevcuttur.

Zaten bu virüs çocukluk döneminde su çiçeği hastalığına, yetişkinlikte ise zona hastalığına neden olur. Bu hastalık için sinir ucu iltihabı denir. Virüsün sinir uçlarını konak olarak kullanması sonucunda üremeye ve çoğalmaya başlar. Bu hastalık vücutta belli bölgelerde sıkça çoğalır. Bu bölgelerde döküntüler ve bant şeklinde bir görünüm meydana getirir. Bunlar ilk önce su toplar daha sonra ise kabuk tutan kabarcıklara dönüşür. Genellikle kendi kendini sınırlayan dermatomal bir döküntü olmasına rağmen, zona, çok daha ciddi olabilir; ek olarak, akut vakalar genellikle postherpetik nevraljiye (hastalık sonrası devam eden şiddetli ağrı) yol açabilir.

Zona Başlangıcı

Aslında bu hastalık ikincil bir enfeksiyon çeşididir. Virüsün birincil enfeksiyon formu çocukluk çağında su çiçeği hastalığı ile kendini gösterir. Bu dönemde su çiçeği geçirilir ve hastalığa karşı bağışıklık kazanılır. Fakat virüs vücutta kalmaya devam eder. Varicella Zoster omurgadaki sinir uçlarına yerleşir ve burada DNA'sı ile sessizce durur. İlerideki yaşlarda vücut direnci düştüğünde, bu virüs kendi DNA'sı ile çoğalmaya başlar. Ancak zona çok yaygın bir hastalık değildir.

Reklam
Reklam

Nüfusun %90'ı küçük yaşlarda mutlaka su çiçeği geçirip virüse karşı bağışıklık kazanırken sadece % 10'luk bir bölümü bu hastalıkla karşılaşır. Hastalığın etkili olduğu yaşlar 50 ve sonrasıdır. 50 yaşından sonra hastalığa yakalanma riski ciddi oranda artarken 60 yaşından sonra hastalığın oluşma riski 10 kat artar. Eğer bu kişilerin bağışıklığı düşükse bu durumda hastalık riski 80 kat daha fazladır. Yapılan araştırmalarda hastalığa yakalanan kişilerin %70'inin 60 yaş ve üzerindeki kişiler olduğu görülmüştür.

Zona Nedenleri Nelerdir?

1. Varicella zoster virüsü

Varicella zoster adındaki virüsler insan vücudunda sinir hücrelerini konak olarak kullanır. Küçük yaşlarda su çiçeği geçirmişseniz bu virüsler vücuda yerleşir. Eğer bu hastalığı geçirmemişseniz vücutta bağışıklığın düşmesini bekler. Bir hastalık veya bünyenin zayıf düşmesi ile beraber virüs zona hastalığı olarak ortaya çıkar.

2. Zayıf bağışıklık

Bağışıklık sistemi hastalıklara karşı koruyucu bir zırh görevindedir. Bu sistem bizi tüm zararlı organizmalardan korur. Fakat bazı hastalıklar veya virüslerin vücuda girmesinden kaynaklı immün sistemde düşme veya zayıflama görülür. Varicella zoster virüsü de bu zamanda ortaya çıkar.

Reklam
Reklam

3. Yaş

Yaşın ilerlemesi birçok hastalık için önemli bir nedendir. Çünkü metabolizma, vücutta yapım işlemlerinden çok yıkım işlemlerini yürütür. Bu da vücudun yaşlanmasına ve sistemin yavaşlamasına neden olur. Hastalığa yakalan kişiler 60 yaş ve üzeri bağışıklığı düşük olan kişilerdir.

4. Stres

Stres nefes alışımızdan, tuvalete çıkma halimize kadar etki eder. Stres hormonlarının fazla salgılanması ile bağışıklık sistemi sürekli alarm haline geçer. Bu yüzden bünyede yorulma ve zayıflama görülür. Bu durum hastalığa neden olan virüs için uygun bir zemin oluşturur.

5. Kanser tedavi süreci

Kanser hastaları tedavi sürecinde çok ağır yöntemlere maruz kalır. Kemoterapi tedavisinde anti-kanser ilaçları verilir. Radyoterapide ise hücrelerin yakılması sağlanır. Bu tür işlemlerde vücut ve bağışıklık ciddi oranda zayıflar. Zayıflayan bu sistemi fırsat bilen virüsler ortaya çıkarak zonaya neden olur.

6. Bazı ilaçlar

Kemoterapi gören kanser hastaları ve organ nakli sonucu ilaç tedavisi uygulanan hastalarda zonaya rastlanabilir. Bunun nedeni kullanılan ilaçların bağışıklığı düşürerek zonaya uygun ortam hazırlamasıdır. Organ naklinin sonrasında kullanılan prednizon, steroid yapılı ilaçlar ve immunsupresif bağışıklık bastırıcı ilaçlar hastalığa neden olur.

Reklam
Reklam

7. Hamilelikte geçirilen su çiçeği

Hamile olan annelerin özellikle doğuma az zaman kala su çiçeği geçirmesi çok tehlikelidir. Çünkü vücuda yerleşen Varicella Zoster virüsleri bebeğe geçebilir. Bu da bebekte su çiçeği hastalığına sebep olur.

8. Depresyon

Depresyon süreci hem ruhsal hem de fiziksel açıdan sıkıntılı bir süreçtir. Bu dönemde sürekli uyuma hali, halsizlik, bitkinlik ve mutsuzluk bağışıklık sistemini etkiler. Ayrıca kullanılan depresyon ilaçları bağışıklığı zayıflatarak virüsün hastalığa neden olmasına zemin hazırlar.

9. Yetersiz beslenme

Protein, vitamin ve mineral açısından yetersiz beslenme metabolizmayı etkiler. Buna bağlı olarak vücut savunmasız bir hale gelir. Kötü alışkanlıklara sahip olmak ve dengeli beslenmemek bünyenin zayıflamasına zonanın ortaya çıkmasına sebebiyet verir.

10. Travma ve üzüntü

Yakınlarının kaybı veya yaşanan travmalar psikolojik ve fiziksel açıdan insanı etkiler. Yine yoğun iş temposu yorgunluk ve bıkkınlığa neden olur. Bu tür sorunlar metabolik etkinliği azaltarak bünyeyi zayıflatır ve zona vb. hastalıklara karşı savunmasız hale getirir.

Reklam
Reklam

Zona Bulaşıcı Mıdır?

Bu hastalığın ikincil bir enfeksiyon çeşidi olması dolayısı ile bulaşıcılığı çok azdır. Normal şartlarda küçük yaşlarda su çiçeği ile birincil enfeksiyon halinde görülen hastalık oldukça bulaşıcıdır. Hastalığı geçiren kişilerle ten teması, aynı odada kalma, hatta karantina altın alınmış odaların koridorundan bile geçildiğinde hastalık bulaşma ihtimali mevcuttur. Su çiçeğinde vücutta çıkan su dolu kabarcıklardan virüsler etrafa saçılır. Bu yüzden daha önce bu hastalığı geçirmiş olmayanlar da geçirir.

Zonada ise durum biraz daha farklıdır. İkincil bir enfeksiyon çeşidi olması bulaşıcılığını azaltır. Bunun yanında küçükken su çiçeği geçirmiş kişilere aynı hastalığın bulaşma ihtimali ise çok azdır. Ülkemizde 2000'li yıllardan beri su çiçeği aşıları uygulanır. Bu virüse karşı vücudun bağışıklığı vardır. Fakat özellikle 90'lı yıllardan önceki jenerasyonda su çiçeği geçirmeyenlere deri döküntülü zona hastalığının bulaşma riski vardır. 60 yaş ve üzeri kişilerin hastalıklı bir kişi ile yakınlaşması direkt zonayı değil de, birincil enfeksiyon çeşidi olan su çiçeği hastalığını kapmalarına neden olabilir.

Reklam
Reklam

Zona Belirtileri Nelerdir?

1. Deride hassasiyet

Zonaya neden olan virüsler vücutta sinir köklerine yerleşerek burada yumurtlar. Daha sonra çoğalarak kıl köklerine ulaşır. Kıl köklerinde kanla birleşerek deride bir hassasiyet yaratır. Vücudun belli yerlerine dokunduğunuzda yanma ve acıma hissi duyarsınız.

2. Ateş

Kırmızı lezyonlar ve su kabarcıklarının ortaya çıkmasından önce vücutta yüksek ateş görülür. Bu ateş bağışıklığın virüsle savaşmasından kaynaklıdır. Zaten bağışıklığın savaşı kaybetmesi sonucunda ateşin hemen ardından vücutta kabarcıklar çıkmaya başlar.

3. Şiddetli kaşıntı

Lezyonların çıkmasından önce vücutta ağrılar ve kaşıntı hissedilir. Bu durum kıl köklerinde virüslerin faaliyette olduğunu gösterir. Kabarcıklar meydana geldiğinde ise kaşıntı şiddetli bir hale gelir. Kırmızı lezyonlar kaşındıkça su kabarcıkları patlar, hem vücuda yayılır hem de bulaşıcılığı artar.

4. Su dolu kabarcıklar

Hastalığın virüsleri aktif hale geldikten sonra derinin üzerinde ince bant şeklinde yumrular oluşur. Bu yumruların içi sıvı ile doludur. İçi dolu su kabarcıklar virüslerin etkisi ile çoğalır ve yayılır. Bu dönemde hastalığın bulaşıcılığı ise en yüksek seviyededir.

Reklam
Reklam

5. Kırmızı döküntüler

Kıl köklerinde hazır bekleyen virüsler bağışıklığın düşmesi ile harekete geçer. Su dolu kabarcıklar etrafa yayılarak vücutta kırmızı döküntüler oluşturur. Vücudun hangi bölgesinde aktif ise o bölgede lezyonlar şeklinde kırmızı döküntüler görülür.

6. Baş ağrısı

Ateş ve halsizlik kişide baş ağrısı yaratır. Bağışıklığın da düşmesi ile kafa bölgesinde şiddetli ağrılar meydana gelir. Ateş düşünce ağrı da geçer. Bazı kişilerde kulak ağrısı, vertigo ve yüz felci görülebilir. Ancak bu belirtiler yaygın değildir.

7. Işık hassasiyeti

Kişide zona hastalığına bir tepki olarak ışığa karşı hassasiyet oluşur. Bu hassasiyet hem vücutta hem de gözlerde oluşur. Bu yüzden karanlık ortamlarda bulunma ihtiyacı duyulur.

8. Yorgunluk

Kırmızı döküntüler ve kabarcıkların çıktığı dönemde kişide ateş yükselir. Baş ağrısı ve halsizlik gözlenir. Bu semptomlar iştahsızlıkla da birleşince hasta kendini yorgun ve uykusuz hisseder.

9. Karıncalanma

Daha kabarcıklar çıkmadan önce vücudun belli yerlerindeki kıl köklerinin karıncalandığı hissedilir. Bu his kıl köklerini kaşıma isteği uyandırır. Kırmızı şeritlerin çıkmaya başlaması ile karıncalanma yerini kaşıntıya bırakır.

Reklam
Reklam

10. Vücudun değişik bölümlerinde ağrı

Hastalığın bir diğer belirtisi de vücutta ağrı yapmasıdır. Özellikle mide, bağırsak ve ciğerlerde değişik ağrılara sebep olur. Bunun nedeni virüslerin sistemde geziyor olmasıdır.

Zona Tedavisi Nasıl Yapılır?

Hastanın hastalığın etkileri ile savaştığı dönemde tedavi edilmesi gerekir. Çeşitli yöntemler uygulanarak tedavi edilen hastaların zamanla lezyonlarında ve su kabarcıklarında azalma meydana gelir. Deri üzerindeki kırmızı veziküller gergin iken, zamanla ortaya doğru öbeklenir. Kırmızı olan bu kısımlar sarı-beyaz mat bir renge bürünür. Bu süreçte yavaş yavaş kabuklanıp, kurumaya başlar. Ayrıca kurumaya başladığı dönemde bulaşıcılığı da azalır. Hastalığın 2. haftasında kabuklar dökülmeye başlar ve hasta ayaklanır.

Deride döküntüler iz bırakabilir. Bu izler de doktorun verdiği merhem ve losyonlar ile 15 günde geçer. Hastalığın bitmesi ile vücut hassasiyeti ve ağrılar da hafifler. Şeker ve kanser hastalarında bu durum 6 aya kadar devam edebilir. Uygun tedavi yöntemi ile hasta hastalıktan tamamen kurtulabilir. Ayrıca tedaviye erken başlanırsa postherpetik nevralji probleminin de önüne geçilebilir. Hastalığın tedavisinde birkaç yöntem kullanılır.

1. İlaç tedavisi

Zona hastalığının tedavisinde amaç vücudu virüslerden arındırmak ve virüsün etkilerini azaltmaktır. Bu amaçla doktor tarafından virüsü etkisiz hale getirecek ilaçlar verilir. Bunlardan bazıları; Zovirax, Valtrex ve Famvir aldı ilaçlardır. Bu ilaçlar lezyonların yoğunluğuna göre günde birden fazla uygulanarak hem hastalığın yayılmasını hem de bulaşmasını önler. Bunun yanında hastalığın neden olduğu ateş ve ağrıları de engelleyecek ilaçlar verilir. Kodein, kapsaisin, neurontin gibi ilaçlar ağrıları dindirir. Ayrıca deride yer alan lekeleri gidermesi için kalamin losyonu, krem ve jeller verilir. Hastalık bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu oluştuğu için bağışıklığı güçlendirecek ilaçlar da verilir. Ancak bu tedavinin gebelik döneminde olanlar için güvenli olup olmadığı kesin olarak belirlenememiştir. Şiddetli döküntü, şiddetli akut ağrı veya oftalmik zoster şikayeti bulunan gebelerde, özellikle gebeliğin sonraki dönemlerinde asiklovir adı verilen antiviral ile tedavi yöntemi kullanılabilir.

2. Bitkisel tedavi

Bazı durumlarda hastalığın neden olduğu etkileri azaltmak için şifalı bitkilerden faydalanılır. Bu amaçla hastalığın neden olduğu ağrıları dindirmesi için papatya çayı içilmesi önerilir. Çünkü bu çay rahatlatıcı ve ağrı kesici bir özelliğe sahiptir. Bunun yanında ısırgan otu, ada çayı ve melisa gibi otların çay şeklinde tüketilmesi veya lezyon olan bölgeye sürülmesi ile rahatlama ve bir miktar iyileşme sağlanır.

Zona Hastalığından Korunma Yolları

Zona hastalığından korunmanın farklı yolları bulunur.

  • Eğer bağışıklık sistemini güçlü tutarsanız bu hastalığa yakalanmazsınız.
  • Su çiçeği aşısı veya zona aşısı yaptırarak virüsün vücudunuza girmesini engelleyebilirsiniz. Aşı olmanın diğer bir faydası, hastalığa yakalansanız bile komplikasyonlar çok daha az görülecek ve hastalık daha hafif geçecektir.
  • Bunların yanında nefes almayan naylon sentetik kıyafetler tercih etmeyin, vücudun hava almasını sağlayın.
  • Aşırı dar ve nemi tutmayan kıyafetler giymemeye özen gösterin.
  • Mutlaka sağlıklı ve dengeli beslenerek B vitamini açısından uygun bir diyet uygulayın. Sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durun.
  • Kişisel temizliğinize önem verin ve ellerinizi özellikle de dışarıda olduğunuz zamanlarda sık sık yıkayın.

Zona Hastalığı Kanser Midir?

Zona hastalığına yakalanan kişilerin kanser olduğuna ve hastalığın kanser kaynaklı olduğuna dair bazı inanışlar var. Fakat bu hastalığın kanser ile direkt olarak bir bağlantısı yoktur. Cilt kanserinde de zonada görülen türdeki doku değişiklikleri meydana gelir. Ancak bu durum hastalığın kansere dönüştüğünü ya da tam tersinin doğru olduğunu kanıtlamaz. Yapılan birtakım araştırmalarda da hastalıklı kişilerin kansere direkt olarak yakalanmadığı görülür.

Fakat şöyle bir bağlantı da mevcut. Kanser ve AIDS hastalıkları insan vücudunda virüs kaynaklı olan hastalıklardır. Genel olarak bu virüsler aynı zonadaki gibi sinir uçlarına yerleşerek bekler. Kişinin bağışıklığını ise hedef olarak alır. Çoğu kanser ve AIDS vakasında bağışıklık sistemi yeterince güçlü olmayan kişiler yaşam savaşını kaybeder. Zona hastalığının bağlantısı ise bu doğrultuda ortaya çıkar. Kanser veya AIDS dolayısı ile bağışıklık sistemi zayıflayan ve güçsüzleşen kişilerde uyuyan Herpes Zoster virüsü uyanarak harekete geçer. Kanser veya AIDS ile mücadele sürecinde zayıf düşen bünyeden faydalanarak hastalığın ortaya çıktığı görülür.