Kent merkezine 58 kilometre uzaklıkta bulunan Bozdağ Milli Parkı'nda nesli tükenmekte olan yaban koyunları koruma altında tutuluyor. Yaban koyunlarının yaşam alanı da olan bölgede Selçuk Üniversitesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü 8 kişilik ekiple, 2 yıldır yüzey araştırma çalışma yapıyor. Ekip yaptığı ilk çalışmalarda Roma İmparatorluğu döneminde askeri güvenlik için kullanılan gözetleme kulelerini rastladı. Şimdi ise Antik Çağ'da yapılan çift şeritli taşlı yol ile antik tiyatroyu gün yüzüne çıkarılıyor.
Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı Dr. İlker Işık, yaptıkları ilk çalışmalarda askeri garnizon bölgesi tespit ettiklerini ve bölgenin güvenliğini sağlamak içinde gözetleme kulelerine rastladıklarını belirtti. 60 bin hektarlık alanda yüzey araştırması yaptıklarını ifade eden Işık, şöyle dedi:
''2 yıldır süren yüzey araştırmaları neticesinde buranın askeri tatbik sahası olduğunu ve doğudan gelen saldırılara karşı bir savunma mekanizması olarak yapılandırıldığını görmekteyiz. 3 bin 500 hektarlık alan içerisinde tarama çalışmaları yaptık. Bu çalışmalarımızı daha da genişleterek Bozdağ'ın tüm alanını kapsayan 60 bin hektarlık alan içerisinde çalışma yürüttük. İki ya da tek nöbetçi kuleli olan gözetleme kuleleri tespit ettik."
Askeri gözetleme kulelerini Türk Silahlı Kuvvetleri için Diyarbakır-Mardin Karayolu'nda yapılan kulelere benzeten İlker Işık, ''Bu kulelerin etrafında da patika yollar bulduk. Dağın eteklerinde bulunan kuleler çift nöbetçi alanlı ve dışarıdan gelecek saldırılara karşı bir savunma mekanizması olarak kurulmuş. İç kısımlarda ise tek nöbetçi alanları mevcut. Bunlar da yol güvenliğini sağlamak için inşa edilmiş. Tıpkı günümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Mardin- Diyarbakır Karayolu içerisinde yol güvenliğini sağlamak için inşa ettiği seyyar kuleler gibi. Antik Çağ'da, Roma döneminde de sınır kuleleri bu şekilde yapılandırılmış. Bozdağ bu amaçla çok önemli bir konum içerisinde bulunmakta. Çünkü bu dağlık alan Konya'nın sınır güvenliğini sağlamakta. Konya düz bir alan olduğu için güvenliği buradan itibaren başlıyor" diye konuştu.
Bölgenin o dönemlerde önemli bir ticaret merkezi olduğunu da tespit ettiklerini ifade eden Işık, "Hem garnizon bölgesi hem Hristiyanlık dönemi içerisinde önemli bir piskoposluk merkezi ve aynı zamanda ticaret alanı olarak önemli bir yerleşim yeri olarak karşımıza çıkmaktadır. Biz bunu Antik Çağ yazarlarından da görmekteyiz. Burası aynı zamanda önemli bir ticaret noktası, bu yolların mevcudiyeti de zaten bunu gösteriyor. Özellikle Aksaray- Konya sınır hattı içerisinde 6 metrelik geniş bir yol tespit ettik. Bu yolun etrafında Selçuklu dönemine tekabül eden hanlar bulduk. Yani Antik Çağ'dan İslami döneme kadar, Türk dönemine kadar, bu yolların mevcudiyeti devam etmiş" dedi.
İç Anadolu'da eşine az rastlanan bir antik tiyatronun bölge için oldukça önemli olduğunu ifade eden Işık şunları söyledi:
"Yunan tarihçi Strabon burasını 'dünyanın en derin su kuyularının olduğu ve ticaret kervanlarının geçiş noktası üzerinde olan bir kent' olarak tanımlamaktadır. Bunun haricinde de milattan sonra 13'üncü yüzyıla kadar giden ve Hristiyan kayıtlarında geçen piskoposluk merkezleri burası. Bunun dışında Helen kültürünün yansıtıldığı önemli yerlerden biri. Batı Anadolu'da gördüğümüz tiyatro kavramını, Yağlıbayat'taki Savatra Antik Kenti'nde de görmekteyiz. İç Anadolu'da Konya'da ender rastlayabileceğimiz örneklerden biri olan tiyatronun büyük bir kısmı ayakta kalmış. Şu an toprak altında olması sebebiyle basamakları belli olmuyor ancak orta ölçekli önemli bir tiyatro. Tiyatronun varlığı dediğim gibi Grek kültürünün burada mevcudiyetini göstermekte."