Gençlerin uğrak noktalarından biri olan Porsuk Çayı etrafında kafeler, barlar, restoranlar veya sokaklarda güzel vakit geçirebilirsiniz. Ancak atlamamanız gereken en önemli nokta Porsuk Çayı’nda bir gondol sefası yapmadan dönmeyin.
Hava soğukken en güzel ısınma yöntemi hamam tabii ki. Hamamyolu’ndaki geleneksel hamamlardan birinde ter dökebilirsiniz.
Gondol sefanızı yapıp, hamama girdiniz... Sıradaki durak kesinlikle Eskişehir’in tarihi evleri olmalı. Odunpazarı’ndaki tarihi evlerin olduğu sokaklarda mutlaka kaybolun. Eğer yorulursanız Sazova Parkı’ndaki gölette ördekleri besleyip kendinizi dinlendirebilirsiniz.
Hava kararmaya başladığında istikamet belli: Doktorlar Caddesi (İsmet İnönü Caddesi olarak da biliniyor). Kafeler ve barlar gecenin geç saatlerine kadar açık. Alternatif mekanlar arayanlara önerimiz ise barlar sokağı olarak bilinen Vural Sokak.
Eskişehir’in çibörek, balaban, haşhaşlı ekmek gibi lezzetlerini tatmadan dönmek olmaz! Eskişehir denince akla gelen ilk yemek çibörektir. Köprübaşı Caddesi’nde yer alan Papağan hem merkezi konumu hem de böreğinin lezzetiyle ünlü. Burada çibörek yemeden dönerseniz, kimseye “Eskişehir’e gittim” demeyin! İki Eylül Caddesi’nde bulunan Kör Kamil Meyhanesi mutlaka ziyaret edilmesi gereken lezzet durakları arasında. Burada birbirinden lezzetli meze ve yemeklerin tadına varabilirsiniz. Her fırında kolaylıkla bulabileceğiniz haşhaşlı ekmeğin tadına bakmayı unutmayın. Cevizlisi daha da makbul! Eriş Helva’nın Taşbaşı şubesinde met helvası yemeyi atlamayın. Son olarak da sizi biraz şaşırtacak bir önerimiz var: Doktorlar Caddesi’ndeki Kurtuluş Kuruyemiş’e gidin ve bir paket çekirdek alın. Dünyanın en iyi çekirdeğinin burada olduğunu iddia edebiliriz.
Eskişehir’i önemli yapan özelliklerinden biri de Türkiye’nin ilk yerli otomobili Devrim’i TÜLOMSAŞ fabrikasında görebiliyor olmanız. Talihsiz olaylar zincirleri yüzünden kamuoyuna bozuk gibi lanse edilen Devrim hala çalışır durumdaki bir araba. Üstelik çok da güzel. Devrim’in hikayesini “Devrim Arabaları” adlı filmi izleyerek öğrenebilirsiniz.
Tarihte yolculuğa devam etmek isterseniz TCDD Müzesi’ni de gidilecekler listenize ekleyebilirsiniz. Odunpazarı’nın tarihi dokusunun kucakladığı Kurşunlu Külliyesi’ne de mutlaka bir uğrayın. Avlusu, kervansarayı, camisi ve mevlevihanesiyle bu külliye, 1525 yılında yapılmış.
Odunpazarı’nda görülecek yerlere bir tane daha ekleyelim. Türkiye’nin ilk cam sanatları müzesi bu semtte bulunuyor. Çağdaş Cam Sanatları Müzesi’nde yerli ve yabancı sanatçıların modern ve geleneksel cam eserleri sergileniyor.
Gezinize daha çok müze eklemek isterseniz Eskişehir’de bolca mevcut; Lületaşı Müzesi, Karikatür Müzesi, Balmumu Heykel Müzesi ve Havacılık Müzesi görmeye değer yerler arasında.
Eskişehir’de yapılacak her şeyin bittiğinden emin olduğunuzda hala vaktiniz varsa, yakındaki Frig Vadisi’ni ziyaret edin. Frig kaya anıtları, kaleleri ve Yazılıkaya’yı sadece 40 dakikalık bir yolculukla görebilirsiniz.
Eskişehir’e sadece 35 kilometre uzaklıkta bir doğa harikası olan Avlakkaya’dan da söz etmeden olmaz. Birçok doğa sporunu yapabileceğiniz Avlakkaya pek de bilinen bir destinasyon değil, buz gibi akan suyu, el değmemiş doğası ve temiz havasıyla soluk almak için ideal bir alan.
Lületaşı, Eskişehir’in adıyla birlikte anılıyor neredeyse. Lületaşı kaynaklarının tamamına yakını Eskişehir’de bulunuyor ve bu taşın ham halinin ihracatı yasak. Dolayısıyla taşın aldığı en güzel şekiller Eskişehirli ustaların elinden çıkıyor.
Lületaşından yapılan objeler almak için gidilecek en doğru adres ise Atlıhan El Sanatları Çarşısı. 1850’li yıllarda yapılan çarşıda, ustaları, işlerinin başında görebilir, maharetli ellerinden çıkan ağızlık, pipo, broş, magnet, kolye gibi objelerden edinebilirsiniz.