Anadolu’ya Malazgirt’ten girip Amed’den çıkmak.
Günümüzde kavgaların da şekli değişti. Artık kimse adam gibi cenk etmiyor. Kurşunlar karşıdan gelmiyor. Hepten niyeti bozuk bir kitle olup çıktık. Düşmanlıklar onurlu şeyler için değil. Onurun, asaletin, erdem, ahlak ve ideallerin olmadığı kavgalar.
Her yanımız ayarsızlaştı. İnandığımız gibi yaşamamaya, yaşadığımız gibi görünmemeye başladık. Adaleti getirdiğimiz topraklarda zaman zaman adil olmayı unuttuk. Zaman zaman da el uzatmamamız gerekenlere el uzatarak uzlaşı yoluna gitmeye başladık. Zalimle uzlaşanın bir yanında zalimlik vardır. Kötüyle mücadele ancak onu ıslah ederek olabilir. Bir yazımda “yılanın tısss tan başka türküsü yoktur” demiştim. Hala da öyle düşünüyorum. Hırsızla uzlaşmak onun artık çalmaması şeklinde olmayacaksa sadece bir süre sizden çalmaması konusunda uzlaşmak demektir ki bir gün huyuna dönecektir.
O zaman bizler; “kiminle hangi konuda uzlaşıyoruz?” diye düşünmeliyiz. Sizin mahkumunuzla aynı masaya oturma gibi bir durumunuz söz konusu ise o sizin değil huzurunuz onun mahkumusunuz demektir.
Atılan adımlar ilk etapta hoş ve göze güzel görünebilirler. Ama unutmayın siz terörü çözmüş değil sadece uykuya yatırmış olursunuz. Bu da bir çözüm yöntemi değildir. Siz ne verirseniz verin memnun olmayacaklardır. Unutmayın kör kuyular yutmakla doymazlar ve sürekli yutmak isteyeceklerdir.
Bizim bu konuya daha mantıklı ve istikrarlı bir çözüm bulmamız gerekmektedir. O bölgede geçmiş yıllarda keyfi uygulamalar yapan idareci ve askeri erkanınız varsa bunları tespit ederek adil bir şekilde yargılayarak cezalandırmanız sizin idareciliğinizin zayıf olduğu anlamına gelmediği gibi sizi daha da güçlü kılacaktır. Adil olmak, herkese eşit mesafede olmak asla güçsüzlük değildir. Adil olmak sizin hem dininizin hem de idareci olmanızın size yüklediği bir sorumluluk ve vebaldir. Eğer bir yerde bir vatandaşımız haksız yere itilip kakıldıysa Allah bunu hesabını baştaki idareciye kadar yetkili herkesten soracaktır.
Bizim toplum olarak bir zıkkım mantığımız var. Hastalıklı ve vebalı bir mantık. Demokrasi denilen bu sistemde bizim işlerimizi idare edecek, hakkımızda hayırlı kararlar verecek ve çalışacak, bizim yerimize dertlenebilecek kişilere oy vererek vekil tayin ederiz. Ama bu vekalet verdiğimiz adamlar vekaletleri istemeye gelirlerken önümüzde ceket iliklerler. Sonra vekaletleri alınca da biz onların önünde ceket iliklemeye başlarız. Dört yıllık, beş yıllık vekalet süresi az bir süre değildir. Bu sürenin tamamlanmasını bekleyerek sonrasında başka birine vekalet vererek hesap sorduğumuzu düşünmek de doğru değildir. Hesap vermek yaptığı işlerden hesap sormak şeklinde olmalıdır. Yoksa bir daha seçilemeyenler seçilemedik halka hesap verdik diye bir kenara çekilmemelidirler. Onlara her şekilde hesap sorulabilmelidir.
Eğer o bölgelere yatırımlar yapıp, insanlara iyi niyetli ve adil olmadığınızı göstererek anlatamadığımız sürece bu fitne yayılıp gidecektir. Alnı terlileri masaya almazken, eli kanlılarla masaya oturmak da ne demek oluyor. Evet biz de uzlaşıdan yanayız. Biz de kan dökülsün istemiyoruz ama bu zalime susmak, mazlumu konuşturmamak şeklinde olmamalıdır. Terör kanla beslenir ve huzursuzluk çıkararak, sindirme, korku meydana getirme, gündemde kalma şekilleriyle canlılığını korur. Dağda olan suçludur, dağa götüren süreçte incelenmelidir. Keyfi uygulamalar yapanlar hesap vermelidir. Bu hesap vermek kazanılmış hakları ellerinden alınarak, özgürlükleri kısıtlanarak yapılmalıdır. Eğer birileri keyfi uygulamaları ve bir takım çıkar guruplarıyla flört ederek bir takım kazançlar elde etmişlerse bunlara da el konulmalıdır. Bütün bunların çerçevesinde Silivri’ye de uzlaşı eli uzatılmalı ve askere de siyasetçiye de kanunsuzlukların cezasız kalmayacağı adilane gösterilmelidir.
Yoksa tarih bizlerin hanesine Anadolu’ya Malazgirt’ten girdiler Amed’den çıktılar şeklinde yazmaktan geri durmayacaktır. Şimdiye kadar yeryüzünde yüz milyar insanın öldüğü düşünülmektedir. Nice devletler, İmparatorluklar, Krallıklar yıkılmıştır. Başlarında Peygamberlerin olduğu nice devletlerin isimleri unutulmuştur. Tarih yanlış yapanları sahneden silerek cezalandırır. Biz Türk’lere de baki kalmayacaktır. O zaman 600 yıllık İmparatorluk tarihimizle sildiği bizi silmemesi için adil olmak, mazlumuna fakirine sahip çıkmak durumundayız. Sosyal devletin gereklerini yapmalıyız.
Bekir Kale Ahıskalı
Geleceği İnşa Etmek-33
Anadolu’ya Malazgirt’ten girip Amed’den çıkmak.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz