HABER

ANALİZ - IKBY Irak'taki gösterileri endişeyle izliyor

Irak genelinde ciddi bir krize neden olan geniş çaplı protestoların domino etkisi yapması durumunda ilk olarak sıçrayacağı yerlerden biri, ülkenin kuzeyindeki bölgesel yönetim olacak - Partiler arası gerginliğin devam ettiği, protesto kültürünün canlılığını koruduğu ve Irak’ta yaşanacak bir ekonomik kriz nedeniyle bütçe gelirlerinin kesilmesi halinde daha önce olduğu gibi doğrudan sokağa etki edebileceği IKBY’de siyasetin kırılganlığı devam ediyor - Referandum sonrası Türkiye ile yakın ilişkiler geliştirmeye çalışan ve Bağdat’la diyalog sürecinin yeniden inşa edilmesinde önemli rolü olan Neçirvan Barzani liderliğindeki IKBY’de istikrar hem Irak hem de bölgesel açıdan önemli

İSTANBUL (AA) -BEKİR AYDOĞAN/MEHMET ALACA- Irak’ta 1 Ekim’den bu yana yolsuzluk, işsizlik, kamu hizmetlerinin yetersizliği, hükümetin vaatlerini yerine getirememesi ve İran’ın artan nüfuzu nedeniyle ülke genelinde hükümeti sarsan protestoların ekonomik, siyasal ve sosyolojik olarak ilk etkileyeceği bölgenin ülkenin kuzeyindeki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) olacağı öngörülebilir. Zira, ekonomisinin önemli bir kısmı Bağdat’ın gönderdiği bütçeye bağlı olan ve geçmişte bütçe kesintileri nedeniyle memur maaşlarını ödeyemediği için geniş çaplı protestolarla sarsılan, 2017’deki bağımsızlık referandumunun akabinde Irak’la kopan ilişkilerini düzeltmeye çalışan Erbil yönetiminin iç siyaseti ve merkezi yönetimle ilişkileri Irak’ta yaşanan bir krizden doğrudan etkilenmeye açık.

- IKBY’de protesto kültürü canlılığını koruyor

2014’ten bu yana DEAŞ'la savaş, göçmenler, yerlerinden olan kişilerin getirdiği yük, petrol fiyatlarındaki düşüş ve en önemlisi Bağdat’tan gelen bütçedeki kesinti ve duraklamalar nedeniyle ekonomik kriz içerisinde olan IKBY’de sosyal, ekonomik ve siyasi nedenlerden dolayı gerçekleşen protesto kültürü canlılığını koruyor.

2015 Ağustos’unda dönemin IKBY Başkanı Mesut Barzani’nin görev süresinin uzatılması ekseninde yaşanan tartışmalar siyasi partiler arası uzun soluklu bir krize dönüşmüştü. Memur maaşlarının ödenememesi ve Barzani’nin görevi bırakmaması gerekçesiyle eylül ayında Süleymaniye’de başlayan protestolarda Barzani’nin liderlik ettiği Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) büroları yakılmış, çok sayıda insan ölmüş ve yaralanmıştı. KDP ise olayları kışkırttığı iddiasıyla hükümet ortağı Goran üyesi dört bakanı görevden almış ve Goranlı Parlamento Başkanı Yusuf Muhammed’in Erbil’e girişine izin vermeyerek parlamentonun faaliyetlerini durdurmasına neden olmuştu. Gerek başkanlık meselesi gerekse de ekonomik nedenlerden dolayı sokağa inen halk, işlemez hale gelen hükümeti ve bölgede uzunca süredir devam eden yönetim krizini protesto etmişti.

25 Eylül 2017’de IKBY’nin Mesut Barzani’nin ısrarıyla bağımsızlık referandumuna gitmesiyle birlikte Erbil yönetimi kontrolündeki petrol zengini Kerkük şehri dahil tartışmalı bölgelerin tamamına yakınının Bağdat’a geçmesi, IKBY’deki ekonomik ve siyasi krize ek olarak bölge halkının yöneticilere olan öfkesini daha da tırmandırmıştı. Ekonomik krizden dolayı memur maaşlarının ödenmesinin gecikmesi ve hükümetin aldığı kemer sıkma önlemlerini protesto eden binlerce kişi başta Süleymaniye olmak üzere birçok kentte sokaklara dökülerek parti binalarını ateşe vermişti. Barzani, başarısız olan bağımsızlık referandumunun ardından tartışmalı bölgelerin Bağdat kontrolüne geçmesiyle görevi bırakacağını açıklarken, protestocuların meydanlarda attığı “Kahrolsun hırsızlar” ve “Kahrolsun tartışmalı bölgeleri kaybeden hükümet” yönündeki sloganları öfkenin ekonomik kriz, yolsuzluk ve kötü yönetimle ilişkisini ortaya koymuştu.

DEAŞ’la mücadelenin ekonomik yükü ve IKBY’nin Bağdat’tan bağımsız olarak petrol ihracatı yapması nedeniyle Irak’ın 2014’te Erbil yönetimine gönderdiği bütçe ve memur maaşları ödemesini kesmesi ikili ilişkileri kopma noktasına getirmişti.

Irak’la yaşanan krizler, IKBY’de ekonomi temelli protestolara ve halkın artan memnuniyetsizliği karşısında Barzani’nin partisinin iktidarını korumak için yöneldiği bağımsızlık referandumu gibi siyasi krizlere yol açmıştı. Bölgedeki derin ekonomik ve siyasi kriz, protestolar ve partiler arası çatışmanın sonucu olarak işlemeyen parlamentosuna rağmen Barzani’nin ısrarıyla referanduma giden Erbil yönetimi Bağdat ile çatışma noktasına gelmişti. Referandum sonrası Bağdat’ın ekonomik yaptırımları nedeniyle ekonomik iflasın eşiğine gelen ve enerji gelirlerinin önemli bir kısmını oluşturan Kerkük dahil tartışmalı alanların çoğunluğunu Irak’a kaybeden Neçirvan Barzani’nin başkanlık ettiği Erbil yönetimi, referandumun sonuçlarını dondurarak, Bağdat’la ilişkilerini onarmak amacıyla yeniden müzakerelere başladı. Bu durum, en başta IKBY’nin ekonomik ve siyasi olarak Irak’a bağımlı olduğu ve IKBY ile Irak’taki ekonomik ve siyasi süreçlerin iç içe geçmiş ve birbirini kolaylıkla etkileyebilecek düzeyde olduğu şeklinde yorumlanabilir.

- Gösteriler IKBY’yi nasıl etkiler?

IKBY de tıpkı Irak’taki gibi önemli ölçüde yolsuzluk, işsizlik, nepotizm ve siyasi istikrarsızlık problemleriyle karşı karşıya bulunuyor. Bu durum, bir kıvılcım sonrası halkın sokaklara çıkmasını tetikleyebilir. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’ne göre, KDP ile siyasi rakibi Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) yıllarca ortak yönettiği IKBY’nin yolsuzluk oranları Irak’a kıyasla düşük olsa da bölgedeki diğer ülkelere nazaran çok yüksek seviyelerde. IKBY’nin en önemli sorununun “yolsuzluk” olduğu gerçeği, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2006 yılına ait olan ve Wikileaks tarafından sızdırılan belgede de ortaya dökülmüştü. Öte yandan, kötü yönetim, ekonomik sorunlar ve yolsuzluklardan rahatsızlık duyulan bölgede nüfusun neredeyse yarısının 20’li yaşlarda olması ve 150 bin üniversite öğrencisinin varlığı ve bu kitlenin sokakla ilişkisinin boyutları dikkate alındığında, Erbil yönetimi için zorluğun boyutları ortaya çıkıyor. Öte yandan, IKBY’deki bir milyonun üzerindeki memur bulunması da Bağdat ile Erbil arasındaki olası bütçe anlaşmazlığı veya ekonomik krizin geçmişte olduğu üzere toplumsal reaksiyonu harekete geçirme potansiyelini ortaya koyuyor. Bu açıdan bölgede demokrasi, insan hakları, ekonomik ve siyasi temelli yaşanabilecek her türlü sokak hareketinin IKBY’de karşılık bulabilme ihtimali mevcut görünüyor.

IKBY'deki dominant partiler arasındaki geçmişe dayalı ve hâlâ devam eden rekabet de bu protesto kültürünü ve dolayısıyla bölgedeki çatışmayı şiddetlendiriyor. Erbil ve çevresinde güçlü olan KDP’nin ve Süleymaniye’de etkili olan KYB’nin hegemonyası altındaki ikili yapı tarafından yönetilen IKBY’deki partiler arası rekabet ve çatışma kültürü sebebiyle en ufak bir anlaşmazlıkta parti binalarının partizan üyeler ya da göstericiler tarafından ateşe verildiği görülüyor. Ayrıca, 2015’te Barzani’nin başkanlık süresinin uzatılmasını istemeyen Goran da ekonomik krizi de gerekçe göstererek kitlesini sokağa davet etmişti. Buna ek olarak, Bağdat ve Irak’ın genelinde devam eden protestoların akabinde, Süleymaniye merkezli Yeni Nesil Hareketi’nin muhalif lideri Şahsuvar Abdülvahid de Erbil, Süleymaniye, Duhok ve Halepçe sakinlerine sokağa çıkma çağrısında bulundu. Abdülvahid’in, Barzani ile ilişkilerinde yaşanan çatışmalar dikkate alındığında siyasi rekabetin IKBY sokağını harekete geçirmek için de kullanılmak istendiği görülüyor.

Öte yandan, Irak’taki protestoların IKBY’ye gelen bütçeyi kesintiye uğratma, durdurma ya da erteleme tehlikesi, Erbil yönetiminin tekrar derin bir ekonomik krize girerek maaş ödemelerinde kesintilere sebep olabilir. Bu durum da yakın geçmişte defalarca tekrar eden memur, öğretmen ve işçilerin geniş çaplı protestolarını yeniden ateşleyebilir. Ayrıca, partiler arasındaki ayrışmalardan dolayı 30 Eylül 2018’de gittiği seçimlerden 10 ay sonra hükümet kurulabilen IKBY’de, olası protestoların ciddi sonuçlar üretmesi halinde zaten kırılgan olan hükümet ve parlamento da yeniden işlemez hale gelebilir. Nitekim böylesi bir hareketlilik halinde, Yeni Nesil Hareketi’nin şu an dahi yaptığı sokağa çıkma çağrısının, özellikle KDP karşıtı grupların diğerleri tarafından da benimsenerek halkın şiddet içeren protestolara yöneltilmesi söz konusu olabilir.

- Erbil ile Bağdat ilişkileri

Bağdat’ın tüm enerjisini hükümeti derinden sarsan protestolara vermesi nedeniyle, Bağdat ve Erbil arasındaki bütçe ve tartışmalı bölgeler sorunlarının çözümü için devam eden diyalog sürecinin zayıflaması ya da bir süreliğine ertelenmesi ikili ilişkilere olumsuz yansıyabilir. Irak’ta protestoların devam etmesi sonucunda hükümetin düşmesi ya da olayların ileri bir boyuta taşınarak askeri bir darbe sürecinin yaşanması halinde ise, IKBY’de bazı aktörler tarafından iç politikayı hedefle, Kerkük gibi tartışmalı bölgeleri ele geçirmek ya da bağımsızlık referandumunu öne sürerek bağımsızlık ilan etmek yönünde bir girişim gündeme getirilebilir. Bu durum her ne kadar düşük bir ihtimal de olsa, gerçekleşmesi halinde, 2017’deki referandum sonrasında olduğu gibi başta IKBY’nin ekonomik ve siyaseti açıdan çıkmaza girerek diplomatik olarak yalnızlaşmasına, Irak’ın mevcut istikrarsızlığının tırmanmasına, bölgede silahlı çatışma ve dış müdahale sürecine yol açacaktır. Ancak daha önce maceraperest bir hamlenin nasıl olumsuz sonuçlar doğurduğunun tecrübe edildiği IKBY’de, referandumun sonuçlarını dondurduklarını belirten ve Bağdat’la tekrar iyi ilişkilere dönmek arzusunda olduğu gözlemlenen Neçirvan Barzani’nin, Bağdat’ın sürükleneceği bir istikrarsızlık sürecinde bölgeyi daha kötü bir senaryoya sürükleyecek bir hamle yapması düşük bir ihtimal olarak değerlendiriliyor. Bu açıdan, Bağdat’ın içindeki krizin IKBY’yi de olumsuz etkileyeceğinden dolayı, Erbil yönetiminin başta kendisi için olumsuz sonuçları olacak fırsatçı bir politikadan uzak kalarak, itidalli bir şekilde Irak’ın bir parçası olarak krizin atlatılması için Bağdat ile iletişim halinde olması en mantıklı eylem olacaktır. Zira Irak’ın gönderdiği bütçeye bağımlı olan ve kendi başına ekonomik kalkınmasını sağlayacak kapasitede olmayan Erbil yönetiminin, Bağdat’ta yaşanan krizden en çok etkilenecek yer olduğu kaçınılmaz bir gerçek olarak kendini hatırlatıyor.

Öte yandan, referandum sonrası Türkiye ile yakın ilişkiler geliştirmeye çalışan ve Bağdat’la diyalog sürecinin yeniden inşa edilmesinde önemli rolü olan Neçirvan Barzani liderliğindeki IKBY’de istikrarın hem Irak hem de bölgesel açıdan önemli olduğunu belirtmek gerekiyor. Referandum sonrası birbirlerini ihanetle suçlayan ve özellikle de son dönemde parti binalarının art arda silahlı saldırılara hedef olduğu KDP ile KYB arasındaki gerginliğin bölgenin ihtiyacı olan istikrara fayda sağlamadığı açık. Zira, Irak’ta yaşanacak bir kaostan halihazırda ülkede Şii milisler üzerinden nüfuz kuran İran faydalanacağı gibi krizin IKBY’ye sıçraması durumunda da Tahran’ın liderlik krizi yaşayan KYB üzerinden IKBY’deki etkisini artırmaya çalışması ihtimal dahilinde olacak.

Sonuç olarak, Arap Baharı sürecinde bir ülkede gerçekleşen kitle gösterilerinin benzer ya da farklı sebeplerden şikayetçi olan halklar tarafından çevre ülke ve bölgelerde domino etkisiyle yayıldığı görülmüştü. Dolayısıyla Irak genelinde ciddi bir krize neden olan geniş çaplı protestoların domino etkisi yapması durumunda ilk olarak etkileyeceği yerlerden biri, ülkenin kuzeyindeki bölgesel yönetim olacaktır. Partiler arası gerginliğin devam ettiği, protesto kültürünün canlılığını koruduğu ve Irak’ta yaşanacak bir ekonomik krizin bütçe gelirlerinin kesilmesi halinde daha önce de olduğu gibi doğrudan sokağa etki edebileceği IKBY’de siyasetin kırılganlığı devam ediyor.

En Çok Aranan Haberler