İSTANBUL (AA) -BİLGAY DUMAN- 30 Eylül 2018 seçimlerinin ardından ortaya çıkan siyasi krizin ardından, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) siyasi partiler ancak 10 ayda hükümeti kurmayı başarabildi. Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasındaki anlaşmaya Goran’ın da destek vermesiyle siyasi kriz aşılmış ve hükümet kurulmuştu. IKBY parlamentosunda 28 Mayıs’ta yapılan toplantıyla hükümetin kurulmasına yönelik ilk adım atılmış, KDP Başkan Yardımcısı Neçirvan Barzani 111 üyeli IKBY parlamentosunda oylamaya katılan 81 üyenin 68'inin oyunu alarak, Kasım 2017’de Mesut Barzani'nin görevi bırakmasından sonra boş kalan başkanlık makamına seçilmişti.
Neçirvan Barzani 10 Haziran 2019’da yemin etmiş ve daha sonra IKBY parlamentosunda yapılan oturumda başbakan adayı olarak seçilen KDP’li Mesrur Barzani’yi hükümet kurmakla görevlendirilmişti. Mesrur Barzani de 10 Temmuz’da 24 kişilik kabineden 23 bakanın ismini açıkladı ve parlamentodan güvenoyu alarak görevine başladı. Fakat kabinede sadece Doğal Kaynaklar bakanının açıklanmamış olması da dikkat çekti. Hatta daha önce üç dönem Doğal Kaynaklar Bakanı olan Aşti Havrami’nin tekrar görevi alacağı düşünülürken, hiçbir ismin belirlenememesi sürpriz oldu.
Erbil hükümetinde Mesrur Barzani’nin yardımcılığını bir önceki dönemde de başbakan yardımcılığı görevini yürüten, KYB’nin kurucusu Celal Talabani’nin oğlu Kubat Talabani aldı. Bir önceki kabinede Eğitim Bakanı olarak görev yapan Piştivan Sadık da yeni kabinede Vakıflar ve Dini İlişkiler Bakanı oldu. Böylece Kubat Talabani bir önceki hükümette görevini tekrar alan tek kişi olurken, Piştivan Sadık da başka bir bakanlıkta da olsa hükümette yer almayı sürdürdü. Zira yeni kabinede bütün isimler değişti. Bununla birlikte, kabinede 3 bakanlığın kadınlara verilmiş olması da dikkat çekti.
- IKBY siyasetinde yeni denge
IKBY’de Mesrur Barzani’nin başbakanlığında kurulan yeni hükümet, 2013’te bozulan KDP-KYB anlaşmasını fiilen yeniden gerçekleştirdi. KDP KYB ile anlaşma olmadan hükümet kurmak istemedi. Zira özellikle bağımsızlık referandum sürecinden sonra, KYB’nin Kürt iç siyasetindeki pozisyonu IKBY’nin geleceğinde belirleyici oldu. KYB her ne kadar Celal Talabani’nin ölümünden sonra bir liderlik sorunu yaşamış olsa da, KYB lider kadrosu krizi iyi yönetti ve Irak’taki Kürt iç siyasetinde ana aktör pozisyonunu korumayı başardı.
Bu noktada, 16 Ekim 2017’de Irak merkezi hükümetinin Kerkük’te ve tartışmalı bölgelerde kontrolü IKBY’den geri almak için yaptığı askeri operasyonda KYB’nin Irak merkezi hükümetiyle anlaşmaya gitmiş olması, Kürt iç siyasetindeki rolü açısından en stratejik hamlesi oldu ve böylelikle KDP’ye KYB olmadan Kürt iç siyasetinde adım atamayacağı mesajı verildi. Nitekim KDP 30 Eylül 2018’de yapılan seçimlerde KYB’yi dışarıda bırakarak bir hükümet kurma şansına sahipken bunu tercih etmedi ve KYB ile uzlaşı yoluna gitti. Zira KDP KYB’den önce Goran’la hükümet konusunda anlaşarak KYB’ye tek başına hükümet kurabileceği mesajını verse de, KYB bu siyasi blöfü gördü ve hükümet kurulması konusunda acele etmedi.
KDP ve KYB arasında Kerkük valiliği, bakanlıkların paylaşımı, petrol gelirleri, Bağdat’la ilişkiler, Irak merkezi hükümetindeki Adalet Bakanlığı’nın kimde olacağı gibi konular üzerinde yoğun tartışmalar yaşandı. Bu da IKBY hükümetinin yaklaşık 10 ayda kurulmasına sebep oldu. Hükümetin kurulmasının uzun sürmesi ve halen (petrol ve doğalgazdan sorumlu) Doğal Kaynaklar Bakanı’nın belirlenememiş olması, yeni IKBY hükümetinin hassas dengeler üzerine oturduğunun açık bir göstergesi. Zira hükümet kurulmasına rağmen bazı anlaşmazlık noktalarının devam ediyor olması, ilerleyen süreçte yeni hassasiyetlerin ortaya çıkarak siyasi anlaşmanın bozulmasına yol açabileceğine işaret ediyor.
Yeni kurulan hükümet aynı zamanda IKBY siyaseti açısından yeni bir döneme geçildiğinin de işareti. Geçmiş dönemlerden farklı olarak, parlamentoya giren bütün grupların yer aldığı bir hükümet değil; bir çoğunluk hükümeti kurulmuş durumda. IKBY’deki bağımsızlık referandumu sürecinde muhalif söylemlerle kısa sürede etkili bir destek toplayan ve seçimlerde 8 milletvekili kazanan Yeni Nesil Hareketi’nin yanı sıra, Kürdistan İslami Cemaati (7 milletvekili) ve Kürdistan İslami Birliği (5 milletvekili) hükümete katılmayarak muhalefette kaldı. Yeni Nesil Hareketi’nin muhalefette kalmış olması sürpriz değildi. Fakat seçimden önce bir çatı altında toplanmak isteyen, ancak bunu başaramayan İslamcı partilerin muhalefette kalmak konusunda uzlaşması dikkat çekici oldu. Meydana çıkışları itibariyle muhalif hareketler olarak doğan Kürt İslamcı grupların yeniden “öze dönüş” çabaları olduğunu söylemek yanlış olmayacak.
Öte yandan Neçirvan Barzani’nin başkan olarak seçilmesi de IKBY için yeni bir durum. Çünkü Neçirvan Barzani’yle birlikte, IKBY’de başkan halk yerine parlamento tarafından seçilmeye başlandı. Öte yandan, IKBY siyasetinin önemli isimleri olan Celal Talabani ve Nevşirvan Mustafa’nın hayatlarını kaybetmesi ve Mesut Barzani’nin başkanlığı bırakması, bölge siyasetinde diplomatik dili daha iyi kullanan Neçirvan Barzani, Mesrur Barzani, Kubat Talabani, Pavel Talabani, Lahor Şeyh Cengi, Aras Şeyh Cengi, Şahsuvar Abdulvahit gibi nispeten genç liderlerin önünü açmış oldu. Bu durum Irak’taki Kürt iç siyasetinde yeni bir sürecin başlangıcı olabilir.
IKBY’deki yürütme gücünün iki ana aktörü olan başkan (Neçirvan Barzani) ve başbakanın (Mesrur Barzani), birbirine rakip olarak da gösterilen, aynı partinin üyesi iki genç liderin siyasetin temel belirleyicisi haline gelmesi, IKBY iç siyasetinde ilginç bir durum ortaya çıkarabilir. Bugüne kadar IKBY başbakanlığı görevini yürüten Neçirvan Barzani KDP lideri ve IKBY eski Başkanı Mesut Barzani’nin gölgesinde kalmıştı. Buna rağmen hem Bağdat’la hem Türkiye ve İran gibi bölge ülkeleriyle ilişkilerde hem de uluslararası politikada ılımlı ve uyumlu bir tutum sergilemiş olması, Neçirvan Barzani’yi IKBY’nin popüler liderlerinden biri haline getirdi. Neçirvan Barzani böylece (hem KDP lideri hem de amcası olan) Mesut Barzani’nin tüm ağırlığına rağmen siyasi varlığını ispat etti.
Bununla birlikte Mesut Barzani’nin oğlu olan ve özellikle KDP’nin güvenlik teşkilatındaki etkisi nedeniyle güçlü bir siyasi pozisyona da sahip olan Mesrur Barzani IKBY siyasetinde ve KDP’nin iç yapısında Neçirvan Barzani’nin gerisinde kalmasına rağmen, onun rakibi olarak görülüyor. Bu noktada, Irak’taki Kürt iç siyasetindeki iki rakibin birlikte çalışma konusunda bir zorunluluk ortaya çıkmış oldu. Buna rağmen, KDP lideri Mesut Barzani’nin IKBY’de fiili lider olarak siyasette etkin olacağını söylemek mümkün olsa da, hem Neçirvan hem de Mesrur Barzani’nin, siyasi kariyerleri açısından avantaj sağlamak için çaba harcayacağını söylemek de mümkün. Hem Neçirvan hem de Mesrur Barzani’nin Mesut Barzani sonrası süreç için hazırlık yaptığı ve KDP liderliğini istediği biliniyor. Zira her iki liderin de birbirlerine karşı hamle yaptığını söylemek yanlış olmayacak. Bu rekabet siyasetten ekonomiye, güvenlik kurumlarından medya kurumlarında kadar her alanda hissediliyor. Örneğin Neçirvan Barzani’nin desteğiyle kurulan Rudaw Medya Grubu’na karşılık, Mesrur Barzani’nin desteği ile K24 isimli medya grubu kuruldu. Bu durum iki lider arasındaki çekişmenin en belirgin örneği olarak gösterilebilir. Fakat hem IKBY iç siyasetindeki hem de IKBY’nin Bağdat ve dış ilişkilerindeki sıkıntılar ve Mesut Barzani’nin güçlü liderliğini koruyor olması, şimdilik iki lideri beraber çalışmaya zorluyor.
- Yeni hükümeti bekleyen krizler
IKBY’de topluma doğrudan yansıyan partiler arası güvensizlik, ekonomik kriz ve yolsuzluk meselelerini, hükümeti bekleyen en önemli gündem maddeleri olarak ifade etmek mümkün. Nitekim bunun farkında olan KDP, hükümet kurulmadan önce bir ön hamleyle, öncelikle iç politikadaki sorunların çözülmesi konusunda bir tutum izledi. KDP bölgedeki diğer önemli siyasi güçler olan KYB ve Goran ile anlaştı; KYB ve Goran’ın yeni hükümette yer alması için, yeni süreçte IKBY başkanlık makamında iki yardımcılık olacak şekilde değişikliğe gitti.
Fakat başkanın ve başbakanın yetkileri konusundaki paylaşım sorun teşkil ediyor ve bu sorunun diğer alanlara ve görevlere yansıma olasılığı mevcut. Bu bağlamda Mesrur Barzani'nin Neçirvan Barzani ile geliştireceği denge, hem IKBY hem de KDP içi konular açısından önemli olacak. Zira Neçirvan Barzani ve Mesrur Barzani arasında olumsuz bir durumun ortaya çıkması ya da var olan üstü kapalı rekabetin gün yüzüne çıkması durumunda KDP’nin iç dengelerinin sarsılması söz konusu olabileceği gibi, bu durumun KDP’nin diğer partilerle ilişkilerine yansıması ve IKBY’deki siyasi denge ve istikrarı olumsuz etkilemesi de muhtemel.
Öte yandan Mesrur Barzani siyasi olarak tutucu ve milliyetçi bir figür olarak tanınıyor. Neçirvan Barzani gibi dengeli bir siyasetçinin IKBY başkanı olmasına rağmen, Mesrur Barzani’nin hem diğer Kürt partilerle hem Bağdat’la hem de (başta Türkiye olmak üzere) dış ilişkilerde yaşanacak krizlerde pozisyonunu sertleştirmesi sorunlara yol açabilir.
Bununla birlikte, Neçirvan ve Mesrur Barzani arasındaki mevcut diyalog ve uyum hem KDP hem de IKBY’nin iç dengeleri açısından umut verici görünüyor. Özellikle Mesrur Barzani’nin hükümeti kurmakla görevlendirilmesinin ardından ılımlı bir politika izleyerek her kesimle diyalog kurmaya çalışması, IKYB’deki iç sorunların giderilmesini sağlayabilecek, siyasi uyum ve istikrarı destekleyecek bir tutum. Fakat Mesrur Barzani’nin bu tavrı uzun süreli olarak devam ettirip ettiremeyeceği de merak konusu.
- Yeni dönemde Türkiye ile ilişkiler
Türkiye son dönemde Irak’a yönelik dış politikasında aktif bir tutum sergiliyor. Kısa süre içinde Türkiye’den Irak’a yapılan ziyaretler bunun bir göstergesi. Bu tutumun Irak tarafında da karşılık bulduğu, Irak’tan Türkiye’ye yönelik ziyaretlerde görünüyor ve adımlar giderek somutlaşıyor. Son olarak, Türkiye ile Irak arasında, terörle mücadele konusunda ortak çalışmalar yapabilecek bir mekanizmanın kurulması konusunda anlaşıldı. Fakat bu süreçte Türkiye’nin Erbil-Bağdat dengesini de göz önünde tuttuğunu söylemek yanlış olmayacak. Zira Türkiye’den Irak’a yapılan ziyaretlerde, Türk yetkililerin hem Bağdat hem de Erbil’i eş zamanlı olarak ziyaret etmesi bunun önemli bir göstergesi. IKBY’deki siyasetçiler arasında Türkiye’yle en iyi diyaloğa sahip olduğu bilinen Neçirvan Barzani’nin IKBY Başkanı olarak seçilmesi, Türkiye için IKBY ile geliştirilecek diyalog açısından önemli. Buna rağmen, Başbakan Mesrur Barzani’nin tavrının da Türkiye-IKBY ilişkilerinde belirleyici faktör olacağı söylenebilir.
Ankara-Erbil ilişkilerindeki en önemli maddelerden biri IKBY’nin özellikle terör örgütü PKK konusundaki yaklaşımı olacak. IKBY’nin iç güvenliği ve insicamının yanında Türkiye ile ilişkilerinin geleceğine de zarar veren PKK’nın Sincar ve IKBY’deki varlığını gün geçtikçe pekiştirmesinin, Barzani’nin yeni dönemde Türkiye ile ilişkilerini zorlaştırıcı unsurlardan biri olması muhtemel. Nitekim hükümetin kurulmasından yaklaşık bir hafta sonra, Erbil’in en güvenli ve stratejik bölgelerinden birinde, Erbil havalimanına yakın bir bölgede bulunan bir restoranda, Türkiye’nin Erbil Başkonsolosluğu’nda görevli bir diplomatın da hayatını kaybettiği bir saldırının düzenlenmesi, IKBY’nin yeni hükümeti açısından önemli bir sınav olacak. Tüm detayları henüz belli olmasa da, saldırının sistemli ve planlı olduğuna dair (susturuculu silahların kullanıldığının ortaya çıkması gibi) kanıtlar, yeni hükümet açısından bir güven kaybına yol açabilecek nitelikte. Saldırının doğrudan Türk diplomatı hedef alıp almadığı kesin olmamakla birlikte, bu saldırı Türkiye’yi de daha dikkatli ve temkinli adım atmaya sevk edecektir. Hele ki saldırının faillerinin kısa vadede bulunamaması ya da hiç ortaya çıkartılamaması durumunda, Türkiye’nin Erbil ile ilişkilerinin üst düzeye çıkarılması zor olacaktır.
Bununla birlikte, IKBY’nin Türkiye ile geliştireceği ilişkiler açısından, Erbil ile Bağdat arasındaki sorunların çözümünün ve iki taraf arasında sağlanacak uyumun da önemli olacağını ifade etmek mümkün. Zira Türkiye Irak merkezi hükümetiyle son dönemde güçlü bir diyalog kurdu ve ikili ilişkilerin geliştirilmesi noktasında önemli adımlar attı. Bu nedenle, Türkiye’nin Irak merkezi hükümetini göz ardı ederek her şeye rağmen IKBY ile ilişki geliştirmesini beklemek, mevcut şartlar altında mümkün değil. Kerkük meselesi, tartışmalı bölgeler, petrol satışı, ticari ilişkiler ve gümrük gibi konularda Erbil’in Bağdat’la geliştireceği diyalogun ve sağlanacak çözümün, Ankara-Erbil ilişkilerine de olumlu etkileri olacağı söylenebilir. Zira Türkiye Bağdat ve Erbil'i birbirine alternatif olarak görmemekte, her iki tarafı da Irak politikasının tamamlayıcı unsuru olarak değerlendirmekte.
Mesrur Barzani’nin Türkiye'nin taleplerini dikkate alır bir pozisyon sergilemesi durumunda, Türkiye ile IKBY ilişkilerinde sorun yaşanmayacağını ve 2017’de IKBY’de yapılan bağımsızlık referandumundan sonra bozulan, fakat son dönemde yeniden gelişmeye başlayan ilişkilerin seyrini koruyacağını söylemek yanlış olmaz. Bu noktada Mesrur Barzani’nin de Türkiye’ye olumlu mesajlar verdiği görülüyor. Nitekim yeni kabinede, Türkiye’nin açık talebiyle Irak Türkmen Cephesi Kuzey Bölge Sorumlusu ve IKBY Parlamentosu Milletvekili Aydın Maruf’a Bölge Bakanlığı verilmiş olması, Mesrur Barzani’nin Türkiye’ye karşı olumlu yaklaştığının göstergesi. Türkiye’nin Neçirvan Barzani’nin yemin töreninde (Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun katılımıyla) diplomatik olarak en üst düzeyde temsil edilen ülke olması, IKBY’deki siyasal sürece verilen desteğin ve iyi ilişkiler geliştirilmesi konusundaki istekliliğin bir tezahürü. Bununla birlikte, bu düzeyde bir katılımın olması, Neçirvan Barzani’ye kişisel olarak verilen bir desteğin göstergesi olarak da değerlendirilebilir. Neçirvan Barzani’nin başkan olmasını Türkiye açısından bir avantaj olarak değerlendirmek mümkün olmakla birlikte, Neçirvan Barzani’nin ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye yapmış olması da onun bu ilişkiye verdiği önemi gösteriyor. Bu haliyle, önümüzdeki süreçte Ankara-Erbil ilişkilerinin olumlu bir seyir izleyeceğini söylemek yanlış olmayacak.
[Bilgay Duman Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Irak Çalışmaları koordinatörüdür]