İSTANBUL (AA) -OĞUZHAN YANARIŞIK- ABD Başkanı Donald Trump göreve başladığından bu yana, FBI başkanından dışişleri bakanına kadar birçok kişiyi görevden almasıyla ve yönetim kadrosunda istikrarı sağlayamamasıyla gündeme geldi. Bu politikasının en son “kurbanı” Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton oldu. Trump, Bolton’ın yönetimden çıkarıldığını kamuoyuna Twitter mesajıyla şöyle duyurdu: “Dün gece John Bolton’ı, hizmetlerinin artık Beyaz Saray'da gerekli olmadığı konusunda bilgilendirdim. Yönetimdeki birçok kişi gibi ben de onun yaptığı önerilerin birçoğuna şiddetle karşı çıktım. Bu nedenle John'dan istifasını istedim. O da istifasını bu sabah verdi. Yeni ulusal güvenlik danışmanını gelecek hafta açıklayacağım.”
Bolton ise daha önce Trump yönetiminden çıkarılan kişilerin yaptığını yapmadı; boynunu büküp bir kenara çekilmedi. Hatta ertesi gün yayınladığı Twitter mesajıyla “o kovmadı; önce ben istifamı teklif ettim” mealinde bir açıklama yaptı. Daha sonra yayınladığı basın duyurusunda ise siyaset arenasına geri döndüğünü, “uluslararası terörizmden, İran ve Kuzey Kore gibi haydut rejimlerden gelen tehditleri anlayabilen” Kongre üyelerini desteklemeye devam edeceğini belirtti.
Trump, politikalarını şekillendirirken Bolton’ın tavsiyelerini 17 aylık görev süresi boyunca kısmen dikkate aldı. Ama son dönemde özellikle İran, Kuzey Kore ve Afganistan konularında derin görüş ayrılıkları meydana geldi. Trump ABD’nin güvenliği için bu üç meselede çözüm yanlısı bir tavır takınılması gerektiğini düşünürken, Bolton kötü niyetli ve güvenilmez bulduğu bu rejimlerle diplomatik çözüm arayışına mesafeli durdu. Washington Post’un Bolton’a yakın bir kişiye dayandırdığı habere göre, Bolton’ın ayrılışında bardağı taşıran son damla, Trump’ın İran’a uygulanan yaptırımların bir kısmını kaldırmak istemesi üzerine yaşanan anlaşmazlık oldu. Bazı başka kaynaklara göre ise bitirici darbe, Trump’ın Afganistan’daki savaşı bitirmek için Taliban temsilcileriyle Camp David’de müzakereye oturma planına Bolton’ın hararetle karşı çıkması ve bu gizli planı basına sızdırmasıyla geldi. Bolton ayrılışının arkasındaki sebebi kamuoyuna açık bir şekilde ilan etmekten çekindi. Beyaz Saray yönetimi de benzer bir ketumluk sergiledi. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Hogan Gidley ayrılık için birden fazla sebep olduğunu ifade etmekle yetindi.
- Irak işgalinin mimarlarından biriydi
Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Bolton, 1980’lerin başında Ronald Reagan yönetiminde dış politika ve güvenlik konularında çalışmaya başladı. Her ne kadar Vietnam Savaşı'na asker yazılmaktan kaçınmasını “beyhude bir mücadelede zaman kaybetmek istemedim” diye açıklasa da, Reagan yönetiminde kısa sürede savunma alanında şahin görüşleriyle ön plana çıktı. Daha sonra baba ve oğul Bush yönetimlerinde de görev aldı. BM’yi “etkisi olmayan faydasız bir kuruluş” olmakla eleştirdiği halde, George W. Bush döneminde yaklaşık iki yıl boyunca ABD’nin BM Temsilcisi olarak görev yaptı.
Saddam Hüseyin rejiminin kimyasal silah geliştirdiği iddiasının baş savunucularından biri olan Bolton 2003 yılındaki Irak işgalinin mimarlarındandı. Bu iddiasının yanlış olduğu ortaya çıktıktan sonra bile Irak işgalinin haklı olduğunu iddia etmeye devam etti. 2009 yılında, İsrail-Filistin sorununun çözüme kavuşabilmesi için Gazze’nin Mısır kontrolüne girmesini ve Batı Şeria’nın Ürdün topraklarına katılmasını tavsiye etti. Uzun süre Amerikan Fox Haber kanalında yorumculuk yaptı. Ulusal Silah Birliği (NRA) gibi bazı lobi kuruluşlarında da görev aldı. İslamofobiyi yaymakla eleştirilen Gatestone Enstitüsü’nün başkanlığını yürüttü. 2018 Mart’ında Trump yönetimine ulusal güvenlik danışmanı olarak girdiğinde, şahin görüşlerinin tavsiyelerine damga vuracağını öngörmek zor değildi.
- Yönetim değişikliği yapma takıntısı
John Bolton Venezuela, Irak, Kuzey Kore, İran ve Libya dahil olmak üzere pek çok ülkede ABD eliyle rejim değişiklikleri yapılmasını savunan görüşleriyle ön plana çıktı. Örneğin Venezuela lideri Nicolas Maduro’nun (askeri darbe de dahil her tür yöntem kullanılarak) zorla koltuğundan indirilmesi çabasının arkasındaki isimlerden biri oldu. Fakat Bolton’ın görevden ayrılmasından sonra Twitter’da yaptığı sürpriz açıklamada Trump, bu konudaki esas şahinin kendisi olduğunu şöyle iddia etti: “Benim Venezuela ve özellikle Küba hakkındaki görüşlerim John Bolton’ınkilerden çok daha sertti. O beni geri tutuyordu!” Maduro’nun bir türlü Bolton’ın öngördüğü gibi yönetimden uzaklaştırılamamasına sinirlendiği açıkça görülen Trump, detay vermemekle birlikte, Venezuela konusunda Bolton’ın çizgiyi çok aştığını ve ortaya çıkan durumun kendisini haklı çıkardığını öne sürdü.
Bolton göreve gelmeden önce açıkça İran ve Kuzey Kore liderlerinin gerekirse zor kullanarak koltuklarından indirilmesi gerektiğini savunuyordu. Göreve geldikten sonra bu görüşlerini bir kenara koyduğunu ifade etmişti. Fakat yine de her iki ülke ile de ilişkilerin gerilmesi için elinden gelen yaptı. Bolton Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan arındırılmasının Libya’da yapılana benzer bir şey olacağını söyledi. Böylelikle Kuzey Kore ile yürütülen diplomatik müzakereler büyük yara aldı. Çünkü Pyongyang yönetimi Kim ailesine düşman olarak gördüğü Bolton’ın bu sözlerini, Kim Jong Un’ın Libya lideri Kaddafi gibi zorla yönetimden indirilmek veya öldürülmek istendiğine dair kanıt olarak algıladı. Trump daha sonra yaptığı açıklamada Kuzey Kore yönetiminin gösterdiği tepkide haklı olduğunu ve Bolton’ın Libya benzetmesinin akıllıca olmadığını ifade edecekti.
Barack Obama yönetiminin İran’la yaptığı nükleer anlaşmaya keskin karşıtlığıyla bilinen Bolton, 2015 yılında New York Times gazetesi için kaleme aldığı “İran’ın bombasını durdurmak için İran’ı bombalayın” başlıklı makalede, tek çözümün askeri saldırı olduğuna dair inancını şu şekilde ifade ediyordu: “İran’ın nükleer programı müzakere yoluyla halledilemez. Yaptırımlar da geniş ve derin bir silah altyapısını engelleyemeyecektir. Rahatsız edici gerçek şu ki gerekli sonucu yalnızca İsrail’in 1981’de Saddam Hüseyin’in Irak’taki Osirak reaktörüne saldırması örneğindeki gibi, bir askeri eylem sağlayabilecektir. Zaman çok kısa, ama yine de yapılacak bir saldırının başarılı olma şansı hâlâ var”.
Bu tavrının değişmediğini defaatle belli eden Bolton, 2018 yılında yaptığı bir konuşmada, İran rejiminin davranış ve amaçlarının değişmeyeceğini söylüyor ve tek çözümün rejim değişikliği olduğunu iddia ediyordu. Geçtiğimiz Haziran’da ABD’ye ait bir insansız hava aracının (İHA) İran tarafından düşürülmesinin ardından Trump askeri saldırı emri vermeyince, İran söz konusu olduğunda sürekli savaş çığırtkanlığı yapan Bolton (bir Beyaz Saray görevlisinin ifadesiyle) kahrolmuştu.
- Peki, Bolton sonrası?
Venezuela ve İran hükümetleri Bolton’ın görevden ayrılmasını memnuniyetle karşıladılar. Hatta İran Bilgi ve İletişim Teknolojisi Bakanı Twitter hesabından “Bıyık moda tasarımcısına mı ihtiyacınız var? @AmbJohnBolton şu anda müsait” yazacak kadar keyiflendi. Kriz riskinin azaldığı algısıyla petrol fiyatları hemen yüzde 2,2 düştü.
Her ne kadar Trump’ın dış politikada ne yapacağını kestirmek zor olsa da, Washington-Tahran ilişkilerinde küçük de olsa bir iyileşme ihtimalinin belirdiğini söylemek mümkün. Benzer şekilde, Trump yönetiminin Kuzey Kore ve Rusya ile yakınlaşma çabalarına yeniden hız verme ihtimali söz konusu. Trump’ı Suriye’deki ve Afganistan’daki ABD askerlerini geri çekme fikrinden vazgeçirmek gibi işlere imza atan ekibin önemli isimlerinden biri olan Bolton’ın şahin politika mirasının etkilerinin ne olacağını zaman gösterecek. Pek çok gözlemciye göre ise ABD dış politikasında Bolton sonrasında hızlı bir yumuşama bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacak.
Bununla birlikte, sessizce bir köşeye çekilmeyeceğini gösteren John Bolton’ın nasıl bir yol izleyeceği henüz belli değil. Şimdiden Bolton’a Trump yönetiminin kötü yönlerini ifşa edip onun 2020 adaylığına darbe vurması çağrısı yapanlar yok değil. İstifası sonrasında “Ben sözümü zaman içinde söyleyeceğim” diyen Bolton’ın tavrını görmek için beklemek gerekecek.
[Doktora derecesini İngiltere Warwick Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası Çalışmalar Bölümü’nden alan Dr. Oğuzhan Yanarışık Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesidir]